2015 genel seçimlerine parti olarak girme kararı alan HDP'nin bu startejisi bir 'Kürt ruleti' mi?Fuat Keyman HDP'nin seçim stratejisini analiz etti.
Abone olİNTERNETHABER.COM- 2015 genel seçimlerinin yaklaşmasıyla en çok tartışılan konulardan biri HDP'nin yüzde 10 seçim barajına rağmen 7 Haziran seçimlerine parti olarak girme kararı oldu.
HDP'nin % 10 barajını geçip geçemeyecğine dair tartışmaların gitgide arttığı bugünlerde HDP'nin seçimlerde kilit aktör konumuna geleceğinin ve etkili ana muhalefet olma şansı yakalayacağının altı çiziliyor.
"HDP: OYUN KURUCU PARTİ"
Radikal yazarı Fuat Keyman bugünkü yazısında HDP'nin seçime parti olarak girmesini ve olası sonuçlarını analiz ettiği bugünkü yazısında "HDP’nin kararının doğru ve etkili olduğunu ve HDP'nin bu kararıyla, seçimlerin “kilit partisi” olduğunu, gündem yaratıcı, “oyun kurucu” ya da, “oyun bozan” bir konuma yükseldiğini" yazdı.
"HDP'NİN B PLANI"
Bugün yazarı Yavuz Baydar'ın kendisinin HDP'nin seçime parti olarak girmesine ilişkin sözlerini eleştirmesine ve HDP'nin seçime parti olarak girmesini 'Kürt ruleti' olarak görmesine cevap veren Keyman, Baydar'ın haklı olabileceğini fakat "Öyküsü olan, bugünü iyi okuyan, ve risk alan aktörler kazanabileceğini; HDP'nin de, bunu yaptığını, ancak, barajı geçmeyi imkansız gördüğü zaman, HDP'nin bağımsız adaylara dönebileceğini; bunun da, bugün için, doğru olan değil, B planı olduğunu" ifade etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
HDP’nin, 2015 seçimlerine, anti-demokratik % 10 seçim barajına rağmen, bağımsız adaylarla değil, parti olarak katılma kararı, daha şimdiden, etkili, ve ekleyeyim, doğru bir seçim stratejisi oldu.
Yazılı ve görsel basında, siyasi partilerde, düşünce kuruluşlarında, araştırma şirketlerinde, en önemlisi, halk arasında, tüm dikkatler, HDP’ye çevrildi.
HDP, % 10 barajını geçer mi? Geçerse ne olur? Ya geçemezse? O zaman, ne olur?
Başta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ve AK Parti’nin sürekli gündemi belirlediği Türkiye’de, HDP, gündem yarattı, başkanlık sistemi tartışmalarıyla birlikte, seçim gündeminin merkezine oturdu.
Yurtiçinde, tüm dikkatler HDP’ye çevrildi. Köşeler, TV programları bu karara odaklandı. Kamu oyu araştırmalarının en temel sorusu, “HDP’nin, 10 barajını geçme olasılığı, ve, geçmesinin ya da geçememesinin etkilileri” oldu.
Yurtdışında, özellikle ABD ve AB, HDP dikkatle izlemeye başladı. HDP’ye ilginin giderek artacağını söyleyebiliriz.
Ben, HDP’nin kararının doğru ve etkili olduğunu düşünenlerdenim. HDP, bu kararıyla, seçimlerin “kilit partisi” oldu, gündem yaratıcı, “oyun kurucu” ya da, “oyun bozan” bir konuma yükseldi.
Partilerin, seçimlerde başarılı olmasını sağlayan en önemli strateji, seçimlere, dikkat çeken, oyun değiştirici, etkili, inandırıcı bir “öykü” ile gitmeleridir.
Etkili ve oyun değiştiren bir öykü; vizyon içermeli; özgünlük ve farklılık taşımalı; beğenelim, beğenmeyelim, etkili bir Türkiye iddiasına sahip olmalı; ve, seçmen gözünde inandırıcı olmalıdır.
2015 seçimlerinin, bu temelde, iki öyküsü, Cumhurbaşkanı ve AK Parti’nin, “başkanlık sistemi” tartışması, ve, “HDP’nin, % 10 barajını geçmesi ya da geçmemesinin Türkiye için ve bölgesel sonuçları” tartışmasıdır.
Bu iki öykü, bu iki partiyi seçimlerin “kilit parti”leri yapacak.
Sadece bu partiler konuşuldukça, gündemin merkezinde oldukça, HDP, bence, barajı aşmaya giderek daha da yaklaşacak, ve, seçmen gözünde, barajı aşma inandırıcılığı daha da artacaktır.
HDP, zor, ama, barajı geçebilir. Böylece, hem, Türkiye siyasetinde, hem Çözüm Süreci’nde, hem de, bölgesel gelişmelerde, yeni bir dönem başlar. Seçim sonrası Türkiye’nin, gerek Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi, gerek, Muhalefet sorunu noktalarında, kilit ve etkili aktörü HDP olur.
Bu, olumlu olacak gelişmedir.
Eğer, HDP, barajı geçemezse, seçim sonrası Türkiye, her noktada, riskli ve belirsizlik derecesi yüksek bir döneme girer. Bu da, olumsuz gelişmedir.
Her iki olasılıkta da, HDP, kilit aktör durumdadır. Vurgulayalım: bu olasılıkların tartışıldıkça, HDP’nin barajı geçmesinin olumluluğu, toplumun geniş kesimleri, ve devlet ve siyasi aktörler tarafından çok da istenir duruma gelecektir. Yurtdışında da, HDP üzerine ilgi, olumlu sonuç temelinde, giderek artacaktır.
"KÜRT RULETİ"
Bugün’den, sevgili dostum, Yavuz Baydar, bu görüşlerimi eleştirdiği, “Kürt ruleti” yazısında (30 Ocak), HDP’nin barajı geçmesinin çok çok zor olduğunu söylüyor. HDP’nin kararını, kendisine çok zarar verecek “rulet” oynamaya benzetiyor, ve, sadece, Cumhurbaşkanı ve AK Parti’nin Başkanlık Sistemi arayışına hizmet edeceğini söylüyor.
Baydar’ın görüşünü paylaşan çok sayıda yorumcu var. Onlar, (a) HDP’nin, 25-30 civarında milletvekili çıkaracağı Bağımsız Adaylar ile seçime girmesinin doğru olacağını düşünüyorlar; (b) dahası, barajı geçme durumunun, HDP’nin, en fazla 10’na yakın artı milletvekili kazanması anlamına geldiğini, bu küçük sayının bile, alınan riskin gereksiz olduğunu gösterdiğini söylüyorlar.
Bu görüşe, anlamakla birlikte, katılmak mümkün değil.
Eğer, giderek artan bir biçimde, ve bilimsel ve matematiksel temelde, HDP’nin % 10 barajını geçme ihtimali varsa; dahası, sosyolojik olarak, HDP’nin, AK Parti ve CHP seçmeninden, Alevilerden, ve, sosyal demokrat ve sol-liberal eğilimli laik orta sınıflardan oy alma potansiyeli varsa, niçin seçimlere parti olarak katılmasın.
Eğer, % 10 barajını geçtiği zaman, HDP, kilit aktör konumunu geliştirecekse, etkili ana muhalefet olma şansını yakalayacaksa, ve, bölgesel ve küresel algısında farklı bir yere gelebilecekse, niye, belli derecede bir riski almasın.
HDP, gerekli olan 800.000-1.2 milyon civarı oyu alarak barajı geçebilir, milletvekili sayısını 50-60 bandına çıkartabilir. Böyle bir konumla, bağımsız milletvekilleriyle meclise girme arasında nicel ve nitel önemli bir fark var. HDP, bu farkı yaşama geçirmek istiyor. Bu karar, belli risk içeren, ama stratejik olarak doğru karardır.
Öyküsü olan, bugünü iyi okuyan, ve risk alan aktörler kazanabilir; HDP de, bunu yapıyor. Ancak, barajı geçmeyi imkansız gördüğü zaman, HDP, bağımsız adaylara dönebilir; bu da, bugün için, doğru olan değil, B planıdır.