Terör örgütü PKK 2011'de fiyaskoyla netilecenen devrimci halk savaşı stratejisinin rövanşını almak istiyor.
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Terör örgütü PKK'nın yürütme konseyi KCK'nın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar önümüzdeki yazın çok sıcak geçeceğini işaret ediyor. Aynı şekilde Erdoğan'ın yol haritasını çizen ekibin içinde yer aldığı söylenen danışman Akdoğan, sorumlu tarafı açıklarken, en azından yakın dönem için "günah bizden gitti" mesajları veriyor.
Başbakan Erdoğan'ın "gölgesi" olarak görülen siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, yakın zamanda diyalog kapısının kapalı olduğunu yazdı. Ancak ilerisi için açık kapı bırakmayı da ihmal etmedi.
DİYALOG ŞU AŞAMADA RAFA KALKTI
Yasin Doğan takma adıyla yazdığı Yeni Şafak'taki yazısında Akdoğan gerekçeyi de şöyle anlatıyor: "AK Parti, siyasi zeminde ise tüm partilerle diyaloğu zorlamış ama kapılar hep yüzüne kapanmıştır. BDP ile ilişkiler de olması gereken zemine taşınamamıştır." Avni Özgürel'in Nisan ayında 2. Oslo görüşmelerinin başlayacağı iddiasını boşa çıkarıyor. MİT krizini "terörle mücadelede sertlik yanlılarının diyalogcular ile çatışması" olarak okuyanların tezini de zayıflatıyor.
ÜÇLÜ SAÇAYAĞI BOZULMADI
İmralı-Kandil-BDP üçgeninde oluşmayan çatlak Erdoğan'ın çılgına çevirmiş durumda. Onca terör saldırısına rağmen partinin kurmayları "bildik" tavrını bozmadı. Her fırsatta "asker de silah bıraksın" denildi, söylemler hep Kandil'le parallelik gösterdi. BDP'den terör örgütünden farklı bir söylem beklemek çok da gerçekçi değil aslında. Seçmeninin büyük çoğunluğu PKK'ya sıcak bakan bir hareketten, "ezber bozan" bir siyaset beklemek gerçekci değil
BDP'NIN TAVRI ERDOĞAN'I ÇOK KIZDIRDI
Erdoğan'ın "terörle mücadele siyasetle müzakere" söylemi BDP'nin çabasıyla havada kaldı. BDP'nin muhatap olarak İmralı ve Kandil'i adres göstermesine karşı hükümetin duyduğu rahatsızlık ortada. BDP'nin KCK operasyonlarına karşı Meclis'ten çekilme tehdidine karşı Erdoğan'ın "Çekilsen ne yazar çekilmesen ne yazar" tepkisini hatırlayın. İktidar partisi BDP'yi adeta matematik işlemlerinde kullanılan "etkisiz eleman" gibi görüyor.
2011'İN İNTİKAMI PEŞİNDELER
Devrimci Halk Savaşı'nın başladığı geçtiğimiz yaz aylarından itibaren Çukurca saldırısı hariç PKK istediği amacına ulaşamadı. Bu süreçte hep siviller zarar gördü. Kış aylarında örgüt ilk kez büyük darbeler yedi. Beklemediği bir presle karşılayan örgüt, üzerindeki sersemliği dozu hayli yüksek moral mesajlarla geçiştiriyor. "Dimdik ayaktayım" demek için havaların ısınmasıyla birlikte büyük saldırılar gerçekleştireceği kuşkusuzdur.
OTORİTE SAVAŞI
2011'de "darbe" yiyen örgüt telafi için saldırmak mecburiyetinde. "Güçlü" olduğu yerlerde tabanına "otoritesini" göstermek zorunda. Örgütün bugüne kadarki en büyük kozu olarak gördüğü silahı en etkili biçimde kullanmak isteyeceklerdir. Dolayısıyla hükümetin terörle mücadelesini baltalayacak her türlü girişim kamuoyunu bekliyor. Suriye'de Esad'a kalkan olmaları örgütün Ankara'ya olan bakışını gösteren önemli bir detay.
KCK'nın son açıklaması 2012'nin kanlı eylemlere sahne olacağının işareti aynı zamanda. 2011'den aldıkları "dersler" ışığında, yeni yılı "zaferle taçlandırma", "Öcalan'ın özgürleşeceği" gibi çılgınca hedefler peşindeler.
AYNI MÜCADELE SÜRECEK
Oslo görüşmeleri ve MİT kriziyle birlikte sıkıntılı bir duruma düşen hükümet, şu aşamada yeni bir risk almak istemeyecektir. Tarafların pozisyonlarında değişikliğe yorumlanacak işaretler de görülmüyor. Asker-MİT-polis, jandarma işbirliğinin doğu ve Güneydoğu'da sonuç aldığını gören hükümet, yeni konsepti sekteye uğratabilecek adımları göze alması zor görünüyor.