Başbakan Erdoğan, "2004'ten sonra IMF'siz yola devam" dese de, IMF'ye borçlar bitene kadar bu plan hayata geçemeyecek.
Abone olÇünkü Türkiye, IMF'den kotasının üç katına yakın kaynak kullanırken, "Borcum bitene kadar sözümden çıkmam" sözü verdi. Bu süre 2007 sonunda bitiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Malezya gezisi sırasında 2004 yılından sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni stand-by anlaşması imzalanmayacağını açıklaması, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de 2004 yılından sonra yeni bir stand-by imzalanmaması gayreti içinde olunacağını söylemesine rağmen Türkiye'nin IMF'den kurtulması 2008 yılını bulacak. Başbakan Erdoğan, Malezya'nın ‘IMF’siz ekonomik başarısını' incelerken Türkiye açısından da olayları değerlendirmişti. Erdoğan, Türkiye'nin IMF'ye ihtiyaç duyduğunu ancak 2004 yılından itibaren yeniden anlaşmamaya çalışılacağını ifade etmişti. Bu açıklamadan sonra önceki gün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de bir açıklama yaparak, şartların iyileştirilmesi sonrasında IMF ile yeni bir stand-by anlaşmasına gidilmeyeceğini söylemişti. Bu açıklamalar, ‘Türkiye ekonomisinin 2004 yıl sonundan itibaren IMF baskısından kurtulacağı’ şeklinde algılandı. Ancak, 18 Ocak 2002'de sunulan, IMF'nin de 5 Şubat 2002'de onayladığı, 2002-2004 dönemini içeren uygulamadaki stand-by anlaşmasıyla Türkiye, bu sürenin sonunda da IMF'nin, ‘özellikle ödemeler dengesi politikalarına’ müdahale edebilmesini kabul etti. Türkiye, söz konusu niyet mektubuyla IMF'ye, ‘stand-by düzenlemesi sona erdikten sonra da, tüm kredi dilimlerinin geri ödemesi sona erene kadar danışmada’ bulunma sözü verdi. Neyi içeriyoruz Bu danışmaların da ‘IMF’nin konuya ilişkin uygulamaları doğrultusunda' yapılacağı kaydedildi. Hükümetin, 2004 sonrası için IMF'ye verdiği söz, 18 Ocak 2002 tarihli niyet mektubunun 10'uncu paragrafında, ‘‘Stand-by düzenlemesi sona erdikten sonra da, tüm kredi dilimlerinin geri ödemeleri sona erene kadar, IMF ile ödemeler dengesi politikaları konusunda, IMF'nin bu konuya ilişkin uygulamaları doğrultusunda istişarede bulunulmaya devam edilecektir’’ şeklinde yer aldı. Türkiye'nin, kredi geri dönüşleri tamamlanana kadar politikalarını IMF ile belirleme sözü verdiği konular, ödemeler dengesi, dış ticaret, diğer döviz gelir ve giderleri ile sermaye ve rezerv hareketlerini içeriyor. Bu nedenle de ödemeler dengesi gelişmeleri, döviz kuru, faiz, büyüme, ithalat, ihracat, turizm, iç talep, dış borçlanma ve dış borç geri ödeme, doğrudan yabancı sermaye, portföy yatırımları, kısa vadeli sermaye hareketleri, döviz rezervi gibi alanlarda uygulanacak politikalarla yakın ilişkili bulunuyor. Stand-by anlaşmasının 2004 sonunda sona ermesinden sonra IMF'nin Türkiye'nin ekonomik politikalarına ödemeler dengesi arıcılığıyla da olsa etkin olarak ne zamana kadar karışmaya devam edeceği, alınan kredinin vadesini önemli kılıyor. Bu kapsamda alınan 16.3 milyar dolarlık kredinin iki yıl üç aylık dönemi geri ödemesiz olmak üzere toplam dört yılda geri ödenmesinin beklendiği ifade edilmişti. Yeni stand-by kapsamında Türkiye son kredi dilimini 2004 yılında kullanacağı için IMF'nin, Türkiye'nin ödemeler dengesi politikaları üzerindeki gözetiminin de 2007 yıl sonuna kadar sürebileceği ifade ediliyor. Böylece IMF'nin Türkiye'ye kotasının yüzde 300'ünden fazla açtığı kredinin geri dönüşünü de ‘gözetimi’ altına aldığı belirtiliyor. IMF, 2004'ten sonra nasıl denetleyecek Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Türkiye arasındaki kredi ilişkisi nedeniyle şu anda IMF, Türkiye'deki ekonomik gelişmeleri belirlenmiş takvim çerçevesinde inceliyor. Yapılan incelemelerden sonra Türkiye, IMF'ye bir niyet mektubu veriyor ve bu Niyet Mektubu, IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda görüşüldükten sonra kabul edilirse, Türkiye'nin kullanacağı kredi serbest bırakılıyor. Bu ilişki, stand-by süresinin sonuna, 2004 yıl sonuna kadar böyle devam edecek. Ancak, Türkiye'nin imzalanan son stand-by'da, kotasının çok üzerinde kredi alabilmek için verdiği garantiler arasında yer alan garantiye göre, benzer şekilde bütün ödemelerin bitmesine kadar IMF denetimi altında kalınacak. Söz konusu denetim sisteminde, IMF ile Türkiye arasındaki görüşmeler, 2004 sonrasında da kendi takvimi içinde sürecek. Türkiye IMF'ye niyet mektubu veya benzeri bir evrak vermeyecek, ancak IMF Türkiye'nin gidişine yönelik raporlamalarına ve açıklamalarına devam edecek. IMF'nin yapacağı açıklamaların olumluluğu devam ettiği, bir başka anlatımla, IKF politikalarına uygun ekonomik yönetim ve bu şekilde de IMF'ye kalan borcun ödenebilirliği devam ederse sorun olmayacak. Piyasalar, olumlu açıklamalar ve iyi ekonomik gidişi aksettirecek. Türkiye, IMF politikalarının dışına çıkarsa, farklı ifadesiyle, borcunu ödemeyi riske edecek bir modele geçerse, IKF yaptığı açıklamalarda, ‘‘Türkiye kötü gidiyor’’ diyebilecek. Bu durumda, piyasalar IMF'nin açıklaması paralelinde davranacağından, yeni bir ‘şok’ yaşanabilecek. Bu nedenle de Türkiye, 2004 sonrasında yeni bir stand-by imzalamasa bile son stand-by gereği 2007 sonuna kadar IMF ile birlikte yaşayacak. Kaynak : Hürriyet