BIST 10.343
DOLAR 32,66
EURO 35,10
ALTIN 2.445,11
HABER /  GÜNCEL

2003 yılı bütçesi komisyonda

2003 Yılı Bütçesi'ni TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunan Maliye Bakanı Unakıtan görüşlerini açıkladı.

Abone ol

Unakıtan, sunuş konuşmasında, 2003 Yılı Bütçesi'nin 58. Hükümet'in ilk bütçesi olduğunu belirterek, üzerinde uzun uzun çalışılıp titizlikle hazırlanarak Meclis'e sevkedildiğini söyledi. Dünya ekonomisinde 1999 yılında görülen iyileşmenin 2000 yılında da devam ettiğini, bu yılın sonunda başlayan yavaşlamanın 2001 yılında arttığını belirten Unakıtan, 2000 yılında yüzde 4.7 olan dünya ekonomisinin büyüme hızının 2001 yılında artan ve genişleyen küresel durgunluk sebebiyle yüzde 2.2'ye gerilediğini ifade etti. Gelişmiş ekonomilerin ortalama büyüme hızının binde 8'e düştüğünü, ABD'de 2001 yılının ilk çeyreğinde başlayan yavaşlamanın 11 Eylül olaylarıyla daha da şiddetlendiğini, Euro bölgesinin büyüme hızının yavaşladığını, Japonya ekonomisinin ise daralma dönemine girdiğini anlatan Unakıtan, geçiş süreci ekonomilerinin ise yavaşlamakla birlikte canlılığını koruduğunu kaydetti. Unakıtan, küresel faaliyetlerin yansıması ve mal fiyatlarındaki düşüşlerin enflasyonist baskıları azalttığını, talebi arttırmaya yönelik uygulanan maliye politikalarının önemli ölçüde esnekleştirildiğini, vergi indirimleri ve harcama artışlarının bir çok ülkede bütçe dengelerini bozduğunu belirtti. 2002 yılının en önemli olaylarından birinin Euro'nun tedavüle girmesi olduğuna işaret eden Unakıtan, Euro'nun ikinci büyük uluslararası rezerv para birimi olduğunu kaydetti. IRAK KRİZİ Unakıtan, bir süreden beri gerginlik yaşanan Ortadoğu bölgesi için büyümenin artacağı yönünde tahminler yapılmış olmasına karşılık petrol piyasasındaki gelişmeler ve Irak krizinin bölge ekonomisindeki belirsizliği arttırdığına dikkati çekti. Unakıtan, 2003 yılında dünya ekonomisi genelinde yüzde 3.7, gelişmiş ekonomilerde yüzde 2.5, gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 5.2, geçiş sürecindeki ülkelerde yüzde 4.5 ve dünya ticaret hacminde ise yüzde 6.1 oranında büyüme beklendiğini ifade etti. Unakıtan, ''Siyasi belirsizlikler, şirket karlarıyla ilgili kaygılar, yatırımcı güveninin kaybolması, dünya borsalarındaki düşüşlerin devam etmesi ve Irak krizi dünya ekonomisi ile ilgili beklentilerde risk oluşturmakta, mevcut belirsizlikleri daha da artırmaktadır'' dedi. Son günlerde dünya ekonomisinin gündemini işgal eden önemli konulardan birinin petrol fiyatları olduğunu belirten Unakıtan, Irak krizi ve ABD ile Kuzey Kore arasındaki krizin petrol fiyatlarının varil başına 30 doları aşmasına neden olduğunu ifade etti. Unakıtan, belirsizliklerin altın fiyatlarını da yükselttiğini, güvenli yatırım aracı olarak görülen altının ons fiyatının 380 doları aşarak, son yılların en yüksek seviyesine ulaşmasında etkili olduğunu vurguladı. ''KÜRESELLEŞMEDEN ETKİLENMEYEN ÜLKE YOK'' Unakıtan, teknoloji sayesinde küreselleşmeden etkilenmeyen ülkenin kalmadığını, dış pazarlarda rekabet edebilmek için geniş çaplı iç pazarlara gereksinim doğduğunu, bunun da bölgesel entegrasyonları gündeme getirdiğini bildirdi. Bu gelişmelere alt ve üst yapı olarak hazır ve zararlardan korunarak nimetlerinden azami ölçüde yararlanmanın önemini vurgulayan Unakıtan, ''Dünyada meydana gelen bütün gelişmeleri dikkatle izleyen Hükümetimiz, politikalarını ülke çıkarlarını en iyi şekilde korumak doğrultusunda oluşturmaktadır'' dedi. Türkiye ile AB ilişkilerine de değinen Unakıtan, Hükümet'in mevzuat ve ekonomik kriterlere uyum açısından reform çalışmalarını sürdürdüğünü ve sürdüreceğini bildirdi. Unakıtan, 2004 yılına kadar atılacak her adımın Türkiye'yi tam üyeliğe yaklaştırması bakımından önemli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: ''AB mevzuatına uyum amacıyla yaptığımız reform çalışmaları, Türkiye'yi tam üyeliğe yakınlaştırmasının yanı sıra vatandaşlarımıza daha müreffeh ve demokratik bir yaşam sağlamayı amaçlamaktadır. AB üyesi bir Türkiye'nin uluslararası alanda çıkarlarını daha iyi koruyabileceğinin ve yurt içinde kalıcı bir ekonomik istikrara kavuşacağının bilincindeyiz. Tam üyelik, Türkiye'nin modern dünyadaki yerini sağlamlaştıracağı gibi bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerinde de önder rolünü güçlendirecektir. Biz Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için kararlıyız.''