BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

20 Temmuz 2011 Basın Özeti

Murdoch'ın 'en aciz günü'ne ilişkin yorumlar. Skandal Cameron'un kapısına dayanıyor. Bir skandal da Fransa'dan.

Abone ol

Medya devi Rubert Murdoch ve oğlu James'in parlamento komisyonunda telekulak skandalına ilişkin sorgusu gazetelerin manşetlerinde.

Guardian ve Daily Telegraph benzer başlıklara, Murdoch'un oturum sırasında kibrinden eser olmadığı gözlemlerini aktarırken, medya devinin ''Bugün kariyerimin en aciz günü'' sözlerine işaret ediyor.

Sahibi olduğu Times, ''Murdoch'un savunması'' başlığını kullanırken, iç sayfalarında Murdoch'un ''Güvendiğim insanlar, şirkete ve bana ihanet ettiler'' sözlerini öne çıkarıyor, başyazısında ise, sorgunun ardından yanıt bekleyen sorular bulunduğunun da altını çiziyor.

Gazetelerin birinci sayfalarında yer alan fotoğraflarda ise, Murdoch'ın uğradığı köpüklü saldırı ve eşi Wendi'nin müdahalesi öne çıkıyor.

Daily Telegraph, saldırganın yüzüne bir smaçör gibi tokat atan Wendi Deng'in okul yıllarında voleybol oynadığı ayrıntısını aktarıyor okurlarına.

'Cameron'a yaklaşan girdap'

Parlamento oturumundaki gelişmelerin ışığında skandalı irdeleyen Guardian yazarı Jonathan Freedland, ''Bu henüz ABD'de bir dinleme skandalıyla patlayan ve dönemin başkanı Nixon'ı deviren Watergate değil, ama polis teşkilatını da içine alıp Murdoch'un etrafında bir girdaba dönüşerek Başbakan David Cameron'a yaklaşıyor'' diyor.

''Çoğu, liberaller arasından değil, muhafazakar kesimden en ateşli yorumcular bu krizin sonunda Cameron'ın devrilip devrilmeyeceğinden bahsetmeye başladı. Sırada kimin olduğu konusunda tahminler dile getiriliyor. Ben hala kuşkuyla bakıyorum. Şu ana kadar öğrendiklerimiz, kesinlikle Cameron'a zarar veriyor, bu doğru: Özellikle telekulak skandalı nedeniyle News of the World gazetesinden istifa etmek zorunda kalan bir kişiyi, Andy Coulson'u danışmanlığına getirmesinde sergilediği muhakeme zaafı nedeniyle hatalı. Ancak bu, başbakanlığını henüz tehdit etmiyor.''

Freedland, ama dün ortaya çıkan iki yeni bilgi Cameron'un başını ağrıtabilir görüşünde.

Birincisi, Başbakan'ın danışmanlığına getirdiği Andy Coulson'ın, yine telekulak skandalı nedeniyle tutuklanan ve polise danışmanlık yaptığı ortaya çıkan eski bir News of the World çalışanını gayrı resmi danışmanı olarak kullanmış olması.

Freedland, ''Şimdi herkes bu eski gazetecinin İşçi Partisi hakkında yasadışı yollarla elde edilmiş bilgileri iletip iletmediğini merak ediyor. Eğer öyleyse bu Cameron'ın başbakanlığının sonu olacaktır'' uyarısında bulunuyor.

İkincisi de, telekulak skandalını soruşturan polis yetkilisinin, bir başka konuda Başbakan'la görüşmeye giderken, başbakanın danışmanlarından birinin ''telekulak konusunu açma'' talimatına maruz kalmış olması.

''Bu da Cameron için sorun yaratacaktır'' görüşünde Freedland: Başbakanlıkla polis arasında bir danışıklı dolap çevrildiğine işaret ediyor. Başbakan'ı bu olup bitenlerin dışında tutmak için yapılmış olabilir, ama yine de şüphe uyandırıcı.

Independent gazetesi de, aynı noktaların altını çiziyor ve ''Telekulak krizi giderek Cameron'a yaklaşıyor'' diyor manşetinden duyurduğu haberinde.

Afrika temaslarını yarıda keserek Londra'ya dönen Başbakan Cameron'ın bugün parlamentoda ana muhalefetin zor sorularına muhatap olacağını kaydeden Independent, Cameron'un kabine içinde de giderek tecrit edildiğini, partinin grup başkanının yanısıra Maliye Bakanı George Osborne'un da yokluğunda Başbakan'ı savunma girişiminde bulunmadıklarının dikkat çektiğini aktarıyor.

Ancak, Osborne'un da başını ağrıtacak bir ayrıntı bu sabah Daily Telegraph'ta göze çarpıyor.

Skandalın kilit isimlerinden, Murdoch'un eski sağ kolu Rebekah Brooks, Başbakan'a News of the World'ün eski yöneticisini danışmanı olarak işe almasını öneren ben değildim, George Osborne idi'' demiş dünkü parlamento oturumunda.

Times'ın kriz uyarısı

Uluslararası Para Fonu IMF'nin ''Avrupa'nın borç krizinin dünyaya maliyeti büyük olur'' uyarısına geniş yer ayıran Times gazetesi, ''Öte yandan, diğer haberlerde...'' başlığıyla telekulak skandalının gölgesinde kalan mali kriz riskini başyazısından irdeliyor.

Dikkatler, anlaşılır bir şekilde, parlamento oturumuna yönelmişken, herkesin hayatını etkileyecek bir başka kriz fokurdamaya başladı diyor gazete.

Piyasaların, Yunanistan'daki krizin İspanya ve İtalya'ya yayılmasını önleyecek adımları atmakta ayak direyen Avrupalı liderlere karşı sabrının taşmakta olduğunu kaydeden Times, yaklaşmakta olan krize ilişkin şu uyarıda bulunuyor:

''Sorunun çözümü için bir sihirli formül yok, ayrıntılar da çok teknik. Ama yeni bir mali krizin sonuçları Avrupa vatandaşları için teknik olmayacak. Eğer doğru kararlar alınmazsa, insanlar işlerini kaybedecek, tasarruflar, emeklilik fonları eriyecek, kredi temerrüdüne dayalı takas sözleşmesi ya da Avrupa Mali İstikrar Paktı kavramlarını hayatları boyunca duymamış olan sıradan insanlar büyük bedeller ödeyecek.''

''Bazı politikacılar, alınacak önlemlerin Avrupa Birliği için sonuçlarından kaygılı, özellikle de paar birliğinin dağılmasında. Ancak ekonomik sonuçlar ikinci mali krizden bankacıların değil, siyasetçilerin nefret edilen kişiler olacağı anlamına gelecek. Üç yıl önce Lehman Brothers'ın çöküşü felakete yol açan bir domino etkisi yaramıştı. Yarın toplanacak Avrupalı liderler, ülkelerini benzer tehlikelerden korumak istiyorlarsa, sözlerin yeterli olmadığını anlamaları gerek. Şimdi eylem zamanı.''

'Bir skandal da Fransa'dan'

''Skandallarda yalnız değiliz.''

Guardian yazarı Simon Tisdall'un yazısına bu başlığı atmasının nedeni ise, Fransa'dan yeni gelen skandal haberleri.

Ülkelerin seçkinlerinin, siyasetçilerin, işadamlarının, şöhretlerin, polisin demokratik yönetim ve kamu çıkarlarına zarar verme pahasına kendi çıkarlarını korumak çabalarının tek bir ülkeye özgü olmadığını kaydeden Tisdall, ''Örneğin Fransa'ya bakın'' diyor.

İngiltere ve Amerika'da siyaset ve sermaye seçkinlerinin daha acımasız bir denetime hedef olduklarını, ancak aynı şeyin Fransa için söylenemeyeceğini savunan Guardian yazarı, şöyle devam ediyor:

''Tecavüz zanlısı, eski IMF Başkanı Dominique Strauss Khan hala sempati toplayabiliyor. Dün de, önde gelen sosyalist adaylardan François Holland'ın Strauss Khan'ın 2003'te adının karıştığı cinsel saldırıdan haberdar olduğu ve bunu bildirmediği ortaya çıktı. Fransa'da gerçekten de, üst tabaka dayanışması beklenen bir şey.''

Guardian'ın aynı sayfada yer verdiği haberde, tecavüz girişiminin mağduru olan genç kızın annesinin Fransız basınına yaptığı açıklamalar var.

Mağdure Tristina Banon, mülakat yapmaya gittiği sırada Khan'ın kendisine saldırdığını söylemişti.

Olayın yaşandığı dönemde, sosyalist bir belediye meclis üyesi olan, genç kızın annesi Anne Mansouret, L'express gazetesine, kızının saldırıya uğramasından üç yıl önce Strauss Khan'la bir kaçamak yaşadığını açıklamış.

Bu kaçamağın kendi rızasıyla olduğunu da ekliyor Mansouret.