Tanınmış işadamı Emin Hitay, Rumelihisarı'nda 20 milyon dolara aldığı Zeki Paşa Yalısı ile adından söz ettirmişti...
Abone olKendisini iyi bir 'start-up'çı olarak nitelendiren Hitay, yalıyı 115 milyon dolardan satışa çıkardı. Hitaş girişim ve işdünyası konusunda da önemli ipuçları verdi.
İşte ünlü işadamının Para Dergisi'nden Nilgün Karataş'a anlattıkları...
Alphan Manas'la yolları ayırdıktan sonra Teknoloji Holding ismi sizde kalmıştı. Ama siz Hitay Yatırım Holding'i kurdunuz. Neden?
Teknoloji Holding yeni holdingin bünyesinde varlığını sadece isim olarak sürdürüyor. Teknoloji dışında da yatırımlar yapmak istediğimiz için şemsiye şirketin adını Hitay Yatırım Holding olarak belirledik. Ama bu teknolojiden vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor. Nitekim Napolyon.com (Türkiye'nin ilk ve tek online bağlılık temelli izinli pazarlama platformu) ve DORinsight'ı (Türkiye'nin ilk online pazar araştırma şirketi) kurduk. Teknoser ve Exim önceden kurulan şirketlerimiz olarak yoluna devam ediyor. 2.5 yıl önce Arena Faktoring'i, bir yıl önce Sotheby's Türkiye'yi, geçen yılın sonunda da 2Nokta'yı kurduk. Bunların dışında Bilyoner.com'da yüzde 20 ortaklığım devam ediyor, yönetim kurulundayım.
Hitay Yatırım Holding dediğimizde nasıl bir büyüklükten söz edebiliriz?
750'nin üzerinde çalışanımız var; 650'si Teknoser'de. Ciro olarak da büyüyoruz. Teksoner geçen yıl 58 milyon dolar ciro yaptı. Bu yıl yüzde 50'ye yakın bir artış bekliyoruz. Teknoser halen 65 ilde 16 banka için POS'ların donanımından yazılımına, kurulumundan bakımına her hizmeti veriyor. Bu yıl devlet ihalelerinde daha aktif olacağız. Arena Faktoring ilk yılında 156 milyon dolar, geçen yıl 210 milyon dolar ciroya ulaştı. KOBİ odaklı çalışıyor ve şu anda binden fazla müşterisi var. Arena için bu yılki ciro öngörümüz 240 milyon dolar. Napolyon ve DORinsight'ta rakamlar daha küçük. Ama onlar da geçen yıl kâra geçtiler.
2Nokta ile POS üretimine geri mi döneceksiniz?
POS üreticisi şirketimiz Planet'i Ingenico'ya sattıktan sonra 3 yıl bu alanda faaliyet göstermeyeceğimiz yönünde bir anlaşma imzalamıştık. Bu süre bittikten sonra geçen yıl 2Nokta'yı kurduk. Ancak 2Nokta, POS üreticisi değil POS üzerinden hizmet veren bir kuruluş. Geçen yılı hazırlıklarla geçirmiştik. Bu yıl önemli bir POS alıcısı olacağız. Bu yılın ikinci yarısından sonra birçok caddede 2Nokta platformlarını görebileceksiniz. Bu platformlarda kontör satışı, fatura ödeme gibi hizmetlerin yanı sıra POS üzerinden reklam ve promosyon çalışmalarımız da olacak.
Napolyon, DORinsight da ilginç isimler. Ne iş yapıyor bu şirketler?
Teknoloji şirketi değiller ama teknolojiyi kullanarak iş yapıyorlar. Napolyon, üyelik sistemiyle çalışan ve izinli pazarlama yapan bir kuruluş. Yaşadığı ilden sosyoekonomik seviyesine, yaşından eğitim durumuna kadar birçok yönüyle profillenmiş 1 milyon 200 bin üyemize, müşterilerimizin hedef kitlesine göre mail ya da cep mesajı şeklinde reklam gönderebiliyoruz. Örneğin müşterimiz, İstanbul'da yaşayan ve 0-3 yaş arası çocuğu olan kitleye ulaşmak istiyor. Onu doğrudan o üyelerimize yöneliyoruz. DORinsight'ta ise bu üyelerimizle sonuçlarını en geç 2 gün içinde alabileceğiniz anket çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmaların sonucunda da üyelerimiz 'nap' dediğimiz puanlar kazanıyor. Bu puanları paraya tahvil edebildikleri gibi, anlaşma yaptığımız kuruluşlar da kullanabiliyorlar.
30 yılın sonunda holding patronu oldunuz ama hala girişimci işadamı olarak anılıyorsunuz. Neden böyle bir tercih yaptınız?
İlk şirketimi 22 yaşındayken kurmuştum. 1980 yılında iş hayatına fiilen atıldım. 30 yılda 30 şirket kurdum. Bazıları halen devam ediyor, bazılarını kapattık, bazılarını sattık. Benim mottom değer yaratma sanatı. Ben iyi bir start-up'çıyım. Yani sıfırdan bir işi yaratıp ona belli bir değer kattıktan sonra satıyorum. Şimdiye kadar öyle yaptım, bundan sonra da öyle yapacağım. Bir şirket kurduysam mutlaka satılabilir olmalı. Çünkü çocuğuma şirket değil bir başarı öyküsü bırakmayı tercih ederim. İlle de şirketlerimi çocuğuma bırakacağım diye bir kaygım yok. Bir işi başlatmayı, onu belli bir seviyeye getirmeyi seviyorum, ondan sonraki aşamaların bana o kadar çok keyif verdiğini de söyleyemem.
Sizi örnek alacak girişimcilere, başarılı olmak için birkaç ipucu verir misiniz?
Önemli olan fırsatları kendi kapasiteniz doğrultusunda değerlendirmektir. Kapasiteniz ne? Önünüzde hangi fırsatlar var? Sahip olduğunuz kapasiteyle hangi fırsatları değerlendirebilirsiniz? Altından kalkamayacağınız işlere girmemek lazım. Bir de çok istemeniz lazım. İş hayatında hafif takıntı, hafif paranoya işin tuzu biberi gibidir. Ama sağlıklı bir düzeyde olmalı bunlar; yanlış işe takarsanız sizi alır açığa sürükler.
Bir işin yanlış ya da doğru olduğunu nasıl anlıyorsunuz?
Baktınız bir iş 2 yıl zarar ediyor, kapatın gitsin. Ben bir işe girdiğimde 2 yıl opsiyon veririm. 2 yılda olmuyorsa ve olacağına dair umut da yoksa, yavaş da olsa bir değer yaratmıyorsa çizin üzerini çizerim. Çünkü zaman daha önemli. Ona harcadığınız zamanı, enerjinizi başka bir işe harcarsınız. Hiçbir işadamının üstlendiği her işten başarıyla çıkması mümkün değil. Öyle söylüyorsa da yalan söylüyordur. Risk var, hata var, yanlış yatırım var, bunların hepsi oluyor. Bizim de bir sürü yanlışlarımız oldu, kaybettiğimiz oldu, kapattığımız oldu. Ama eksiler ve artıları topladığımızda artılar ağır basıyorsa mutlu olursunuz.
Sizce Türkiye'deki konjonktür yeni girişimler açısından uygun mu?
Türkiye'nin geleceğinin parlak olduğuna yürekten inanıyorum. Zaten buna inanmasak yeni şirketler kurma motivasyonumuz da olmaz. Şu anda işler 80'lere, 90'lara göre daha kolay. O zamanlar yüzde 30'larla 150 arasında değişen bir enflasyon, 3 bin 500 dolarlık kişi başına milli gelir vardı. Şu anda kredi faizleri daha düşük, ekonomik istikrar güçlü, 10 bin dolara ulaşan bir milli gelir iş hacmi açısından önemli bir potansiyeli gösteriyor. Geçen yılki gibi olmayabilir ama bu yıl da yüzde 4-5 büyüme bekliyorum.
20 MİLYON DOLARA ALDIĞI YALIYI 115 MİLYON DOLAR
Emin Hitay, tanınmış bir işadamı. Anca kamuoyu onu daha çok Bebek'teki Zeki Paşa Yalısı'nı 20 milyon dolara satın alınca tanıdı. Hitay, kurduğu şirketlerde olduğu gibi bu yalıyı da yatırım amaçlı almış olmalı ki geçen aylarda satışa çıkardı.
Hatırlanacağı gibi Emin Hitay, geçen yıl ünlü emlak zinciri Sotheby's International Realty'nin Türkiye temsilciliğini eşi Çiğdem Hitay'la birlikte 25 yıllığına üstlenmişti. Satış için şirket portföyünün ilk sırasına Zeki Paşa Yalısı'nı koymuşlar. İstanbul Boğazı'nın kenarında, Rumelihisarı'ndaki 150 yıllık Zeki Paşa Yalısı'nın değerini 115 milyon dolar olarak açıklayan Hitay, görüşmeler yaptıklarını ancak henüz sonuca yönelik bir gelişme olmadığını söylüyor.
Hitay çifti, Sotheby's'in portföyündeki yurtdışı gayrimenkulleri de pazarlayabiliyor. Hitay, şu ana kadar bu yolla biri Miami'de, diğeri Londra'da olmak üzere iki gayrimenkul sattıklarını söylüyor. Türklerin yurtdışında daha çok 1+1 ve 2+1 dairelerle, yatırımdan ziyade oturmak için ilgilendiklerini belirten Hitay, "Özellikle çocuğu yurtdışında okuyan aileler gayrimenkul almak istiyor. Bu alanda büyük potansiyel var. Sotheby's'in yurtdışında yaklaşık 600 ofislik ağına bağlı olmamız bize bu konuda büyük bir avantaj sağlıyor" diyor.
AŞKI-I MEMNU'YU ENDONEZYA'YA GÖTÜRDÜ
TÜSİAD, TBD, TÜBİSAD, Endeavor gibi pek çok kuruluştaki üyeliklerinin yanı sıra DEİK Türk-Endonezya İş Konseyi Başkanlığı'nı yürüten Emin Hitay, 2008'den bu yana Endonezya'nın fahri konsolosu. Geçen yıl bu ülkeye 11 kez gitmiş. Bu yılın başından itibaren de 2 kez...
Hitay, iki ülke arasındaki 2 milyar dolarlık ticaret hacminin potansiyelin yanında çok küçük kaldığını düşünüyor. Geçen yıl iki ülke işadamlarının İstanbul'da buluşması ilişkilere hareket kazandırmış. Son zamanlarda bu ülkeye ziyaretler artmış. Yakında büyük yatırımların gündeme geleceğini öngören Hitay, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerdeki hareketlilik nedeniyle Endonezya'nın da bu yıl İstanbul'a bir başkonsolosluk açmaya karar verdiğini açıklıyor.
Uçakla 13 saat uzaklıktaki Endonezya'da Kordsa'nın bir fabrikası bulunuyor. Türkiye'den bu ülkeye ağırlıklı olarak un ve oto yedek parçası ihraç ediliyor. Endonezya'dan ise buraya palmiye yağı, kereste gibi orman ürünleri ithal ediliyor.
Emin Hitay, sosyokültürel ilişkiler gelişinsin diye bu ülkeye Aşk-ı Memnu dizisini götürmüş. Ancak dizinin yayın saati öğleden sonra olduğu için tutmamış. Hitay, "DEİK'te arkadaşlarıma böyle bir öneri getirdiğim için bu işi yapmıştım. Ama ihtiyaç kalmadı. İhracatı 60 milyon doları aşan bir dizi sektörümüz var artık" diyor.