İngiltere Pazar gazetelerinde Avrupa Birliği ve Euro krizi yorumları.
Abone olİngiliz Pazar gazetelerinde Euro krizi ve Avrupa Birliği ile ilgili haber ve yorumlar öne çıkıyor.
Observer gazetesi manşetinde, İngilitere'de ana muhalefet İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband'ın Avrupa Birliği üyeliği konusunda referandum sözü vermesi için parti içinde giderek daha fazla baskıyla karşı karşıya kalmaya başladığını aktarıyor.
AB referandumu
Haberde özetle şöyle deniyor:
"Partinin bazi gölge bakanları ve kimi üst düzey yetkilileri, Başbakan David Cameron'ın elinden inisiyatifi almak için 2014'teki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce referandum sözü verilmesini istiyor. Parti lideri Miliband, kısa vadede ana önceliğin mevcut Euro krizinin çözümü olması gerektiğini söylemesine rağmen referanduma açık kapı bırakıyor. İşçi Partisi'nin iktidara gelmesi halinde bir referandum kararı alınırsa, parti Avrupa Birliği'nde kalınması için kampanya yürütecek. Birçok İşçi Partisi üyesi AB üyeliğini destekliyor."
"Ancak referandum Muhafazâkâr Parti'yi bölecek. Parti liderleri AB'de kalınması için çaba harcayacak fakat birçok Muhafazâkâr Parti milletvekili ve çok sayıda parti üyesi ise İngiltere'nin çıkarlarının AB'den ayrılmakta olduğuna inanıyor."
Independent on Sunday gazetesinin manşetinde de Muhafazâkâr Parti'nin, seçmenlerinin üçte birini İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılması gerektiğini savunan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'ne kaptırdığı aktarılıyor.
Gazetenin bu haberini dayandırdığı ankete katılanların yüzde 46'sı Avrupa Birliği'nden ayrılmaları gerektiğini savunurken sadece yüzde 30'u üyeliğin devamından yana görüş bildirdi.
Merkel'in itirazları
Sunday Telegraph gazetesi ABD'nin Camp David kentinde yapılan G8 zirvesinde büyüme ve istihdama odaklanılması görüşünün ağır bastığını belirtirken, Observer toplantıda ABD Başkanı Barack Obama ve İngiltere Başbakanı David Cameron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel arasındaki görüş ayrılıklarının daha belirginleştiğine dikkat çekiyor.
Habere göre, İngiliz ve Amerikalı liderler, Merkel'den G8'in kriz reçetesi için gündeme getirilen önerilere itirazından vazgeçmesini istedi.
Merkel'in itiraz ettiği önlemler arasında Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) daha gevşek bir para politikası izlemesi de var. Bu politika uyarınca ECB Amerikan Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası'nın zaman zaman yaptığı gibi para basmasına imkan verecek.
Sunday Telegraph gazetesi manşetinde Cameron'ın, İngiltere'yi resesyondan çıkarmak ve ekonominin yeniden büyümesini sağlamak için işletmelerin işçi almaları ve çıkarmalarını kolaylaştıracağını belirtiyor.
'Yunanistan'dan dersler'
Independent on Sunday gazetesi yazarı Paul Vallely, kemer sıkma önlemlerinde ısrar eden Cameron'ın Yunanistan'daki krizden dersler çıkarması gerektiğini savunuyor. Yazar, Başbakan'ın Avrupalı liderlere verdiği mesajlarla içerideki politikalarının çekiştiğini öne sürerek şöyle diyor:
"Geçen hafta Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün Başkanı Jonathan Portes, krizin çözümü için önerilerini açıkladı. Hükümet için borçlanmasının en ucuz olacağı dönemlerden birinin yaşandığını, çok sayıda işsiz ve yedek kapasitenin mevcut olduğunu, İngiltere'nin altyapısının modernizasyona ihtiyacı olduğunu ve konut açığı bulunduğunu belirtti. Hükümete borçlanıp yatırım yapmasını önerdi. Hükümet gerçekten de çok ucuza borçlanabilir."
"Son üç yıl içinde okullar, hastaneler ve yollara yapılan yatırımlar yaru yarıya azaltıldı. Gelecek iki yılda paranın daha da kısılması bekleniyor. Portes, 30 milyar sterlin (yaklaşık 45 milyar dolar) yatırımla yüz binlerce kişiye istihdam olanağı yaratılabileceğini ve bunun maliyetinin çok az olacağına dikkat çekiyor. David Cameron, dışarıda başkalarına tavsiye ettiği şeyi içeride kendisi uygulamalı.'
'Avrupa Birleşik Devletleri'
Sunday Times gazetesi başyazısında Euro krizine en iyi çözümün Yunanistan'ın belirli bir plan dahilinde ortak para birimini terk etmesi, radikal reformlar ve federal Avrupa olduğunu belirtiyor.
"Avrupa Birleşik Devletleri" başlıklı yazıda özetle şöyle deniyor:
"Avrupa, bir fırsat olarak gördüğü sürece bu krizi aşabilir. Aksi halde hepimiz başarısız bir siyasi deneyimin bataklığına saplanacağız. Bunun aylar değil yıllarca sürecek sonuçları olacak. Ekonomik olarak Euro bölgesinin "Avrupa Birleşik Devletleri"ne dönüşmesi gerekiyor. Bunun alternatifi ise batmak."