Obama'nın konuşması ve Arap uyanışı, İngiltere zorbalığı kucaklıyor, Filistinlilerin yürüyüşü, Amerikalı felçli beyzbolcuya umut veren gelişme.
Abone olAmerikan Başkanı Barack Obama'nın merakla beklenen Orta Doğu konuşmasına ilişkin değerlendirmeler İngiltere gazetelerinde öne çıkan konuların başında geliyor.
Guardian gazetesi, "Obama Arap diktatörlere ya değişin ya da gidin diyor" manşetini kullanıyor ancak Obama'nın konuşmasında seçtiği taze ifadelere rağmen eski kaygıların sürdüğüne dikkat çekiyor. Gazetenin Orta Doğu editörü Ian Black, Başkan Obama'nın konuşmasında insan haklarına olan desteği ilan ettiğini ama Suudi Arabistan'ın adını anmadığını belirtiyor.
"Barack Obama'nın konuşması, ABD'nin şimdiye dek pek az etkisinin olduğu olağandışı olaylara gecikmiş bir yanıttı. Şaşırtıcı olan ise, 5400 kelimelik konuşmasında Arap dünyasındaki en baskıcı ülkelerden biri ama aynı zamanda Amerika'nın müttefiki ve petrol tedarikçisi olan Suudi Arabistan'ı tek bir kere bile anmamış olması."
Ian Black'e göre Obama, İsrail Filistin çıkmazına gerçek anlamda yeni fikirler sunmuş da değil. "1967 sınırlarına olan destek zaten uygulanabilir herhangi bir anlaşmanın temelini oluşturuyordu, İsrail'in sağ kanadındakileri rahatsız etse de."
Black ayrıca Obama'nın Suriye konusundaki ifadelerini de eleştiriyor:
"Obama, güvenlik güçlerinin yüzlerce kişiyi öldürdüğü Suriye'nin lideri Beşar Esad hakkında sert sözler etti ama Libya mantığının burada neden işlemediğine ve Suriye'nin diktatörünün de neden uzaklaştırılmaması gerektiğine açıklık getirmedi.
Arap uyanışı
Financial Times gazetesinin "Obama ve Arap uyanışı" başlığını taşıyan başyazısında Amerikan başkanının konuşmasında temel noktanın, Orta Doğu'ya yapılacak yeni yardımlar olduğu belirtiliyor.
Gazeteye göre "niyet" açık: Obama tereddütlü ve gecikerek de olsa, Amerika Birleşik Devletleri'ni tarihin doğru tarafına yerleştirmek istiyor.
Obama'nın İsrail ile Filistin konusundaki sözlerini ise şöyle yorumluyor Financial Times:
"Obama bugün İsrail başbakanı Netanyahu ile Washington'da görüşecek. Amerika'da İsrail'e olan güçlü, içgüdüsel destek nedeniyle kısmen de olsa hareketleri sınırlı ama baş başayken açıkgözlü olması şart. İsrail, ABD için değerli bir stratejik müttefik, özellikle İran'ı frenleme mücadelesinde. Ama Netanyahu, ABD'nin İsrail'e desteğinin Filistinlilerle anlaşmaya varmaktaki isteksizliğine bakmadan, süresiz olarak devam edeceğini varsayarsa, yanlış hesap yapmış olur.
"Burada Arap uyanışı kilit önem taşıyor. Amerika'nın İsrail'e tutumu değişiyor. Demokratikleşen bir Arap dünyası, Amerika'nın İsrail'e ilişkin görüşlerini diğer ülkelerle daha yakın bir çizgiye sokacaktır. Obama bunu anlatmalı ve Netanyahu da İsrail'in yararına, ona inansa iyi eder."
Filistinlilerin yürüyüşü
Daily Telegraph gazetesi ise İsrail'in bugün Filistinlilerce sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta örgütlenen bir eyleme hazırlandığını duyuruyor.
Habere göre Facebook'ta başlatılan ve Filistinli mültecilerin Kudüs'e yürümesini öngören kampanyaya on binlerce kişi destek verdi.
Kampanya sayfasında, Filistinli mültecilerin meselesini dünya gündemine taşıyabilmeleri için, Cuma namazı sonrası yürümeleri söylendi.
Telegraph, haberde 1948'de İsrail'in kurulmasıyla sonuçlanan savaşta 700 bini aşkın Filistinlinin evlerini terketmek ya da kaçmak zorunda kaldığını aktarıyor.
İngiltere zorbalığı kucaklıyor
"Başkan Obama Orta Doğu'ya demokrasiyle kucaklaşın derken, İngiltere Başbakanı zorbalığı kucaklıyor" diyor Independent ve David Cameron'ın Başbakanlık konutu önünde, Bahreyn Veliaht Prensi ile el sıkışırken çekilmiş bir fotoğrafına manşetten yer veriyor. Özetle şöyle devam ediyor haber:
"Diğer Arap zorbalar İngiltere'nin hoşnutsuzluğunu tümüyle hissederken Şeyh Salman, hanedanının zarar gören şöhretini onarmak için İngiltere'de.
Ziyaret, siyasetçilerden insan hakları savunucularına dek tepki çekti.
Dışişleri Bakanı William Hague, hükümet güçlerinin protestoculara ateş açtığı Suriye'ye karşı Avrupa Birliği yaptırımlarının oluşturulmasında başı çekti ama konu Bahreyn olunca, İngiltere'nin insan hakları ihlallerinden duyduğu "derin kaygıyı" belirtmekten öteye gitmedi.
"Bahreyn'de gösteriler başladığından bu yana yüzlerce kişi tutuklandı, Şii liderlerden gelen son haberler, bir tür etnik temizliğe, Şii çoğunluğun baskı yoluyla ülkeyi terketmesi ve yerel nüfusun dini düzenini değiştirme yolundaki çabalara işaret ediyor.
Bahreyn'de azınlıkta ancak iktidardaki Sünni sınıf, İran'a karşı Batı yanlısı duvar olarak algılanıyor.
Krallıkta risk altında dev Britanya yatırımları da var. Protesto dalgası başlayana kadar Britanyalı şirketler Bahreyn'e saldırı tüfekleri, hafif makineli tüfekler, çifteler, keskin nişancı silahları, el bombaları, duman, şok bombaları ve gözyaşartıcı gaz sağlıyordu.
2009 ile 2010 yıllarında silah satışı 6 milyon 400 bin İngiliz sterlinini buldu. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Şubat ayında silah satışları için, 44 ruhsatı alelacele iptal etti.
İran bilgisayar korsanlığı mı yapıyor?
Independent gazetesi, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun İranlı yetkililerin, denetçilerin dizüstü bilgisayarlarına izinsiz girmiş olabilecekleri yolundaki kaygılarını aktarıyor.
Kurum, çalışanlarına cep telefonlarını mühürlü zarflar içinde tutmalarını ve dizüstü bilgisayarlarını da kilitli çantalarda saklayıp arazi ziyaretlerinde yanlarından ayırmamalarını tavsiye etti.
Ancak Independent'a göre Birleşmiş Milletler içinde, bu aygıtlardan herhangi bir bilginin indirildiği, ya da yapılacak konuşma ya yazışmaları takip etmelerine izin verecek özel yazılımların bu aygıtlara yüklendiği yolunda şüphe olup olmadığı da net değil.
Ancak gazete bu şüpheli güvenlik ihlalinin kurumun, İran'ın nükleer silah geliştirme niyetinde olup olmadığını belirlemeye yönelik çabalarını güçleştirebileceği yorumunu yapıyor.
İran nükleer faaliyetlerinin barışçıl olduğunda ısrarlı ancak kimi Batılı devletler buna ikna olmuş değil. Avrupa Birliği, İran'a yönelik ambargo listesine 100 yeni şirketi daha dahil etmeye hazırlanıyor.
Tıp tarihinde bir ilk
"Felç geçiren beyzbolcu tarih yazıyor."
Guardian gazetesi, bundan üç yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu belinden aşağısı tutmayan Amerikalı beyzbol yıldızı Rob Summers'ın tıp tarihine geçebileceğini belirtiyor: "Summers'a aşırı hız yapan bir otomobilin çarpması sonrası, bir daha asla yürüyemeyeceği söylenmişti.
"Ama Summers, doktorları yalancı çıkarmaya kararlı. 25 yaşındaki sporcu, belinden aşağısı tutmazken yardımsız yürümeye başlayan ilk kişi olarak tıp tarihine geçiyor.
"Summers'ın bacaklarının hareket edebilmesini ise omuriliğinin alt kısmına yerleştirilen ve elektrikli uyarı yaratan bir aygıt sağlıyor. İki yıl fizyologların gözetiminde, sıkı bir eğitimden geçen Summers'ın bu yöntemle, omuriliğindeki sinir ağının güçlenmesi ve bacaklarla omurilik arasındaki iletişimin oluşması sağlandı.
"Yöntem, inme geçiren ya da başka nedenlerden felçli olan hastalara umut kaynağı. Ancak asıl keşif, hareket komutunu verenin beyin değil, bacaklarla omurilik ağı olduğu.
Rob Summers şimdi yaşadıklarını bir filmle anlatmayı planlıyor.
"Dünyada felç geçirmiş ve tekerlekli sandalyedeki umudunu yitirmiş milyonlara yardım edecek ve onlara daha parlak bir geleceğin kendilerini beklediğini göstereceğim."