Nureddin Nebati, dövizdeki büyük dalgalanmanın son bulduğu 20 Aralık gecesi için konuştu. Bakan Nebati, 20 Aralık'ın milat olduğunu söyleyerek proje bazlı yeni kredi sisteminin uygulanacağını açıkladı.
Abone olHazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 20 Aralık tarihinin ülke ekonomisini kilitleyenlerin hayal kırıklığına uğradığı bir gece olduğunu söyledi. Ekonomide yeni bir araç olarak "Proje Kredileri"nin geleceğini duyuran Nebati, projeye verilen kredilerin sıkı bir şekilde takip edileceğini ifade etti.
Nurettin Nebati A Haber'de gündeme ilişkin soruları cevapladı. Türkiye'nin altyapısını tamamlamış ender ülkelerden biri olduğunu söyleyen Nebati, cari fazla verilmesi ve sanayileşmek için yüksek faiz olmaması gerektiğini hatırlattı.
İşte Bakan Nebati'nin açıklamaları:
Cumhurbaşkanımız geçen hafta yaptığı toplantıda Türkiye Ekonomi modelini herkese dağıttı. Bu artık kamu malı. Önümüzdeki sürecin hangi yol ve yöntemlerle yöneteceğini gösteren bir belge oldu bu. Türkiye dış dünyada paranın bol olduğu dönemde, 1 TL- 1 Dolar olsun diye tartışılıyordu, ithalat patlaması yaşandığı hoş bir ortamı yaşadı. Bu hoş ortamın optimal noktasıydı. İhracatın ithalatı karşılama oranı %56'lara düşmüş, dış borcu 450 milyar dolara çıkmış.
20 Aralık bundan sonra Türkiye'nin en önemli günlerinden birisi olarak anılacaktır.
20 Aralık mesajı
Bazılarının şok yaşadığı bir gece oldu. Çok doğal olan, bireylerin dövizlerini bozdurarak adeta internet sitelerini çökerttiği bir gece oldu. 20 Aralık bundan sonra Türkiye'nin en önemli günlerinden birisi olarak anılacaktır. Türkiye'nin siyasal gelişimini gösteren en önemli günlerden bir tanesi oldu. 3 ay boyunca bu ülkenin ekonomisini ciddi bir şekilde kilitleyenlerin bir daha hayal kırıklığına uğradığı bir gece oldu. Hiçbir şekilde kimse devreye girmedi. Binlerce bireysel satıcı devreye girdi. O gece birbirleriyle adeta yarıştılar. Türkiye Cumhuriyeti ya da aklı başında bir ülke herhangi bir anda enstrümanını kullanır. Dünyada bütün MB'ler bütün kamu maliyesi araçları bu işler içindir. Türkiye'ye para politikası ile mali politikanın birlikte yürüdüğü bütüncül bakış açısıyla uyumlu olduğu bir sürecin içindeyiz.
"Tarihin en uyumlu süreci içerisindeyiz"
Bu kadro bunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanımızın belirlediği kurallar içerisinde oluşturuldu ve kamuoyuna hizmet edildi. Dünyada çağdaş yönetimleri belirleyenler halktır. Eğer geçmişten gelen bir iktidarsa ona göre bir karar vermek için tutumunu geliştirir ve davranış sergiler. Bu davranışı sergilerken şunu ifade eder; Bana iddia ettiğin tüm politikaları uygulamak üzere devletin gücünü sana veriyorum. 5 yıl boyunca seni izliyorum, izlemeye devam edeceğim. Benim düşündüğüm politikaları izlemeye devam edersen bir sonraki seçimde yine oyumu sana vereceğim. Seçmen şuna bakar. Şimdi bunun içerisinde Cumhurbaşkanımızın politikalarına her kurumun uyum içinde olması lazım. Altını çizerek söylüyorum. Biz Cumhurbaşkanımıza inanıyorum. Millet inanıyor. Millet inandığı için o da yetkisini devretmiş. Bu yetkiyle biz, belki de tarihin en uyumlu süreci içindeyiz. Buradaki ilk adım finansal istikrarın sağlanması, güven ortamının tecelli etmesiydi. Çünkü 3 aydır her türlü oyun oynandı.
"Artık yeni bir araç geliyor: Proje kredileri"
Türkiye'nin makro ekonomi göstergelerinde bu duruma düşeceğini kanıtlayacak hiçbir delil yok. Daha önemlisi Türkiye, dünya için en önemli pozitif ayrışan, ayakları sağlam basan ülke. Nasıl oluyor da 3 ayda o seviyeye geldi. Çünkü harp uygulandı. Finansal istikrar sağlanırsa, Türk toplumu dolarize olmaya meyilli bir toplum. Şimdi bu sağlandı. Önümüzdeki dönem, daha güvenli, istikrarlı ve göstergelerin olduğu bir döneme geliyoruz. Bundan sonrası bunun üzerine inşa edilecek olan, ihracatın artırılması, teknolojinin geliştirilmesi, katma değerli ürünlerin sağlanması bunun içinde selektif alanlarda ithalatın engellenmesi ve birçok adımın atılması lazım. Bankaların bilanço kısmına girerseniz kredileri görürsünüz. Artık yeni bir araç geliyor. Proje kredileri. Bir banka vermiş olduğu bireysel krediyi eğer verdikten sonra takip etme gibi bir dürtüsü varsa bundan sonra bizim belirlediğimiz alanlarda gerçekleştirilecek projelerin takip edilmesini sağlayacak imkanı vereceğiz.
Proje odaklı olacak. Al parayı istediğin gibi kullan git dolara keyfini sür. Ticari krediye gitmesi gereken paranın, yata, kata ya da dolara gittiğini gördüğümüzde, hangi ülke olursa olsun doğru amaca hizmet etmediğini anlarsınız. Proje olarak verdiğiniz krediyi sıkı bir şekilde takip edeceğiniz bir mekanizma oluşturuyoruz. Biz kutsal olmayan ihtiyaçlara göre gerçekleştirilmiş, yeni eklemelerin de yapılabileceği, dünya örneklerinin alındığı ve içerideki dinamiklerin uyumunun sağlandığı bir model çıkardık.
"Krizde 12.7 milyar dolar yatırım çektik"
Aslında küreselleşmenin Vuhan'daki bir hapşırıkla dünyanın gerçeği olduğunu gördük. Dünya küresel bir köy. Bu köyde Türkiye inanılmaz potansiyele sahip. Yabancı yatırımcı girişleri dünyada azalıyor, sıcak para azalıyor. Sizin sıcak parayla işiniz olmaması lazım, doğrudan yatırımlar lazım. Böylesine bir krizde Türkiye, 12,7 milyar dolar doğrudan yatırım çekmiş. Dışarısı Türkiye'nin nereye gittiğini görüyor. Ben hep iyimser bir insanım, ama kendimi temkinli iyimserlik, gerçekçilikten kopmadan, doğru izleri takip ederek doğru işler yapabilirseniz bunları yapabilirsiniz. 13 bin dolarları geçtiğiniz zaman gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmış oluyorsunuz, bütün analizleriniz bunun üzerinden değerleniyor. Siz buraya kadar gelmişsiniz bir bakıyorsunuz dolar düşüyor. Niye düşüyor. Bir bakmışız ihracatın ithalatı karşılama oranı %56. Türkiye üretmiyor. Aksine sizin katma değeriniz dışarı akıyor. Buna karşı bir duruş sergilenmesi gerekiyordu. Bu duruş sürekli yükselip büyümede cari açığımızda yükseliyor. Bunun bir şekilde düzeltilmesi lazım. Biz tam işin zirvesindeyken 12,500 dolardayken patika değişikliği yaparak, Türkiye'yi orta gelir kuşağından çıkarmaya çalıştık.
"20 Aralık'ta algı operasyonları çöktü"
Bize izin vermediler. Şimdi bize kur saldırısında bulunamıyorlardı. Son çareleri vardı, içerideki bireyselleri harp tekniğiyle manipüle etmekti ona da biz izin vermedik. Algı operasyonları sonunda çöker, 20 Aralık'ta çöktü. Sosyal medyada şöyle bir şey gelişmiş. Konuştuğunuz bir şeyi sağından solundan kırıp bir cümleyi çıkarıp 2 kelime üzerinden toplumu yönetmeye çalışıyorsunuz. Tam toplum mühendisliği yapıyorlar. Algı operasyonlarının sürdürülebilirliği yok. Şimdi burada kullanılan yöntem yurt içi, yurt dışı Türkiye'nin dövizdeki artışın karşılığının olmadığını görebilecek insanlar. Finansal okur yazarlarını yönlendiren Türkiye'nin içindekiler.
Türkiye'de şu anda hükümette bulunan herhangi bir kişi bu işlerin köpürtülmesi için bir gayret gösterdi mi? Yapmayın kanmayın bu siyasal operasyondur diye bir duruş var. Ne dediler "faiz artırılmadan bu iş çözülmez." Çözülür. Küçük yatırımcılara zarar veren sizlersiniz. Sizler yaptınız. Aynı akşam MB başkanlığı yapmış bir kişinin, "Bu bir operasyondur, alım fırsatı doğmuştur. Tersine Döviz alın diyen insanlar oldu. Böylesi bir durum da siz hangi hakla, "efendim siz Haber verdiniz" 19 yıldır ülkeyi aldatmadı, aldatılanlardan olmadı da 3 ayda mı oldu? Son 3 ayda siyasi parti yöneticilerinden gazetecilere, önlerinde Prof. Dr. olanlara gidin dava açın. Onlar ne dediler, "swap anlaşmaları yapıldı, döviz alın" Bunlar yalan bilgiler. Pazara kadar götürülen bilgiler oldu. Şimdi hadi bakalım.
"Kimsenin küçük yatırımcının kaderiyle oynama hakkı yoktur"
BDDK'nın seri şekilde hareket etmesini beklerim ben. Anında yanıltıcı, spekülatif davalar açılması lazım. Suç duyurularında daha sıkı şekilde bulunması lazım. Kimsenin küçük yatırımcıların kaderiyle oynama hakkı yoktur. Nureddin Nebati karnı temiz. Sayın Cumhurbaşkanımız 19 yıldır hiçbir vatandaşını yanıltmadı. Büyük yatırımcılara haber verdiler diye hiç konuşmasınlar. Utanmadan 40 milyar getirildi diyorlar. Bunu kanıtlaması lazım. Ya da niyeti farklı. Pazartesi sonuçlar açıklandığı zaman ne yapacaksın. Tabi kamu kuruluşları her türlü enstürmanını kullanmakla mükelleftir. Bize diyorlar ki durun, MB hiçbir şeye karışmasın izlesin. Oldu canım. Ee kamu otoritesi hiçbir şeye karışmasın. Oldu paşam! Ee biz ne yapalım, manipülatif yanıltıcı söylemlerde bulunalım siz bize karışmayın. Türkiye Cumhuriyet 3-5 kişinin söylemlerine susacak değil.
19 yıldır net soru soruyorum. Serbest piyasayla ilgili bir geri adım atılmış mı? Bizim Borsa İstanbul'umuz dünyanın en şeffaf yerlerinden birinci sıradadır. TÜİK'i de berbat hale sokmaya çalışıyorlar. 550 bin kalemde fiyat alıyor. Ayda 3-4 defa piyasadan fiyat alıyor. Buna müdahil olmanız buranın rakamlarıyla oynamak için deli olmak lazım. Hiçbir TÜİK başkanı böyle bir şeye cesaret edemez. Ya da Merkez Bankamız. Merkez Bankası şeffaftır. Bilançoları açıktır. Git oku bilgileri. Bu rakamlar üzerinde oynama yapması, kamu otoritesinin farklı yöne gitmesi mümkün değil. Demokratikleşmeyi içselleştirmiş bir toplum burası. Şimdi bütün bunları gözardı edip birilerinin söylemiyle hareket edemeyiz. Serbest piyasa ekonomisi demek birilerinin istediği gibi at koşturması demek değildir. Türkiye'de can güvenliği, mal güvenliği, ırz güvenliği tartışılmaz. Bunlarla ilgili tartışma açan iktidar yerinde duramaz."