BIST 9.651
DOLAR 34,59
EURO 36,31
ALTIN 2.970,03
HABER /  GÜNCEL

20 Ağustos 2013 İngiltere Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bugün: 'Kürtler sessizce 100 yıllık bağımsız devlet olma hayallerini gerçekleştiriyor', 'Mısır'ın şimdi ihtiyacı olan şey seçim değil, istikrar" ve Mısır-İsrail işbirliği.

Abone ol

Times gazetesi, Suriye’den Kuzey Irak’a Kürt mültecilerin akınıyla ilgili analizde, “Kürtler 100 yıllık kendi devletlerini kurma hayallerini gerçekleştiriyor” diyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:“Son beş gün içinde binlerce Suriyeli mülteci Kuzey Irak’ın Kürt kentlerine akın etti. Bu göç, adı resmen öyle olmasa da Kürtlerin ilk bağımsız devletine dönüşen toprakların güvenlik ve refahını öne çıkarıyor."

"Mültecilerin çoğu, Suriye’nin kuzeyindeki savaş, baskı ve açlıktan kaçan Kürtler. Suriyeli Kürtlerle, çoğu El Kaide bağlantılı hükümet karşıtı gruplar arasındaki çatışmaların aniden yoğunlaşması mültecileri Mayıs’tan sonra ilk kez açılan sınıra yığdı. Binlerce kişi Dicle nehrini geçerek Kuzey Irak’taki kamplara akın etti.”

'100 yıllık rüya'

“Şimdi 22 yıl önceki mülteci akınının tersi yaşanıyor. O zaman Saddam Hüseyin’in emriyle Irak ordusunun yaptığı bombardıman nedeniyle binlerce Kürt sınırdan batıya kaçmıştı. Batı bunun üzerine Kuzey Irak’ta uçuşa yasak bölge oluşturdu. Bu, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kendi devletlerini kurmaya çalışan Kürtlere refah ve istikrar getiren ilk özerk Kürt yönetiminin temelini attı. Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Bağdat’la gevşek bağları olan üç Kürt kenti büyük ölçüde kendi kendini yönetmeye başladı.”

Şimdi Kürdistan diye bile bilinen bölgenin istikrar, refah ve hedeflerini 3 faktör güçlendirdi. Birincisi petrol endüstrisinin canlanması: Irak Kürdistanı, dünyanın en büyük petrol rezervine sahip altıncı bölgesi. İkincisi Türkiye’nin PKK’yla savaşı bitirme çabalarına paralel olarak Iraklı Kürtlerle ilişkilerini geliştirmesi. Üçüncü olarak da siyasi ve ekonomik istikrar yabancı yatırımın gelmesini, eğitimin gelişmesini sağladı ve Kürdistan’a bağımsız bir devlet olarak ayakta kalabilme gücü verdi."

"Kürt hükümeti özellikle Suriye’deki Kürtleri korumada daha büyük bir bölgesel rol oynamakta istekli. Batı, Irak’ta siyasi parçalanmaya neden olacağı korkusuyla bağımsız bir Kürt devletini tanımakta isteksizliğini muhafaza ediyor. Türkiye’nin de çekinceleri var. Ama Kürtler sessizce 100 yıllık emellerini gerçekleştiriyor: Kendi devletlerine sahip olmak.”

'Mısır'ın seçime değil istikrara ihtiyacı var'

Financial Times gazetesi yazarı Gideon Rachman, “Mısır’ın şimdi seçime değil, istikrara ihtiyacı var” diyor:

“Başka bir ülkeye müdahale edecekseniz, ne olmasını istediğinizi bilmekte yarar vardır. Fakat Batı’nın Mısır ve Suriye politikası, çelişen çıkarlar yüzünden tarumar olmuş durumda. Amerika Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği demokrasi yanlısı ama İslamcı karşıtı, istikrar yanlısı ama müdahale karşıtı, hem cihat yanlılarına hem de düşmanlarına karşı. Arap dünyasının kafası bu yüzden karışık. Mısır ordusu ve Müslüman Kardeşleri birleştiren tek şey, iki tarafın da Amerika’nın ihanetine uğradığını söylemesidir.”

ABD ve müttefiklerinin Mısır’daki amaçlarını netleştirmesi gerektiğini belirten yazar şöyle devam ediyor:

“Önem sırasına göre olmasa da bu hedefleri sıralamak görece kolay: Akan kanı durdurmak, istikrarı yeniden tesis etmek, terörizmle savaşmak, siyasi özgürlüğü ilerletmek, vicdanımızı rahatlatmak, ittifakları korumak, ekonomileri istikrara kavuşturmak İsrail’le yeni bir savaşı ve yeni bölgesel çatışmaları önlemek.”

“Arap Baharı’nın başlangıcında tek bir politika, demokrasinin yayılmasını destekleme politikasının her şeye yanıt olacağına inanmak mümkündü. Yeni demokrasiler daha müreffeh, daha barışçıl ve daha Batı yanlısı olacaktı. Terörün kökü kuruyacaktı. Bu altın çağ gerçek olmadı. Aksine, Mübarek’in devrilmesinden 2,5 yıl sonra Mısır sokaklarında katliamlar yaşanıyor, Suriye’de iç savaş var, Irak’ta El Kaide yeniden canlanıyor ve Tunus’tan Körfez’e bir istikrarsızlık kemeri oluşuyor. Ekonomiler çöküyor, çatışmalar yayılıyor ve terörün büyümesine zemin hazırlayacak anarşik koşullar ortaya çıkıyor.”

“Sorun şu ki Mısır’da şu anda demokrasinin tesisini istemek hem gerçekçi değil hem de kısa vadede tehlikeli. Çünkü ordu, Müslüman Kardeşler’le ölümüne kadar gidecek bir savaşa girmiş durumda. Onların tekrar siyasi sisteme dönmesine asla izin vermeyecek. Amerikan yardımını kesmek bile değişiklik yaratmayacak çünkü Suudiler boşluğu doldurmaya dünden razı. Ayrıca şimdi bir çok liberalin düşündüğü gibi reformdan geçmemiş bir Müslüman Kardeşler’in iktidara dönmesi demokrasiye tehdit oluşturacak. Şimdi seçim için bastırmak da tehlikeli olacak. Bu seçimlerin, kaybedenlerin sonuca razı olacağı, barışçıl bir atmosferde yapılması mümkün mü?”

Gideon Rachman Mısır’da baskı ortamının ortadan kalkması halinde bir sonraki adımın “ekonomiyi canlandırmak ve askeri bir hırsızlar yönetimi oluşmasını engellemek için hükümetle işbirliği yapmak olabileceğini” belirtiyor:

“Tekrar düzen sağlanır ve ekonomik büyümeye geçilirse demokrasinin yerleşmesi için gerekli sivil toplum kurumları – bağımsız mahkemeler, özgür medya, daha iyi okullar – kök salabilir. Mısır tekrar demokrasiye döndüğünde süreci 2011’den sonrakine göre daha iyi yönetmek zorunda."

"Seçimden önce azınlık haklarını ve bireysel özgürlükleri garanti altına alınacak bir anayasa yapılmalı. Müslüman Kardeşler dışındaki siyasi güçlere de örgütlenebilmeleri için yeterince zaman verilmeli. Bu uzun bir süreç olabilir. 1973’teki Pinochet darbesinden sonra Şili’nin demokrasiye dönmesi 17 yıl aldı. Şansı varsa Mısır bu kadar çok beklemesi gerekmeyebilir.”

İsrail-Mısır işbirliği

Times gazetesinin başyazısında Sina ‘da 24 polis memurunun öldürülmesinin ele alındığı başyazıda “Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri şimdiye kadar Mısır’da tutarlı bir politika sergileyemedi. Ama Sina yarımadası için başarısızlık bir seçenek değildir” diyor.

Yazının bir bölümünde şöyle deniyor:
“İsrail, Sina yarımadasının Hamas’la bağlantılı terörist grupların yatağına dönüşmeyeceği konusunda güvence istiyor. Mısır buraya büyük ölçüde askeri güç konuşlandırmadan bunu yapamaz. Böyle bir askeri yığınak tehlikeli ama şimdi iki tarafın da sürüklendiği alternatife göre daha tercih edilecek bir şey.”

Financial Times gazetesi de Sinai yarımadasında cihat yanlısı gruplardan kaynaklanan tehdit nedeniyle İsrail’in sessizce Mısır’la askeri işbirliğini güçlendirdiğini belirtiyor. Gazeteye göre bir İsrailli uzman, eksi rejimin çökmesinden sonraki haftalarda Mısır’ın İsrail ordusuyla işbirliği yapmaya daha istekli olduğunu belirtiyor.