Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan iki Filistinli, İsrail hapishanelerinde maruz kaldıkları psikolojik işkenceyi AA muhabirine anlattı.
Abone olİsrail'de gözaltına alındıktan sonra sorgulanan ve daha sonra serbest bırakılan Filistinli Muhammed Hamade, "18 gün boyunca sırt kısmında hançer gibi bir çıkıntı bulunan sandalyede oturdum" dedi.
Muhammed Hamade (36), gözaltına alındıktan sonra 18 gün boyunca sırtını dayadığı kısımda hançer gibi yaklaşık 40 santimetre uzunluğunda bir çıkıntının olduğu sandalyede oturduğunu söyledi. Hamade, "Ellerim ve ayaklarım sandalyeye kelepçelenmişti. Sırtımı sandalyenin arkasına dayamam halinde demir çıkıntı batacaktı. 10 gün sonra vücudumu hareket ettiremez hale geldim" diye konuştu.
İsrail istihbaratından bir görevlinin yatması için bir sünger getirmesine şaşırdığını ifade eden Hamade, işin aslını daha sonra anladığını şöyle ifade etti:
"Uzun zaman sandalyede bağlı kaldıktan sonra istihbarat görevlisi sünger getirerek, üzerinde yatabileceğimi söyledi. Daha sonra Uluslararası Kızıl Haç'tan bir heyetin İsrail hapishanelerindeki soruşturmaları teftiş etmek için geldiğini öğrendim. Kızıl Haç yetkilisi bulunduğum odaya girince soruşturma görevlisi sorgulamanın uygun şartlarda yapıldığını, hatta odada klimanın bile olduğunu belirtti. Kızıl Haç yetkilisi bana baktı, gülümsedi ve çıktı."
KLİMA İŞKENCE ALETİ
Hamade, odadaki klimaların istihbarat yetkilileri tarafından işkence aracı olarak kullanıldığını kaydederek, "Klimayı tüm gün sıfırın altında çalıştırıyorlar. Daha sonra da neredeyse donmuş vücudumuza dokunuyorlar. Ancak bu dokunmalar güçlü bir şekilde vurulmuş darbeler olarak hissediliyor. Bu darbelerin izleri vücudumuzda belli olmadığı için delil olarak da kullanılamıyor" ifadelerini kullandı.
Hamade, İsrail istihbaratının kullandığı işkence türlerinden birini şöyle anlattı:
"İstihbarat yetkilileri, sorgulanan şahsın omuzlarından tutarak şiddetli bir şekilde sarsarken, tam kalbine gelecek şekilde sert bir yumruk atıyorlar ya da kafasını duvara çarpıyorlar. Bu işkenceye maruz kalanlar, beyin sarsıntısı geçirebiliyor."
SAATLİ BOMBA
Hamade, İsrail'in 1995'de çıkan karara göre, göz altına alınanların soruşturması sırasında ve tutuklulara yönelik fiziki işkence yapılmasının yasaklandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Ancak, İsrail istihbaratı, sorgulanan şahsın İsraillilerin güvenliğini tehdit eden bilgilere sahip olduğunu iddia ederse, söz konusu bilgelere ulaşmak için gayrı resmi yollara başvurabileceği yönünde karar verdi. Bu türden sorgulamalar da saatli bomba olarak isimlendiriliyor."
ALAN SORUŞTURMASI
Serbest bırakılan Filistinli Ali Asafra da İsrail'in sorgulama sırasında uyguladığı işkenceleri engelleyecek yasal düzenlemeler olmadığını dile getirerek, işkencelerin bazen saatlerce sürmesine nedeniyle bu tür sorgulamaların "alan soruşturması" adıyla anıldığını belirtti.
Asafra, İsrail'in sorgulamaları, "Sorgudakinin hayatının koruma altına alınması, onun sahip olduğu bilgilerin muhafazasıdır" mantığıyla yürüttüğünü dile getirdi.
İsrail'in uyguladığı psikolojik işkence yöntemlerinden birinin de yüksek sesle müzik dinletmek olduğuna dikkati çeken Asafra, şunları kaydetti:
"Bu uygulama sonrasında işitmede zorluk yaşayan ya da beyni hasar görenler oluyor. Ya da sorgu sırasında yakınlarımızın ağlayan sesleri dinlettiriliyor. Bazen de anne veya babamızın tutulduğu hücrelerin önünden geçirerek, onların uzun süredir işkence altında olduğu söylenerek psikolojik işkence yapılıyor."
İYİ POLİS KÖTÜ POLİS
İsrail istihbaratının sorgulama sırasında kullandığı psikolojik işkencelerden birinin de "iyi polis-kötü polis" oyunu olduğunu belirten Asafra, "Bazen de sorgulanan kişinin uyumasına izin vermiyorlar. Bu eziyete maruz kalanlarda nefes darlığı ya da gözlerinde hasar meydana gelebiliyor" şeklinde konuştu.
Asafra, bilimsel araştırmalarda yüzde 70 doğru sonuç verdiği ispat edilen yalan makinesinin sorgu sırasında kullanılan psikolojik işkence aletlerinden biri olduğunu söyledi. Asafra, "İlk önce ismimiz, babamızın ismi gibi sorular soruyorlar. Makinenin sadece ilk sorularda doğru söylediğimizi sonraki sorularda yalan söylediğimizi iddia ederek sorgulamaya yeniden başlıyorlar" dedi.
BALIK ADAM
Asafra, istihbarat yetkililerinin uzun süren sorgulama merhalesinin ardından uzun boylu, iri yapılı bir görevlinin yanına gitmelerini istediklerini kaydetti. Asafra, gösterilen kişinin yanına gittikten sonra olanları şöyle ifade etti:
"Balık adam olarak tanınan görevli, karşısına oturmamızı söyledikten sonra bir balık resmi göstererek, bunun İngilizcesini söylememizi istiyor. Cevap verince de, sorgu sırasında anlattıklarını şimdi bu balığa anlatmamızı, eğer o inanırsa kendisinin de inanacağını ifade ediyor."