Independent: Paris zirvesinin asıl gündemi Libya'da iç savaşın engellenmesi; Libyalı isyancıların CIA işkencesinden geçmiş komutanı; '11 Eylül dünyayı değiştirmedi'; ve İngiltere'de isyana karşı okullarda disiplin hamlesi..
Abone olIndependent gazetesi 60'a yakın ülkeden üst düzey yetkilinin Libya'nın geleceğini ve yeniden inşasını ele aldıkları Paris zirvesiyle ilgili haberinde, dünya liderlerinin, yeni Libya'yı selamlamak için aralarındaki farklılıkları bir kenara koyduklarını yazıyor.
Libya'ya müdahale konusunda İngiltere, Fransa ve ABD'den farklı tutum izleyen Rusya, Çin ve Almanya gibi ülkelerin de katıldığı zirvede Ulusal Geçiş Konseyi Libya'nın meşru temsilcisi olarak kabul edilmiş oldu.
Zirvede, Libyalıların somut taleplerinden en acili, ülkenin dünya çapında dondurulan 110 milyar dolarlık varlıklarının serbest bırakılmasıydı.
Libya’da iç savaşın engellenmesi
Ancak Independent'a göre Paris zirvesinin ifade edilmeyen gerçek amacı "yeni Libya'nın iç savaşa sürüklenmesini ve dolayısıyla ikinci Irak haline gelmesini engellemek".
Independent, Paris'te verilen mesajlar arasında, zirvenin ev sahiplerinden İngiltere Başbakanı David Cameron'ın "Bu uluslararası toplumun Libya halkına ne yapacağını söylediği bir süreç değil, Libyalıların yönettiği bir süreç" şeklindeki sözlerinin de altını çiziyor.
‘İsyancıların askeri lideri CIA’den işkence görmüş’
Gazetenin Libya'daki muhabiri Patrick Cockburn ise Kaddafi'yi deviren isyancıların askeri liderlerinden Abdulhakim Belhac'ın geçmişte CIA tarafından işkence gördüğünü aktarıyor.
Cockburn'un yazısından öne çıkan satırlar şöyle:
"Kaddafi'nin devrilmesi ilginç ittifaklar yarattı. Ancak bu ittifakların en ilginçlerinden biri NATO ile Trablus'taki isyancı güçlerin komutanı Abdulhakim Belhac arasında kurulan idi. Kaddafi'nin geçmişte Amerika Birleşik Devletleri tarafından terörist olarak görülmesini sağlamaya çalıştığı İslamcı Belhac, 2004 yılında Uzak Doğu'da yakalandığında CIA ajanları tarafından işkence gördüğünü ve ardından daha fazla işkence görmesi ve hapse atılması için Albay Kaddafi'ye teslim edildiğini söylüyor. Trablus askeri konseyi lideri Belhac, 1990'lı yıllarda Kaddafi'ye karşı İslamcı bir gerilla örgütü kurup savaşmış."
CIA-Kaddafi işbirliğinin delili
Independent yazarı, Belhac'ın anlattıkları doğru ise, bunun CIA ile Albay Kaddafi'nin güvenlik güçleri arasında 11 Eylül'ün ardından başlatılan işbirliğinin açık bir delili olduğunu söylüyor.
"Yedi yıl cezaevinde kaldığını, işkence gördüğünü ve tecrit hücresinde tutulduğunu söyleyen Belhac Afganistan'da Ruslara karşı savaşta elde ettiği askeri deneyim sayesinde Kaddafi karşıtı isyanın en etkili askeri lideri haline geldi. Diplomatlar, Belhac'ın Trablus'un geçen ayın son günlerinde ele geçirilmesinde büyük payı olduğunu ve Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil'in kendisine çok değer verdiğini ifade ediyor."
Cockburn, Belhac'ın, kurucularından olduğu Libya İslami Mücadele Örgütü'nün el Kaide ile bağlantılı olduğu iddiaları reddettiğini de söylüyor.
Afganistan'da savaşmış olmamız, el Kaide ile aynı amaçlara sahip olduğumuz anlamına gelmiyor, diyen Belhac'ın, rejimlerin silah zoruyla değiştirilmesi ve cihat ile ilgili fikirlerin savunulduğu 2009 yılında basılan, 417 sayfalık bir belgede de imzası var.
Libyalıların din konusundaki görüşlerine saygı göstereceklerini de belirten Belhac, ülke çapında Askeri Konseye bağlı binlerce militanın, sonunda ya yeni Libya ordusuna katılacaklarını ya da sivil hayata geri döneceklerini de söylüyor.
Kaddafi’nin oğulları savaşa hazırlanıyor
Guardian gazetesinin Trablus'taki muhabiri Martin Chulov, Kaddafi'nin oğullarının son bir savunma savaşına girmeye hazırlandıklarını ve bunun için Beni Velid kentinin altında tüneller kazıldığını yazıyor.
Chulov şöyle devam ediyor:
"Albay Kaddafi'nin üç oğlunun Trablus'un 100 kilometre doğusunda askeri kamplarda olduğuna ve en az ikisinin üzerlerine yürümeye hazırlanan isyancılara karşı savaşmaya hazırlandıklarına inanılıyor. Saadi Mutassım ve Seyfülislam bir haftadır Beni Velid kentindeler ve orada bulundukları sürede bir ara babaları Muammer Kaddafi de kendilerine katıldı. Oğullardan Saad, Trablus Askeri Konseyi lideri Abdulhakim Belhac'a müzakere teklifinde bulundu. Belhac ise dün Guardian'a yaptığı açıklamada, Saadi'ye, kendisine iyi muamele edileceğine dair garanti verdiğini söyledi."
Guardian muhabiri Kaddafi ve oğullarının muhtemel kaçış güzergahının ülkenin birçok yerine uzanan insan yapımı nehir projesi üzerinde olduğuna inanıldığını da belirtiyor. 1990'lı yıllarda nehir projesinde çalışan mühendisler, kanalların askeri araçların geçişine dahi izin verecek genişlikte olduğunu söylüyor. Projenin yer altı kanalları Kaddafi'nin NATO'nun izleme araçlarını saf dışı bırakmasına da yardımcı olmuş olabilir, Guardian muhabiri Chulov'a göre.
“11 Eylül dünyayı değiştirmedi”
Financial Times'ta bir yorum yazısı kaleme alan Philip Stephens 11 Eylül saldırılarının onuncu yıl dönümü yaklaşırken, saldırıların dünyayı değiştirdiği fikrini reddediyor.
"11 Eylül'den bu yana hemen hemen her şey değişti. Jeopolik ve ekonomik mimarinin sınırları yeniden çizildi." diyen Stephens, 11 Eylül saldırılarının yaşanan bu değişikliklerin çok azına neden olduğunu savunuyor.
Stephens şöyle devam ediyor:
"Geçen on yılın hengâmesi göz önüne alındığında bu fikirler akla yatkın görünmeyebilir. 11 Eylül'ün ardından Amerika Afganistan'da ve Irak'ta savaşlara girdi. Şiddet yanlısı İslamcılık hem Amerika'nın dünyaya bakışını hem de dünyanın Amerika'ya bakışını değiştirdi. Fakat tüm bu altüst oluşa rağmen, bugün içinde bulunduğumuz yüzyılı şekillendiren jeopolitik güçlerin 11 Eylül'le pek bir bağlantısı yok. Usame Bin Ladin 10 yıl boyunca gazete başlıklarından inmemiş olabilir fakat gelecek Pekin, Delhi, Rio gibi merkezlerde yazılıyor."
Financial Times yazarı, ABD'nin Afganistan ve Irak savaşlarıyla dünyanın tek kutuplu olduğunun altını çizmiş olduğunu ancak bundan 10 yıl sonra tek kutuplu dünyanın artık sonlarına geldiğini de savunuyor.
Stephens bu savını desteklemek için Amerikalı yeni-muhafazakârlar ve el Kaide'yi umursamadan geleceklerini çizdiğini söylediği Orta Doğu halklarını, Çin ekonomisinin 2020 yılına kadar Amerika'nın ekonomik gücünü yakalayacak olmasını ve liberal piyasa kapitalizminin 2008 finans krizinde batan Lehman Brothers ile birlikte gömülmüş olmasını örnek veriyor.
“Libya Batı’nın müdahalesine izin verilen son ülke olabilir”
Stephens'ın savunduğu çok kutuplu dünya tasvirinin bir paralelini Daily Telegraph'ta yazan Kraliyet Birleşik Hizmetler Ensitüsü RUSI'den Shashank Joshi de çiziyor.
Joshi'ye göre, Libya, yükselen güçlerin Batıya müdahale etme izni verdikleri son ülke olabilir.
Fransa ve İngiltere'nin ev sahipliğinde Paris'te bir araya gelen aktörlerin, NATO'nun gücünü koruması ve risksiz gördükleri bu yeni savaş türüyle ilgili fikir teatisinde bulunduklarını söyleyen Joshi, Eski Avrupa'nın daha karanlık ve büyük bir dersi görmezden geldiğini savunuyor.
Değerlendirmeye göre bu ders, Japonya hariç olmak üzere dünyanın önde gelen güçlerinin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde daimi bir sandalyeye talip olan ülkelerin Libya müdahalesine karşı çıkmış olmaları.
İngiltere’de isyanlara karşı okullara katı disiplin
İngiltere, önceki haftalarda yaşanan gençlik isyanı ve yağma dalgasının tekrar yaşanmasını engellemenin yolunu okullarda öğretmenlere daha fazla yetki vererek disiplinin artırılmasında arıyor.
Times gazetesi, İngiltere Eğitim Bakanı Michael Gove'un okullarda disiplin sağlanamamasının suça meyilli bir kesimin oluşmasına yol açtığı şeklindeki sözlerini değerlendirmiş.
Gazetenin yazarı Tom Burkard, İngiliz ordusundaki disiplin ve moralin okullarda da sağlanması için eski askerlerin okullarda öğretmen olarak görevlendirilmesini savunuyor ve benzer bir sistemin ABD'de işe yaradığını ifade ediyor.
Gove, dün yaptığı konuşmada, İşçi Partisi tarafından getirilen ve okullarda öğrencilere karşı fiziksel sınırlama uygulanan her durumla ilgili kayıtlar tutulmasını gerektiren kuralların gevşetileceğini açıklamıştı.