Bugün İngiliz basınında Putin'in Türkiye ziyareti geniş yer buluyor. Ayrıca BM'nin Suriyeli göçmenlere gıda yardımını kesme kararı yer alıyor.
Abone olFinancial Times gazetesi, Rus rublesindeki düşüşü manşete taşıyor. Gazete, 1998 ekonomik krizinden bu yana rublenin en büyük düşüşü yaşadığını belirtiyor.
Haberde, petrol fiyatlarındaki yüzde 40'a yakın düşüşün Rusya üzerinde büyük baskı yarattığı kaydediliyor ve ülkenin geçen yılki gelirinin yarısından fazlasının doğalgaz ve petrol ihracından sağlandığı hatırlatılıyor.
Gazete, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e Ukrayna'ya askeri müdahalesi nedeniyle halen ABD ve AB'nin yaptırımlarının sürdüğünü yazıyor.
Rublenin düşüşünde geçen hafta OPEC'in petrol üretimi miktarına dokunmama kararının da etkisi olduğu kaydedilen haberde, OPEC kararının petrol fiyatında indirime yol açtığı da hatırlatılıyor.
'Suriyeli göçmenleri zor bir kış bekliyor'
Guardian gazetesi ilk sayfasında Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriyeli mültecilere yapacağı gıda yardımını iptal ettiği haberine yer veriyor.
Gazete, Ürdün, Lübnan, Türkiye, Irak ve Mısır'daki 1.7 milyon Suriyeli mültecinin, BM'nin gıda yardımını askıya alması nedeniyle zorlu ve aç bir kış geçireceklerini yazıyor.
Savaşın başladığı 2011 yılından bu yana BM Dünya Gıda Programı'nın Suriye içindeki milyonlarca kişiye gıda yardımı yaptığını belirten gazete, Suriyeli göçmenlere ise yerel marketlerden alışveriş yapabilecekleri çekler verilerek göçmen alan ülkelere yardım edildiğini belirtiyor.
Ancak Aralık ayında gerekli 64 milyon doların tedarik edilememesi üzerine BM Dünya Gıda Programı'nın dün bir açıklama yaparak, yardımları askıya aldığını duyurduğu kaydediliyor.
Haberde, BM Dünya Gıda Programı'nın İcra Müdürü Ertharin Cousin'in bağışçılara acil yardım çağrısında bulunduğu yazıyor.
Buna göre Cousin çağrısında özellikle Lübnan ve Ürdün'deki çadırların çamur içinde olduğuna ve hijyen koşullarının çok düştüğüne dikkat çekiyor.
'Moskova ile Ankara yakınlaşabilir'
Times gazetesi Putin'in Türkiye'ye boru hattı anlaşması önererek, Avrupa'ya "doğalgaz savaşı ilan ettiğini" yazıyor.
Putin'in 25 milyar Sterlin tutarındaki Doğu Avrupa planını iptal ettiğini yazan gazete, hattın Türkiye'den geçmesinin önerildiğini ve böylece Moskova ile Ankara'nın yakınlaşabileceğini belirtiyor.
Haberde aynı gün rublenin 1998 ekonomik krizinden bu yana en büyük düşüşü yaşadığı ifade ediliyor.
Haber şu ifadelerle devam ediyor:
"Suriye ve Ukrayna konusunda çok farklı dış politikaları olan Türkiye ve Rusya, öte yandan yakın ilişkiler kurmaya devam ediyor. Putin dün Türkiye'ye doğalgazda yüzde altı indirim yapacağını açıkladı. Ayrıca Türkiye-Yunanistan sınırından güney Avrupa'ya doğalgaz sağlayacak boru hattını önerdi."
"Rusya'nın doğalgaz monopolü Gazprom'un başındaki Alexei Miller, Doğu Avrupa'dan geçecek "Güney Akım" boru hattı projesinin iptal olduğunu teyit etti. Miller, Türkiye'den yıllık 63 milyar metre küp doğalgaz kapasiteli bir hat geçirilirse Avrupa'nın güneyine doğalgaz sağlayabileceklerini söyledi.
Rusya ve Türkiye 2020 yılı itibariyle ticaret hacmini 20 milyar Sterlin'den 60 milyon Sterlin'e çıkarmayı planlıyor.
Rusya'nın Ukrayna müdahalesinin ardından ABD ve AB'nin ülkeye yaptırımlar uygulaması nedeniyle, Moskova bölgesel ticaret ortağı olarak Türkiye'nin önemini daha iyi kavradı."
Halep'teki kayıp babaanne bulundu
Daily Telegraph gazetesi bugün yayımladığı dört sayfalık bir ekte, Afganistan savaşında 2001 ile 2014 yılları arasında hayatını kaybeden 453 İngiliz askerinin fotoğrafını ve özgeçmişini paylaşıyor, yakınlarının onlarla ilgili söylediği sözlere yer veriyor.
Daily Telegraph ayrıca Suriye savaşı sırasında ailesinden ayrı düşen babaannenin, gazetenin çağrısı üzerine bulunduğunu ve ailesine kavuştuğunu yazıyor.
Amira el-Baba adlı yaşlı kadının, bu yaza kadar Halep'te, muhaliflerin kontrolündeki bölgede, bombardıman sonucu yıkıntıya dönüşen evinde yaşadığı belirtiliyor.
Gazeteye göre hikaye şöyle gelişiyor:
Önce mülteci kampına sığınan el-Baba, kampa cihatçıların bombalı saldırısı üzerine evine geri döner.
Nine, bu sırada Almanya'da yaşayan oğlunun telefonunu ve ileitşim adresini kaybeder. Oğlu annesinin durumundan bihaber, annesine ulaşmaya çalışır.
Gazete Amira el-Baba'nın hikayesini bastıktan sonra haberi Alman okuyucusuna ulaştırır. Oğul Hasan Charrabe de, gazeteye "Yakın zamana kadar annemin öldüğünü sanıyordum. Haberinizi okuduğumda çok mutlu oldum" yazıyor.
O sırada yaşlı kadın Türk vatandaşı olan eltisinin ve yeğeninin yanına, Antalya'da bulunmaktadır. Fakat 65 yaşındaki babaannenin pasaportunu alması için Halep'e dönmesi, Suriye rejimi tarafından kontrol edilen bölgeye gitmesi gerekir. Daha sonra oğlu onu muhaliflerin elindeki Marea kasabasından alır ve Türkiye'ye getirir.
Ancak 17 yıldır Almanya'da yaşayan ve Alman vatandaşı olan Charrabe'nin annesini mülteci olarak ülkeye getirme isteği reddedilir.
Gazete, Amira el-Baba gibi binlerce kişinin Avrupa'ya mülteci olma talebiyle başvurduğunu ancak sıkı kurallar nedeniyle neredeyse bu başvuruların neredeyse hiçbirinin kabul edilmediğini yazıyor.
Charrabe'nin annesini misafir olarak getirmek için ise maaşının yeterli olmadığı belirtiliyor. Ancak hükümet yetkilileri, 10 bin Euro depozito yatırması halinde, annesine vize verebileceklerini söylüyor.
Oğlunun yanına gitmeyi uman el-Baba ise, "Orada bomba altındaki günlerden sonra, burada olmak iyi. Ama polis bana git derse ne yaparım?" diyor.
'Irak ordusunu reforme etmek zor'
Independent gazetesinde Patrick Cockburn bugün Irak'ta maaşlarını komutanlarının aldığı 50 bin 'hayali asker'in ortaya çıkmasıyla ilgili bir analiz kaleme alıyor.
Başbakan Haydar Abadi'nin yolsuzluğu ortaya çıkardığını belirten Cockburn, "Irak ordusunun uzun zamandır yolsuzluklar nedeniyle adı çıkmıştı" ifadelerini kullanıyor.
Yazı şöyle devam ediyor:
"Bir yıl önce Independent'a konuşan IRaklı bir siyasi, Iraklı yetkililerin "asker değil yatırımcı olduklarını" söylemişti. Musul'da Irak ordusunun IŞİD'e bağlı küçük bir grup tarafından yenilmesinden önce, yıllar boyunca, ordu hiçbir eğitim uygulaması yapmadı. IŞİD'in Musul'a saldırısı sırasında bölgede yaklaşık 60 bin Irak askeri ve federal polis var görünüyordu. Ama gerçek rakam muhtemelen 20 bin civarındaydı."
"Hayali askerler muhtemelen hiçbir zaman orduda bulunmadı. Yalnızca uydurulmuş isimler listeye yazıldı. Ya da bir zamanlar olan birileriydi ve resmi kayıtlara geçmeden öldürüldü veya bir yerlerde terk edildi."
"Sebebi ne olursa olsun, zaten üstleriyle maaşını paylaşması gereken bu kişilere maaş verilmeye devam edildi. Bu dolandırıcılığın bir diğer ayağı, cepheye gitmek istemeyen askerlerin evde kalmak ya da başka bir işte çalışmak için maaşını almaya devam etmesi ve üstlerine bir kısmını vermesi oldu."
"Abadi'nin 50 bin hayali asker açıklaması, muhtemelen mütevazi ve yaklaşık bir rakamı ifade ediyor."
Gazetecinin görüştüğü emekli bir üst düzey asker, Musul'daki başarısızlığın sebebi olarak "2003'te ABD'nin orduyu dağıtması ve yenisini kurması sırasında yolsuzluğun kurumsal hale gelmesini" öne sürüyor.
Yazıda, askerlerin kontrol noktalarında gümrük memuru gibi hareket ettiği ve bu noktalardan geçirilen her şey için fiyat biçtiği belirtiliyor.
Orduda yükselmek için de rüşvet verildiğini de ileri süren Cockburn, örneğin albay rütbesini almak için 200 bin dolar, tümen komutanlığı içinse 2 milyon dolar gibi bir ödeme yapıldığını yazıyor. Rüşvet verenlerin çoğunun borç aldığı ve daha sonraki kazançlarıyla borcunu ödediği öne sürülüyor.
Cockburn, Irak ordusunun reforme edilmesinin zor bir iş olduğunu söylüyor. Ordunun koruduğu Anbar eyaletinin çoğunun hükümetin kontrolünden çıktığı belirtilen yazıda, Bağdat'ın ise İran etkisi altındaki Şii militanlar tarafından korunduğuna dikkat çekiliyor.