İngiliz basınında, Türk hükümetinin protesto hareketini boğmaya çalıştığı eleştirileri, Halep'te İslamcıların Osmanlı tarihine göndermeyle ayçöreğini yasaklaması, Mısır ordusunun yapısı ve İngiliz istihbaratının ABD'ye bağımlılığı bazı konu başlıkları.
Abone olİngiliz basınında, Türk hükümetinin protesto hareketini baskıyla boğmaya çalıştığı eleştirileri, Halep'te İslamcıların ayçöreğini Osmanlı tarihine göndermeyle yasaklaması, Mısır ordusunun yapısı ve İngiliz istihbaratının ABD'ye bağımlılığı bazı konu başlıkları.
Türkiye hükümeti ve protesto hareketi
Türkiye Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in, Gezi Parkı eylemlerini yönlendirenlerin “müebbet hapis” cezasıyla karşılaşabileceğini söylemesi ve İçişleri Bakanı Mummer Güler’in, spor karşılaşmalarında siyasi tezahüratın yasaklanacağını açıklaması, Financial Times’ta genişçe bir haberde konu ediliyor.
Haberde görüşüne yer verilen Uluslararası Af Örgütü araştırmacısı Andrew Gardner, “Protestolar boyunca işlerin iki şekilde gidebileceğini düşündük: Hükümet kendi hatalarından öğrenebilir veya muhalif seslerin susturulması için daha fazla baskı görebilirdik” diyor ve hemen ekliyor: “Ne yazık ki ikincisini gördük.”
Gezi Parkı eylemleri sırasında göstericilerin sığınmasına izin veren Divan Otel’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından suç işlemekle itham edildiği hatırlatılan haberde, otelin sahibi olan Koç Holding’e bağlı TÜPRAŞ’a vergi müfettişlerinin baskın düzenlediği aktarılıyor.
“Beyaz Türklerin simgesi” olarak görülen Koç grubunun, Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının yaklaşık %10’unu meydana getirdiğine dikkat çekilen haberde, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in baskınla Gezi protestoları arasında “hiçbir bağlantı olmadığını” söylediğine de yer veriliyor.
Haberde ayrıca, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın açıklamasına göre, Gezi Parkı eylemleri sürecinde 22 gazetecinin kovulduğu, 37 gazetecininse istifaya zorlandığı belirtilerek, bu gazetecilere Milliyet gazetesinin yöneticisinin de katıldığı kaydediliyor.
Haber, iktidara yakın olarak görülen ve Gezi protestoları sırasında okuyucu tepkisine hedef olan Sabah gazetesinin görevden alınan “Okur Temsilcisi” ’ın şu sözleriyle sona eriyor: “Şu anda bağımsız medya çok az alan kaldı. Özgür basın olmadan demokratikleşme süreci ise mümkün değil.”
Halep’te ayçöreği yasağı
Times gazetesinde, Suriye’nin Halep bölgesinde isyancıların elinde tuttuğu bölgelerdeki şeriat konseylerinin kadınlara makyajı ve vücut hatlarını belli eden kıyafetleri giymeyi yasaklaması, İslami mahkemelerin Ramazan ayında oruç tutmayanlara hapis cezası vermesi gibi örnekler naklediliyor.
Habere göre, bir şeriat konseyinin verdiği hükmün hedefindeyse ayçöreği var. Yasağın sebebi, kruvasan olarak da bilinen çöreğin tarihinin, Osmanlı imparatorluğunun 1683’teki Viyana kuşatmasına gittiğine inanılması. Efsaneye göre; ayçöreği ilk kez Osmanlı ordusunun püskürtülmesinin ardından, geri çekilen ordunun bayrağındaki hilallerden esinlenilerek yapılmış ve Viyana’daki kutlamalarda dağıtılmış. İslamcı militanlar bu yüzden ayçöreğini, “Batılı sömürgecilerin” simgesi olarak görüyormuş.
Şeriat mahkemlerinin, savaş durumunda idam cezası vermediklerini savunmasına karşın, İslam adına idam etme olaylarının görüldüğüne işaret eden Times muhabiri, 14 yaşındaki bir kafe çalışanının “Muhammed peygamber gelse, bedava kahve vermeyeceğini” söylemesi üzerine “dine küfür” gerekçesiyle öldürüldüğünü aktarıyor.
Bazı bölgelerdeyse; cinayet, tecavüz ve yağmalama olaylarının yaygınlığı nedeniyle şeriat konseylerinin halk tarafından iyi karşılandığı belirtiliyor haberde.
Times ayrıca, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi militanlarıyla, Suriye-Türkiye sınırı bölgesinde Kürtlerin kurduğu özerk yönetime bağlı milisler arasında şiddetli çatışmalar yaşandığını haber veriyor.
Economist’te Mısır ordusu analizi
Economist dergisinin bu haftaki sayısındaki analizlerden birinde, geçen ay kitlesel gösterilerin ardından seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi darbeyle görevden uzaklaştırılan Mısır ordusu mercek altına alınıyor.
“Üniformalar içindeki ihtiraslı adamlar” başlıklı analizde, Müslüman Kardeşler üyesi Mursi’yi deviren Genelkurmay Başkanı-Savunma Bakanı ve şimdi Başbakan Yardımcısı General Abdülfettah el Sisi’nin Mısır medyası tarafından, 1952’de darbeyle monarşiye son veren Cemal Abdül Nasır’a benzetildiğine dikkat çekiliyor.
ABD’li Mısır ordusu uzmanı Robert Springborg, “Çok açık ki (General Sisi) Cumhurbaşkanlığı fikrinden hoşlanıyor” diyor.
Suudi Arabistan’da ataşelik yapan ve ABD’de eğitim gören Sisi’nin eski hocalarından Sherifa Zuhur, milliyetçilikle İslami söylemi birleştiren generalin kızlarının başlarını örttüğünü belirtiyor.
Beyrut’taki Carnegie Middle East Center uzmanı Yezid Sayigh ise “Türk ordusundan farklı olarak, Mısır ordusunun devlet inşası anlayışına sahip olmadığının altını çiziyor: “Milliyetçi davulu çalarlar; terörizmle mücadeleden bahsederler ama bunların hiçbiri izlenecek bir gündem değildir, hiçbiri reform politikası değildir.”
Mısır ordusunun hem devlet yönetiminde hem de ulusal ekonominin genelinde ayrıcalıklara sahip olduğuna dikkat çekilen analizde, şu öngörüde bulunuluyor: “Eğer ekonomiyi düzeltemezse, görüşler ordunun tersine dönebilir. İktidara geldiklerinde popüler olan Müslüman Kardeşler de, halkın kendilerinden iş ve hizmet beklediğini gördü ve bunlar yerine getirilmedi. Ordunun daha iyisini yapabilmesi için Müslüman Kardeşlerin ve (2011’de devrilen) Mübarek’in uzak durduğu reformları yerine getirmesi veya sivillere bunu yaptırması gerekiyor. Fakat bu kendi ticari imparatorluğunu tehdit edecektir. Sonuçta ordu, Mısır’ın kısıtlayıcı ve rekabetçi olmayan uygulamalarından faydalanıyor. Sisi bunları ortadan kaldırmak isteyebilir ama pek çok subay arkadaşı böyle olmasını istemeyecektir.”
İngiliz istihbaratı ABD’ye mi teslim?
Guardian gazetesinin manşeti, Amerikan gizli servisi CIA için çalıştığı sırada edindiği bilgileri sızdırarak dünya genelindeki internet trafiğinin nasıl izlendiğini ifşa eden ve şimdi Rusya’ya sağınan ’ın son ifşaatlarıyla ilgili.
Sızan belgelere dayandırılan ayrıntılı haberde, İngilit Devlet İletişim Merkezi GCHQ ile ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurumu NSA arasındaki yakın bağlantılara ışık tutuluyor.
GCHQ bünyesinde, İngiltere’nin geleneksel gizli servisleri MI5 ve MI6 kadrosunun iki katı kadar, yani 6 binden fazla eleman bulunuyor.
Haberde, NSA tarafından İngiliz istihbarat kuruluşuna 100 milyon sterlin aktarıldığı belirtilerek, Amerikan kuruluşunun bunun karşılığını açıkça istediği kaydediliyor.
Habere göre, GCHQ giderek Amerikan istihbaratına bağımlı hale gelirken, bir yandan da bütün akıllı telefon uygulamalarını takip altına alabilmenin hesaplarını yapıyor.
Bu durumun bazı İngiliz istihbaratçılarını da kaygılandırdığı belirtilirken, son 5 yıl içinde GCHQ tarafından internet ve cep telefonu trafiğinden elde edilen verilerin %7000 artmasına karşın, işlenmiş istihbaratın %60’ının ABD’den geldiğine dikkat çekiliyor.
Guardian, manşet haberinin haricinde 3 sayfa ayırdığı dosyada, GCHQ faaliyetlerini ayrıntılı olarak tartışmaya açıyor.