BIST 9.645
DOLAR 34,59
EURO 36,28
ALTIN 2.986,99
HABER /  GÜNCEL

19 Eylül 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah: Muhafazakar partililerin İngiltere'de AB üyeliğini referanduma taşıma planları, Guardian gazetesi ve basın özgürlüğü, Blair Libya'da lobi faaliyetleri mi yaptı? İngiltere'de 'yaratılışcılık' tartışmaları.

Abone ol

İngiltere gazetelerinde bu sabah yaptığı işlemlerle İsviçre'nin en büyük bankası UBS'i iki milyar doları aşkın zarara uğratan bankanın Londra'daki çalışana ilişkin haberler göze çarpıyor.

Bankadan yapılan açıklamada, bu kayıplar yüzünden yılın üçüncü çeyreğinde zarar açıklanabileceği belirtilmişti.

Financial Times gazetesi bankaya dayandırdığı haberde, gözaltına alınan borsa yatırım fonu işlemcisi, 31 yaşındaki Kweku Adoboli'nin yetkisiz alım satım işlemleriyle zararına satışları sakladığını belirtti. Gazetenin aktardığına göre aynı taktik Fransa'da 2008 yılında Société Générale'in yaklaşık beş milyar dolar zarar etmesine neden olan Jérôme Kerviel tarafından da kullanılmıştı.

İngiltere’nin AB üyeliği ve referandum

İngiltere gazetelerinin hemen hepsinde euro krizi ve kurtarma paketlerine ihtiyaç duyan Atina'nın atması beklenen adımlara ilişkin haberler yer alırken Daily Telegraph gazetesi okuyucularına ilk sayfasından iktidardaki muhafazakar parti içinde, İngiltere'nin Avrupa Birliği üyeliğinin referanduma taşınması yolunda sesler yükseldiğini duyuruyor.

Gazete, önde gelen muhafazakar milletvekillerinden Mark Pritchard'ın bu yöndeki çağrısını dile getirdiği bir makaleye yer vermiş.

Pritchard makalesinde Başbakan David Cameron'a İngiltere'yi "esir ettiğini" söylediği Avrupa Birliği üyeliği için referanduma gitmesi çağrısında bulundu.

Pritchard Avrupa Birliği üyeliğinin "İngiltere'nin bağımsızlığını bozduğunu" belirtti ve seçmenlerin siyasi birlikle sadece ticarete dayalı bir ilişkiye geçmek arasında tercih hakkı olması gerektiğini savundu.

Mark Pritchard makalesinde böyle bir referandum için ise tarih olarak gelecek yılı gösterdi.

Pritchard, 120 Muhafazakar partiliden oluşan ve başbakanı Avrupa'dan geri durmaya çağıran bir grubun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Türkiye ekonomisi

"Yüksek hesap açığı Türkiye'yi dış şoklara açık hale getiriyor." Financial Times, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le mülakattan bu sözlere dikkat çekerken bakanın, bu problemin önümüzdeki bir kaç ay içinde aşılacağına inancının tam olduğunu ekliyor.

Habere göre Şimşek, yüksek cari işlem açığı yüzünden Türkiye'nin dış şoklara karşı savunmasız hale geldiğini belirtirken bu riskin, ekonomik büyümenin yavaşlamasıyla ortadan kalkacağını belirtiyor.

Geçen hafta yayımlanan verilere göre Türkiye'de ekonominin yılın ilk yarısında yüzde 10,2 büyüdüğünü belirten gazete, cari işlem açığının ise gayrı safi milli hasılanın yüzde 9'undan fazlasına denk düştüğünü yazıyor.

Financial Times, istatistiklerin Türkiye'nin bu yıl Çin'i geride bıraktıran bir dinamizm sergilediğini gösterdiğini vurguluyor, bunun özellikle Avrupa Birliği'ndeki diğer ekonomiler zorlanırken Ankara'nın bölgesel bir güç olarak imajını pekiştirdiğini de ekliyor.

Guardian ve basın özgürlüğü

Haftasonunda İngiltere basınında tartışılan konulardan biri, Londra Emniyet Teşkilatı'nın telefon dinleme skandalını ortaya çıkaran Guardian gazetesini kaynaklarını açıklamaya zorlama girişimiydi. Times gazetesi baş yazılarından birini bu konuya ayırıyor. "Basın özgürlüğü" başlıklı makaleye göre Guardian'ı kaynaklarını açıklamaya zorlamak, mantıksızlık."

Gazetelerin rekabete dayalı bir pazarda yer aldığına işaret eden Times, yine de tümünün devletin keyfi müdahalesinden muaf şekilde haber yayınlamak söz konusuysa aynı fikri paylaştığını vurguluyor. Guardian'ın bunu yapma özgürlüğünün tehlike altında olduğunu belirten Times, bu duruma karşı çıktıkları ve Guardian'a koşulsuz destek verdiklerini aktarıyor.

Temmuz ayında News of the World gazetesinden muhabirlerin, 2002'de öldürülen bir genç kızın telefonlarını dinlediklerinin ortaya çıkması, bu gazetenin kapanmasıyla sonuçlanmış, Londra Emniyet Müdürü ve yardımcısı da istifa etti. Telefon dinleme skandalı, İngiltere'de medya, siyaset ve basın arasındaki ilişkilerin yeniden sorgulanmasını getirdi. Londra Emniyet Teşkilatı, şimdi mahkemenin Guardian'ı bu belgeleri teslim etmeye zorlayacak bir karar çıkarmasının yolunu arıyor, bu da muhabirlerin kaynaklarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanabilir.

Tony Blair’in Libya ziyaretleri

Daily Telegraph gazetesinin edindiği bilgiye göre İngiltere'nin eski başbakanlarından Tony Blair, bu görevi bırakır bırakmaz Amerikan bankası JP Morgan için Libya'da lobi faaliyetlerine girişti.

Libya'nın petrolden kazandığı paraları yurtdışında yatırımlar için kullanan Yatırım Dairesi'nden üst düzey bir yönetici, Blair'in devrik lider Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfül İslam'la düzenli olarak görüşen üç önemli batılı işadamından biri olduğunu anlattı.

Kimliğinin açıklanmaması koşuluyla bilgi veren yöneticinin anlattığına göre Seyfül İslam ve yakın yardımcıları bu fonun faaliyetlerini denetliyor ve yöneticileri de nereye yatırım yapmaları konusunda sıklıkla yönlendiriyorlardı.

Sunday Telegraph gazetesinin bu haftasonu yayımladığı bazı belgeler, Blair'in Trablus'a en az üç ziyarette bulunduğunu gösteriyor. Bu ziyaretlerden ikisi, Lockerbie bombacısı olduğu söylenen Abdülbasit el Megrahi'nin serbest bırakılması öncesinde 2008 ve 2009 yıllarında ve son olarak da geçen sene yapılmış. Blair, ilk iki ziyaretinde Kaddafi tarafından ayarlanan uçaklarla ülkeye gelmiş.

Tony Blair'in sözcüsü ise söz konusu ziyaretlerde ağırlıklı olarak Afrika'nın tartışıldığını ve Blair'in JP Morgan adına Seyfül İslam'la lobi yaptığı iddialarını yalanladı.

İngiltere’de ‘yaratılışcılık’ tartışması

İngiltere'de aralarında Sir David Attenborough ve Richard Dawkins'in de bulunduğu önde gelen bilimadamları, hükümeti okullarda "yaratılışcılık" görüşünün öğretilmesine ilişkin kuralları sıkılaştırmaya çağırdı. Guardian gazetesi bilimadamlarının "dini anlamda aşırı tutucu" çevreleri kamu fonlarıyla desteklenen okullarda, bu görüşü bilimsel teoriymiş gibi tanımlamakla suçladı.

30 kadar bilimadamı, "yaratılışçılık" ve "akıllı tasarım" gibi öğretilerin bilim dersi kapsamında olsun, olmasın öğretilmesinin kabul edilemeyeceğini belirten bir açıklamaya imza koydu.

Açıklamada "Truth in Science ve Creation Ministries International adlı iki kuruluşun İngiltere'yi dolaşarak kendilerini bilimadamı gibi tanıtıp yaratılışcı görüşlerini bilim diye anlattıkları" belirtildi.

Bu anlayışlar, evrimden çok evrenin ve canlıların zeki ve bilinçli bir varlık tarafından yaratıldığını ifade ediyor.

Richard Dawkins ay başında evrim teorisinin çocuklara beş yaşından itibaren öğretilmesi gerektiğini savunmuş, hatta evrimin bir olgu olduğunu teori olarak adlandırılmaması gerektiğini dile getirmişti.

İngiltere'de ne kadar okulda yaratılışçılığın öğretildiğine ilişkin belli bir veri bulunmuyor.

Ancak Eğitim Bakanlığı, tüm okullların geniş ve dengeli bir eğitim öğretim müfredatı izlemesi gerektiğini, ancak yaratılışçılığın bilimsel bir olgu gibi öğretilemeyeceğini bildirdi.

2009 yılında Ipsos Mori şirketinin yaptığı bir araştırma İngiltere'de yetişkinlerin yarıdan fazlasının "akıllı tasarım" ve "yaratılışçılık" kavramlarının bilim derslerinde evrimle yan yana öğretilmesi gerektiğine inandığını göstermişti.

Guardian aktardığına göre bu oran, ABD'dekilerden dahi yüksek.