18'liklerle gezmek yok, yola devam!
Kurtulamadık....
Acı haberi duymayanlar için verereyim dedim...
Üzgünüm ama Tatlıses dedi ki; "Yıkılmadım
ayaktayım, meclise giremesem de buradayım. Siyasete
devam"... Türkçe'ye çevirecek olursak, "18'lik kızlarla
teknelerde "fink" atmaya gitmeyecek, başımıza
kalacak..."
Bülent Ersoy'un Star'daki programına konuk oldu...
Malum 22 Temmuz gecesinden beri köşe bucak
saklanıyordu...
Öyle utandığından filan değil...
Yanlış anlamayın...
Sanat camiasında asla utanç kelimesi
olmaz...
Sadece reytingi ziyan etmemek
için...
Hatırlarsınız Bülent Ersoy müstakbel eşiyle ilk İBO Şov'a konuk
olmuştu... "Al gülüm ver gülüm" icabı İbo da seçim
hezimetini ona anlattı... Bir nevi "Reyting
diyeti"ni ödedi!
Allah için reyting yaptıracak laflar da etti hani...
Ah bir bilseniz nasıl
dertliydi!
İçim acıdı valla(!)..
"Tüh tüh ettim.. Biz ne halt yedik de böylesi bir halk
sevdalısını Meclis dışında bıraktık" dedim...
Seçim yenilgisine getirdiği şu özlü açıklamaya bakın
Allahınızı severseniz;
"Ben ne hacıya ne hocaya yaranıyorum. Yok öyle demezler ne
hocaya ne papaza yaranıyorum. Bir laf vardır, "insan ne
yaparsa kendine yapar", ben ne yapıyorsam kendime yapıyorum. Çünkü
hiçbir yere bir taşı oturtamıyorum. Taşlar yer bulmayınca karman
çorman, eyri büyrü birşey oluyor. Varlık içinde yokluk
çekiyorum. Her şey var, hiçbir şey yok."
"Eğri oturup, doğru konuşun" lütfen! Bu kadar
güzel bir yenilgi açıklaması duydunuz mu? Ben
duymadım...
Nee!!! Anlamadınız mı ne demek istediğini?
Aman sizde... Adam haklı o zaman;
"Üç gündür ne çektiğimi bir ben bir de Allah bilir. Halimi
yüce Yaradan'dan başkası da anlamaz" derken...
Bence çok özlü bir açıklama...
Öyle ki bu sözleri Deniz Baykal'ın dikkatine mutlaka sunmak gerek
Özellikle de şu "insan ne yaparsa kendine
yapar" kısmını...
Oku Baykal oku!!!
Oku da İbrahim Tatlıses'ten
"yenilen pehlivan nasıl kıvırır" dersi al
biraz...
Bak ne diyor;
"Bizim niyetimiz milletvekili sevdalılığı değildir. Bizim
niyetimiz hizmet sevdalılığır. Yoksa ben Urfa'ya gitmiştim yüzde
bir milyon seçilmiştim. Bunun aksini iddia etmek mümkün
değil."
Ya!!! Gördün mü?
Kesinlikle haklı...
Yalnız itiraf edeyim anlayamadığım bir nokta var...
Madem yüzde bir milyon seçilecekti niye
gitmedi Urfa'ya?
Şimdi bu açıklamaya göre;
Urfa'dan seçilenler "milletvekili sevdalısı",
İstanbul'dan seçilenler "hizmet sevdalısı"
mı oluyor?
Yok ya! Benim kafam bu noktaya basmadı.
Eh! Ne de olsa Oxford bitirmedik!
Yetmiyor işte kültürümüz...
Neyse anlayan, bir zahmet anlatsın lütfen!