BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

18 yıl sonra çıkan Apo mektubu

Bir gazetecinin notları arasından çıkan mektup, Öcalan'a şimdilerde sırt dönen bir yöneticinin ona nasıl övgüler düzdüğünü gösteriyor.

Abone ol

Gazeteci Tutkun Akbaş, son kitabında faili meçhule kurban giden Binbaşı Ersever’in kayıp kitabında yer alan bir mektubu yayımladıMektupta Irak Cumhurbaşkanı Talabani, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a “Yüce muhterem kardeşim Abdullah Aziz Apo” şeklinde hitap ediyor..

Gazeteci Tutkun Akbaş, 1993’te faili meçhul bir cinayete kurban giden ve JİTEM elemanı olduğu öne sürülen binbaşı Ahmet Cem Ersever’in kayıp kitabı “Şam’daki Kemancı”da yer alan ilginç bir mektuba son kitabında yer verdi. Ersever’in hiç yayımlanmayan kitabında, 18 yıl önce, dönemin KYB lideri olan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yazdığı mektup bulunuyor. Talabani, “Yüce muhterem kardeşim Abdullah Aziz Apo” sözleriyle hitap ettiği Öcalan’dan, 6 ay - 1 yıl için ateşkes yapmasını, bu sürede Türkiye Cumhuriyeti ile siyasi çözüm yolları aramasını istiyor. Akbaş “Cem Ersever’in Son 90 Günü ve Kayıp Kitabı ‘Şam’daki Kemancı’”da, Ersever’in kitabında yer alan ve 1991’de yazılan mektubu yayımladı. Ersever’in kayıp kitabındaki mektupta Talabani Öcalan’a, siyasi çözümün sağlanması yolunda Türkiye Cumhuriyeti ile PKK’nın açık veya gizli bir anlaşma yapabileceğini söylüyor. Akbaş’ın kitabında aynen verdiği mektubun önemli bölümleri şöyle:

‘Sıcak selamlar’

“Yüce muhterem kardeşim Abdullah Aziz Apo sıcak selamlar
Sana bazı doğruları izah etmek için mektubu gönderiyorum. Artık bütün Kürt liderler uluslararası hükümetleri her şeyi açıklamalı. Ortadoğu’daki içinde Kürtlerin yaşadığı ülkelerin hükümetleri beynelmilel hükümetlerce denetlenmeli, hareketleri sınırlandırılmalıdır. Bu çok önemli bir konudur, özellikle Kürtlerin haklarını kazanabilmeleri için Moskova’da yenileşme oldu. Avrupa’da ortak pazar çıktı, dünya değişti, demokratikleşme dünyaya yayılıyor. Avrupa’nın amacı önce Avrupa’yı sonra dünyayı birleştirmek. Avrupa insana özgürlük veriyor... Hürriyet, demokrasi veriyor. Bütün bunlar bizim gibiler için büyük bir hizmettir... Ama ben asıl konumuza geçiyorum. Bizler için yararlı yararsız birçok nokta var. Yararları olanlardan bahsedeyim. Birincisi, partinin demokratik ilkelerini yayınlamak; ikincisi insanlara haklarını vermek; üçüncüsü cumhuriyetlere özgürlüklerini vermek; dördüncüsü sınırları tespit etmek; beşincisi ise artık tek parti diktatörlüğünün sona ermesi. Bize faydalı noktalar bunlar...

‘ABD yardım etti’

Moskova siyaseti sonrası ABD artık dünyayı etkiliyor... Soğuk savaşı bitirdi. Sonuçları şunlardır: İki kutup (doğu - batı) bitti. Bizler gibilere eziyet de bitiyor. Bizler gibilere, demokrasi arayanlara Avrupa ve ABD’den yardımlar oldu.

Tarafların sorunları masada tartışarak çözmesi yararlı olandır. Bakın, bunlara birkaç örnek Kamboçya, Afganistan, Yugoslavya, Etiyopya, Güney Amerika, Doğu Moskova, Baltık cumhuriyetleri.  Terörizmi beynelmilel bir kanun ile durdurmak gerekir.  Köylerin silah zoruyla katılımını istemek yanlıştır. Biz böyle bir kurban verdik. Sibibara böyle bir kurbandır.

Devrim nasıl olur: Millete yavaş yavaş bu fikir aşılanır, sonunda bütün millet hep birden ayaklanır. Devrim olur. Devrim mal gibi ithal ve ihraç edilmez. Artık devrim zamanları geçti. Bu devrimden vazgeçmek anlaşılmasın. Devrimi başarmanın koşulları çoktur. Sürat lazımdır. Milletin sesine kulak verilmelidir. Konuşma sonuç vermezse silah kullanılsın. Görüşme istediğini Birleşmiş Milletler önünde açıklayalım. Onların desteğini kazanalım. Burası çok önemlidir.

Aziz kardeşim,

Başka bir konuya geçelim. Bu da Kürdistan’la ilgili söylediğimiz noktalar olmazsa başarılı olunmaz... Şu bir gerçek ki Kürdistan’ın uzak görüşlü liderleri yok... Bazı ülkeler bize iktisadi konularda yardım ediyor. Silah veriyor. Her türlü yardıma rağmen hâlâ başarılamadı. Bizden yana bazı beynelmilel değişiklikler oldu ama bunları yeterli görmeyelim. Mücadele etmemiz lazım, treni kaçırmayalım. Bir atasözü var, Kürt’ün aklı iş geçtikten sonra başına gelir. Bunu kendimize tatbik etmeyelim. Geçirdiğimiz bunca zorlu günde ders almadık. Görüşmeler oldu bazı şehitler verildi... Bunlardan ders almadık. Anlaşma çalışmaları savaştan uzun sürdü. Kürtlere verilen zararlar diğer büyük ülkelerce bilinmiyor...

‘Zayıf noktamız’

Kürt liderler için yenilik şarttır... Bu liderler yeni hayat şartları ile aynı düzeye gelmelidir ve yeni düzeni anlamalıdır. Kürt liderler için önemli bir şart da herkese karşı diplomatik denenmesidir, kullanılmasıdır. Bunun önemini çok iyi bilmeliyiz. Bu nokta bizlerin zayıf taraflarıdır. Düşman bunu iyi biliyor ve bu zayıf noktamızı kullanıyor. Kürdistan’ın önemli bir konusu da silahsızlanma olmalıdır. Kardeşlerin birbirine düşmemesi gerekir... Kürdistan cephesinde birbirimiz aleyhinde konuşmayalım... Kürtler içinde yaşadığı devlet aleyhinde iş yapmamalı, yaptıklarını da devlet bilmelidir...

Aziz kardeşim,

Kendimizi Irak Kürdistanı içinde işleyelim, gayret edelim... Biz sizleri dinliyoruz. Irak’ta başka devlete izin vermeyelim. Biz, şu anda sınıra geldik.
Başka bir devlet ise (Türkiye gibi) sınırdan girdi, silahlı saldırı oldu. Halbuki bu gibi işler Saddam’dan başka kimseye hizmet etmez. Ben diyorum ki kitap, dergi, gazete gibi şeylerle fikir ve kültür mücadelesi çok önemlidir. Türkiye’de Kürt cepheler tek lidere bağlanmalı ve kötü laf söyleme, birbirini karalama durmalıdır. Saldırı Kürt milletini vurur, Saddam’a hizmet eder...
Sana diyorum ki; İlan et; ister açık ister gizli, ateşi bir yıl veya 6 ay kes, istersen zamanı uzatabilirsin. O arada oturup konuşulur ve siyasi çözüm aranır.

PKK ile hükümet arasında açık ve gizli bir anlaşma olur.

Milletvekilleri ile hükümet arasında bir anlaşma olur. Bu size çok faydalıdır. Kan dökülmesini durdurur. Turgut Özal’dan Süleyman Demirel’e kadar onlarla anlaşalım...

Zafere kadar yardımlaşalım. Görüşmek ümidi ile.

25.10.1991
Kardeşin C. Talabani.”