Güney Asya'da yaşanan deprem felaketi Türkiye'yi 17 Ağustos 1999 senesine götürdü. Ölü sayısının her dakika yükselmesi ve verilen çelişkili rakamlar buna neden oldu.
Abone ol Osman ÖZSOY, "Felaketin Hatırlattığı" başlıklı yazısında Güney Asya depreminden yola çıkarak bizi 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük Depremi'nde açıklanan çelikşkili ifadelere götürdü.GÜNEY Asya'da meydana gelen ve ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından büyüklüğü richter ölçeği ile önce 8.9 olarak açıklanan, daha sonra 9.0 olarak düzeltilen son yüzyılın dördüncü büyük depremi ve ardından gelen tsunami felaketi, dünyayı derinden sarstı.
Dünya, 26 Aralık Pazar gününü, Güney Asya'yı vuran doğal felaketin ardından ekranlara yansıyan görüntüleri ve gelecek haberleri izleyerek geçirdi. Depremin merkez üssünün Güney Asya'nın turizm cenneti olarak nitelendirilen birbirinden güzel adalar kuşağında olması ve bölgede Noel ve yılbaşı tatili nedeniyle dünyanın dört bir yanından çok sayıda turist bulunması dikkatlerin bölgeye çevrilmesine neden oldu.
Bölgedeki insan yoğunluğu bir yandan felaketin boyutlarını artırırken, öbür yandan kayıpların gerçek sayısını belirlemede güçlüğe neden olacak görünüyor. Bu gibi durumlarda, kesin bir rakama ulaşmak oldukça zaman alabilir.
Nitekim 17 Ağustos 1999'da ülkemizde meydana gelen ve merkez üssü Gölcük olan Marmara Depremi'nde verilen insan zayiatına ilişkin çelişkili rakamların bir nedeni de budur. Yalova ve çevresinin İstanbul'un sayfiyesi niteliğinde olması ve yaz sezonunda bu bölgede nüfusun katlanarak artması insan kaybını belirlemede güçlük yarattı. Merkezi yönetimin verdiği rakamlarla yerel yöneticilerin verdiği rakamlar arasında iki katına yakın fark oluşmasının bir nedeni de bu oldu. 17 Ağustos depremine ilişkin kesin insan kaybını Türkiye hala net olarak belirleyemedi.
9.0 büyüklüğündeki depremin doğrudan yıkıcı etkileri bir yana, deprem sonrası ortaya çıkan dev dalgalar sadece bölgeyi değil, yakın çevredeki 10 ülkeyi de etkiledi. Dev dalgaların bölgeye 6 bin kilometre uzaklıktaki Afrika sahillerine kadar ulaşması ve Somali'de can kaybına neden olması unutulur cinsten değildir.
Böylesi görülmedi
GAZETEMİZİN dünkü nüshasında yer alan bir haberde, Sumatra Adası'nda ağaçların üstünde bile çok sayıda cesede rastlandığı yazılıydı. Bu bize suyun ne kadar yükseldiği konusunda fikir vermektedir.
Görgü tanıkları denizin önce 500 metre kadar içeriye çekildiğini, daha sonra ardı ardına sörf dalgası gibi büyük dalgaların geldiğini söylüyorlar. Bölgede yüksekliği en fazla 3-5 metre olan ve bir tepsi gibi düz olan yüzlerce adanın bulunduğu düşünülürse, suyun geri çekilirken beraberinde alıp götürdüğü cesetlerin günler sonra kıyıya vurması ve ölü sayısının 25 bini aşması beklenebilir.
Depremin en çok etkilediği bölgeler Güney Asya'nın zengin kıyı kesimleri oldu. Bölgede çok sayıda turistin olduğu düşünülürse, deprem sonrası elinde kamerasıyla felaketin etkilerini az yada çok görüntülemeyi başarmış binlerce amatör kamera görüntüsü olması beklenebilirdi. Dikkat edilirse, dünya oldukça kısa süren benzer görüntüleri seyretti. Bu bize, insanlar daha 9 büyüklüğündeki depremin etkisinden kurtulamadan tsunamiye yakalandıkları sonucuna götürmektedir.
17 Ağustos depreminden sonra depremin insanlar üzerindeki fiziksel, ruhsal etkilerini belirlemek amacıyla, İstanbul'un metropol ilçeleri ile 1, 2 ve 3. derece deprem bölgelerinde 2 bin 500 kişi üzerinde Deprem ve Kent Araştırması konulu bir araştırmamız olmuştu. Sonuçları daha sonra basında da yer alan çalışmamız sırasında gördük ki, bu doğal felaketin etkileri kesinlikle yaşandığı süreyle sınırlı kalmıyor.
Her şey olabilir...
GÜNEY Asya'da yaşanan felaketin bende oluşturduğu en önemli düşünce ne oldu biliyor musunuz? Belki de gün gelecek, olası bu tür felaketler sadece doğal etkileriyle değil, uzun vadede oluşturacağı siyasi ve ekonomik etkileriyle de insanlığın kaderi üzerinde belirleyici olacak. Depremin merkez üssüne 6 bin kilometre mesafedeki Afrika'da can kaybına neden olan bu depremin etkilerini ben de asla unutmayacağım.
Değil insanların, kimi devletlerin bile bir gün aniden haritadan silinmesi işten bile değil. Bu dünyada her an her şey olabilir. Hazırlıklı olun.
YAZI:Osman ÖZSOY
H.O.TERCÜMAN