16 yaşında cinsiyet değiştirmeye karar verdi
6 yaşındayken erkek değil de kız gibi hissettiğini söylüyor. 16 yaşında cinsiyet değiştirmeye karar veriyor ve 21 yaşında ameliyat oluyor. Ela Özer Kaçar, artık kozasından çıkmış bir kelebek.
Ela Özer Kaçar içimizden biri. Bir transseksüel. Sık sık karşılaştığımız ama ne yaşadıklarını asla bilmediğimiz, öğrendiğimizde de anlama zahmetine girmediğimiz, hatta reddettiğimiz, yine de aynı dünyanın insanı olduğumuz kişilerden... Önyargınızı kaldırmayı başardığınızda naifliğinin farkına varacağınız, sohbet edebileceğiniz sayısız insandan biri... Hikayesi 16 yaşında başlıyor. Kolejin hazırlık sınıfındayken anoreksiya nervoza rahatsızlığına yakalanıyor. Lise 1’deyken tamamen içine kapanıyor. Öğretmenleri, sürekli dersin ortasında tuvalete gitmek istediğini söylüyor annesi Pınar Özer'e. Pınar Hanım çok sonra öğreniyor nedenini. Asıl gerçek; gizlice kızlar tuvaletine gitmek istemesi aslında; kendini o cinsiyete ait hissediyor çünkü. Ela, henüz 6 yaşındayken erkek değil de kız gibi hissettiğini söyleyerek başlıyor sözlerine. Kararını verdiğinde ise 16 yaşındaymış. “Önce kendime dürüst olmalıydım. Kendimi erkek değil, kadın olarak tanımlıyordum ve cinsiyet değiştirme ameliyatı olmam gerekiyordu.” Durumu annesiyle paylaşmış önce, çünkü ona hayatta en yakın olan insan o. Böylece ikisi için de yepyeni bir dünyanın kapısı aralanmış.
“2006'ya kadar iki oğlum olduğunu zannediyordum. Beyin kanaması geçirmiştim, eve döndüğümdeküçük çocuğum karşıma geçip bana bir şeyler anlattı ve ben ne olduğunu o an anlayamadım” diyerek başlıyor söze Ela’nın annesi Pınar Özer. “Çocuğum, ‘Anne ben aslında kızım ve çok mutsuzum’ diye ağlıyordu. Herkesin aklına gelebilecek sorular gelmeye başladı aklıma tabii. ‘Acaba biri tecavüz mü etti?’ diye düşündüm, öyle öğretmişlerdi ya bize, çocuğunun başına kötü bir şey gelirse böyle olabilirdi. Bize dayatılan yığınla şey var. Bir kadın olur, bir erkek olur. İkisi evlenir, çocuk olur. Bunu biliyorduk biz. Bunun dışında her şey özentilikti, şımarıklıktı. Sorularıma yanıt bulmak için iki sene psikologların kapısını arşınladık çocuğumla. Ne yazık ki onlar da benden fazla bir şey bilmiyordu bu konuda. Onu eski bedeninde tutmaya çalışıyorlardı.”
Ela, o dönem psikologların bazılarının onları yanlış yönlendirdiğini, kendisini dinlemeye gerek bile görmeden homofobik yaklaştıklarını ve fikirlerini empoze etmeye çalıştıklarını söylüyor. “Bunun düzeltilebilir olduğunu söylediler, doğru düzgün dinlemediler bile” derken hem kızgın hem şaşkın. “İçlerinden biri bana erkeksin, erkek kalmalısın’ dedi. Ben üsteledim; ‘Hayır, kadınım’ diye. Annem bu sırada 4 kredi kartı borcuna girmişti, 15 milyar tutmuştu doktor görüşmelerimizin bedeli. O an karar verdim bunun bitmesi gerektiğine. Daha fazla devam etmeyecektim çünkü adam resmen kandırıyordu bizi.”
Annesi ise çaresiz kaldığından bahsediyor. Psikologlar, psikiyatristler dertlerine çare olamayınca bunalıyor. Sonra yatırları gezmeye başlıyor, ardından kiliseleri... Adak adıyor, mum yakıyor. Devamını ise şöyle anlatıyor; “Sonra düşündüm, ‘bunları niye yaptım ki’ diye. Cevap önümdeydi. Çocuğum kendini kadın gibi hissettiğini, biyolojik bedeninden mutlu olmadığını söylüyordu ama ben onu anlamıyordum. ‘Alem ne der, komşu görür’ laflarıyla yetişmiştik. Çok zor günlerdi. Çapa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Şahika Yüksel’i buldum. Şahika Hanım dikkatle dinledi. Ve; ‘Çocuğun bir transseksüel. Bazı çocuklar böyle doğar, böyle yaşar ve ölür. Bunu kabul et’ dedi. Bir banka oturdum, ağladım. O anda 16 yaşında bir çocuğu, yani bir delikanlıyı kaybettim. Aynı zamanda 16 yaşında bir kızım dünyaya geldi. O gün oğlumu öldürüp bir kız dünyaya getirdim ama bu kızı nasıl büyüteceğimi bilmiyordum. Bir bebek vardı elimde ve onun istekleri... Diyordu ki; ‘Bedenimi sevmiyorum. Bedenimin farklı olması, saçlarımın uzaması gerekiyor.’ Onu söylediği hayal edemiyordum. Her şey yabancıydı. Sonra düşündüm. Bebekken ona bir şey olsa canımı veririm demiyor muydum! İşte canımı verme zamanı gelmişti.”