BIST 9.449
DOLAR 34,42
EURO 36,41
ALTIN 2.841,71
HABER /  GÜNCEL

16 Ocak İngiltere basın özeti

Economist Türkiye ekonomisinin gidişatını, Financial Times ise Ankara'daki 16 Türk askerli karşılamanın anlamını yorumluyor. Times ise Charlie Hebdo'yu eleştiren Papa'nın "İfade özgürlüğünün sınırları var" demesine dikkat çekiyor.

Abone ol

İngiliz Economist dergisi son sayısında, Türkiye ekonomisinin gidişatını değerlendirmiş. Dergi, zor durumdaki Türk ekonomisinin ucuz petrol sayesinde kısmen toparlandığı görüşünde.

Economist'in Finans ve Ekonomi sayfalarındaki yazı şu tespitle başlıyor:

"Türkiye'de muhalefet partilerinin ne kadar zayıf olduklarının bir ölçüsü de, bu partilerin bir ekonomik krizi, muhafazakar Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetini iktidardan uzaklaştırmak için tek umut olarak görmeleri."

Dergi Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) 2013 yazında yakında para politikasını sıkılaştırma sinyali verdiğini, yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardan çıktığını belirtiyor. 2013'te cari açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranı yüzde 7,9 olan Türkiye'nin de, yabancı sermayeye fazlasıyla bağlı olduğunu, bir felaketin kapıda göründüğünü de ekliyor.

Economist o dönem Türk Lirası'nın değer kaybettiğini, enflasyonun arttığını, Suriye ve Irak'taki şiddet olayları yüzünden Türkiye'nin Irak'la ticaretinin yüzde 40 azaldığını, Kürtlerle barış sürecinin çökmek üzere olduğunu, AK Parti'nin son 12 yıldaki ayırıcı özelliği olan ekonomik istikrarın risk altında göründüğünü hatırlatmış okurlarına.

Dergideki yazı şöyle devam ediyor:

"Daha sonra petrol fiyatları birdenbire düştü. Bu hemen cari açık ve enflasyon üzerindeki baskıyı azalttı. Zira Türkiye'nin çok büyük miktardaki enerji ithali, her yıl Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın yüzde 6'sına tekabül ediyor. Büyük oranda akaryakıt masraflarının da azalması sonucu bu yıl cari açığın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranının yaklaşık yüzde 5'e düşmesi bekleniyor. Aynı nedenle enflasyon da yüzde 6,8'e düşecek. Bankacıların çoğu ekonominin bu yıl yaklaşık yüzde 3,5 büyüyeceğini söylüyor. Hükümet ise yüzde 4'ten fazla bir büyümeden söz ediyor."

Economist'e konuşan İş Bankası'ndan Serhat Gürleyen, IMF'ye benzer şekilde, "Türkiye bu fırsatı değerlendirerek yapısal reformları hızlandıracak mı, yoksa seçimler öncesi büyümeyi teşvik etme yoluna mı gidecek?" diye sormuş.

Dergi bu noktada IMF'nin Türkiye'den emek piyasasını liberalleştirmesini istediğini, kadınların bu piyasadaki oranının sadece yüzde 30 olduğunu belirtiyor. Economist'e göre Türkiye ekonomisi ile ilgili kaygı yaratan konulardan biri de eğitim. "Türk öğrencilerin sadece yüzde 1'i ileri seviyede bilgisayar kullanma becerisine sahip. Polonya'da bu oran yüzde 33" demiş Economist.

Yazıda şu satırlar da yer alıyor:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, eski müttefiki olan popüler din adamı Fethullah Gülen'i yok etme kampanyası, iş dünyasına korku saçıyor. Bay Gülen'le bağlantılı küçük bir İslami finans kuruluşu olan Bank Asya çapraz ateşte kaldı. Hükümetle bağlantılı iş çevreleri bankadaki mevduatlarını çekti, bankanın Borsa İstanbul'daki tahtası üç kez kapatıldı. Bay Erdoğan bankanın 'zaten battığını' söyleyecek kadar ileri gitti. CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, 'Ekonomi için en büyük tehdit, hukukun üstünlüğünün zedelenmesidir' diyor."

Economist Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yükselen hayat standartlarının AK Parti'nin iktidarda kalmasına yardımcı olduğunu herkesten iyi anladığını, değişim gerektiği konusunda ikna edilebileceğini vurguluyor.

Dergideki yazı, Goldman Sachs'tan Ahmet Akarlı'nın şu sözleriyle noktalanıyor:

"Muhtemelen ilk etapta maliyeti daha düşük olan bazı reformlar yapılacak ancak daha tartışmalı reformlar 2015 genel seçimlerinin ardından uygulanacak."

'Kostümlü muhafızlar güç gösterinde başrolde'

Financial Times gazetesinin internet sayfasındaki blog yazısınn başlığı ise "Kostümlü muhafızlar, Erdoğan'ın güç gösterisinde başrolde".

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günü Ankara'da Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ı resmi törenle karşılamıştı. Törende dikkat çeken ayrıntı ise Erdoğan ile Abbas tokalaşırken merdivenlerde yer alan ve daha önce kurulmuş 16 Türk devletini simgeleyen 16 asker olmuştu.

Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey blog yazısının başında, Ankara'yı ziyaret eden ortalama yabancı bir liderin muhtemelen böyle bir tabloyla karşılaşmayı beklemeyeceğini belirtiyor ve ekliyor:

"Bu tablo, Türkiye'de son dönemde görülen en gerçeküstü manzaralardan biriydi."

Financial Times muhabiri bu tablonun esasında Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde gittiği yöne dair bazı ipuçları içerebileceğini belirtiyor.

Gazeteye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin güçlü ve tartışılmaz lideri statüsünün altını çizmek istemiş olabilir.

Financial Times'taki yazı şu satırlarla noktalanıyor:

"Yapılan tüm şakalara karşın, Bay Erdoğan'ın askerlerle görüntüsü bilhassa dikkat çekiciydi. Bu görüntü aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin sınırlarının ötesinde bir rol oynamaya yönelik emellerinin ve kendisini ülkenin emperyal geçmişiyle özdeşleştirme arzusunun bir işaretiydi."

"Bay Erdoğan halen bir geçiş döneminde. Geçen yıl ülkenin en uzun süre görev yapan Başbakanı iken doğrudan halkoyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Ancak ülkeyi yönetiyor görünse de, Türkiye'nin siyasi sistemi hala en azından kağıt üstünde parlamenter. Yani bir başkanlık sistemi yok."

"Cumhurbaşkanlığı Sarayı (ve onun heybetli merdiveni) devasa bir idari kompleksin parçası ve Bay Erdoğan'ın emellerinin somut kanıtı. Erdoğan henüz Cumhurbaşkanlığını Türkiye'nin resmi güç merkezi yapacak anayasa değişikliklerini geçirebilmiş değil. Ancak yasal ayrıntılardan ziyade pratik güce ve şişkin emellerine öncelik vererek, birçok Türk liderin uzun süredir izlediği yolu takip ediyor. Tıpkı yeni ve beklenmedik elbiseler giydirilmiş yardımcı oyuncularının işaret ettiği gibi."

Papa: İfade özgürlüğünün sınırları var

Times gazetesi, son sayısındaki karikatürleri nedeniyle Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'yu eleştiren Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco'nun sözlerini manşetine taşımış.

Papa, Tanrı adına cinayet işlemenin "dinden sapma" anlamına geldiğini söylese de dinlerle alay edilmemesi gerektiğini belirtmiş ve "Anneme küfreden yumruğu beklemeli" demişti.

Times, Papa'nın dinle alay edenleri "provokatörler" olarak nitelendirdiğine dikkat çekiyor. Gazetenin vurguladığı bir diğer nokta da Katoliklerin ruhani liderinin, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve diğer Batılı liderlerin tersine ifade özgürlüğünün sınırları olduğunu ve Charlie Hebdo'nun bu sınırları aştığını söylemesi.

Belçika polisi 'ikinci Paris'i' önledi

Belçika'da iki kişinin öldürüldüğü "terör" operasyonu, İngiliz gazetelerinin sayfalarında geniş yer ayırdığı gelişmelerden biri.

Daily Telegraph'ın birinci sayfasındaki haberin başlığı, "Belçika polisinin baskını 'ikinci bir Paris'i' önledi".

Belçika polisinin açıklamasına dikkat çeken gazete, Verviers kentinde bir apartmanın zemin katında durdurulan üç kişinin Suriye'den dönen genç cihatçılar olduklarını ve saldırıya hazırlandıklarını belirtiyor.

Daily Telegraph'ın haberinde dikkat çekilen bir nokta da, Suriye'deki cihatçı gruplarda nüfusuna oranla en fazla yabancı savaşçının Belçikalı olması.

Bu bilgi Independent gazetesinin haberinde de yer alıyor. Gazete Verviers'teki operasyonu, "Belçika polisi terör saldırısını önledi" başlığıyla duyurmuş.

Independent yetkililerin bu aşamada, geçmişte Belçika'daki şüphelileri ile geçen hafta Fransa'da saldırılar düzenleyip öldürülen üç kişi arasında bağlantı olduğunu düşünmediklerini belirtiyor.

İngiltere'nin ilk LGBT okulu yolda

Guardian gazetesinin ilk sayfasındaki bir haberin başlığı ise "İngiltere'nin ilk LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender) okulu üç yıl içinde açılabilir".

Gazete Manchester kentinde açılacak devlet okulunun tam zamanlı olarak 40 öğrenciye eğitim vermeyi planladığını, yarım zamanlı öğrenciler için de bu sayının 20'yi bulabileceğini belirtiyor.

Söz konusu okul normal okullarda zorlanan LGBT'ler için tasarlanacak. Ancak okul diğer öğrencilere ve ruh sağlığı bozuk gençlere de açık olacak.

Guardian'a konuşan okul projesinin ardındaki isimlerden Amelia Lee, burada söz konusu olan insanların hayatlarını kurtarılması demiş ve eklemiş:

"Geyleri homofobik kişilerin fiziksel şiddetinden koruduğu iddia edilen yasalara sahip olmamıza karşın, gerçek şu ki özellikle okullarda bu tip şiddete inanılmayacak kadar sık rastlanıyor. Genç insanlar kendilerini dışlanmış ve soğumuş hissediyor. Bu da onların sık sık okulu kırmalarına, hatta en kötü senaryolarda intihar etmelerine yol açıyor."