BIST 9.627
DOLAR 35,24
EURO 36,82
ALTIN 2.963,35
HABER /  GÜNCEL

16 Nisan 2012 Basın Özeti

İngiliz gazetelerinde Taliban'ın bahar taaruzuyla ilgili yorumlar, Suriye'de ateşkesin kaderi ve Google'ın kurucularından Brin'in internetin geleceğine ilişkin kaygıları.

Abone ol

Daily Telegraph'ta, Afganistan'da Taliban'ın başkent Kabil'i hedef alan saldırılarıyla ilgili bir yorumda "Saldırılar Batı'nın çıkış planının zayıflığını gösteriyor" deniyor.

David Blair imzalı yorum şöyle devam ediyor:

"Başkent Kabil'de dün yankılanan patlamalar, hedeflerine olduğu kadar Batı'nın Afganistan'la ilgili iyimserliğine de zarar verdi. Amerika'nın planlarının kırılganlığı ilk kez ortaya çıkmıyor. Bu, Başkan Obama'nın Afganistan'da kuvvet artırımına gitme kararından sonra şiddetin azalmaya başlamasıyla ortaya çıkan ve Batı'nın onurlu bir şekilde 2014'e kadar ülkeden çekilme planları yapmasına izin veren anlık bir şeydi."

"Aynı zamanda Taliban'ın da ülkenin sorunlarını çözmek için zayıf taraf olarak müzakere masasına oturacağı düşünülüyordu. Ama şimdi Taliban, başkent Kabil'de çoklu hedeflere çok büyük saldırılar gerçekleştirebileceğini gösterdi. Birinci ders: Tarihteki en kuvvetli askeri güçle 10 yıl boyunca savaşan Taliban hala büyük bir güç olarak varlığını sürdürüyor."

Yazara göre ikinci "ders" ise şu:

"Eğer Taliban bazılarının sandığından daha güçlüyse Afganistan güvenlik güçleri daha zayıf demektir. Kabil'in güvenliğinden asıl olarak Afgan ordusu ve polisi sorumludur. 2014'e kadar bunun tüm ülke için geçerli olması öngörülüyor. Yerel güvenlik güçleri Batı'nın Afganistan'dan çıkış biletidir. Ama Afgan güçleri buna benzer saldırıları önleyemezse yabancı güçler çekilebilecek mi? Taliban'la gerçek müzakereler başlarsa kimin pazarlık gücü daha yüksek olacak? Batı'nın masaya soluklanma peşinde olan zayıf bir güçle oturmayacağı anlaşılıyor. Taliban'ın Afganistan'ın siyasi geleceğine etkileme kabiliyeti güçleniyor."

'Taliban NATO'nun gidişini beklemeye gerek duymadı'

Independent gazetesinde yer alan Kim Sengupta imzalı bir analizde ise "Saldırılar, Taliban'ın Nato'nun ülkeden ayrılmasını beklemeye gerek duymadığını gösteriyor" deniyor:

"Saldırıların ortasında, Afganistan'da telefonla ulaşılan bir diplomat, 'Bunu neden yaptıklarını gerçekten anlamıyorum. İki yıl sonra zaten gideceğiz. Tek yapmaları gereken beklemek' diyordu. Taliban saldırabilecek gücü olduğu için saldırdı. Pakistan istihbarat servisi tarafından desteklenen Hakkani örgütü ya da saldırıdan kimler sorumluysa Afganistan'da yeni bir iç savaş çıkabileceğini biliyor ve belki de buna hazırlanıyor. Ülkede şimdi yeni cepheler açılıyor. Hezimetle sonuçlanan 1979 işgalinden sonra elçiliklerini koruyan Rus askerleri ilk kez saldırıya hedef oldu. Sovyetlere karşı savaşan ve şimdi milletvekili olan eski mücahit komutanları dün ellerine silah alarak direnişçilere karşı savaştı."

"Savaşçılar, Batılı güçlerin ayrılmasını bekleyemiyor. Gelecek hafta NATO dışişleri ve savunma bakanları Brüksel'de Afganistan'dan çıkış stratejisini değerlendirecek. Mantık, oradaki komutanları dinleyip birliklerin büyük bölümünü orada tutup, Afgan güçlerine hazırlanmaları için mümkün olduğunca çok zaman vermeyi emrediyor. Ama siyasi çıkarlar bunun büyük olasılıkla böyle olmayacağına işaret ediyor."

'Suriye'de ateşkes yok'


Independent gazetesinde Alistair Dawber, Suriye'de ordunun ateşkese rağmen Humus'u hedef alan saldırılarını değerlendiriyor. Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nin Suriye temsilcisi Kofi Annan'ın çabalarıyla sağlanan ateşkesin tehdit altında olduğunu belirten yazar, "Kofi Annan görüşmelerle yapabileceğini yaptı ama bu bir ateşkes değil" diyor:

"Kofi Annan, mümkün olan en iyi anlaşmayı yaptı. Ama Suriye lideri Esad'ın, gitmesini isteyenleri öldürmeye devam ederken bir ateşkesin var olduğunu söylemek alaycılık olur. BM gözlemcileri ateşkesi denetlemek için Suriye'ye gidiyor. Ama ortada denetlenecek bir barış yok. Perşembe gününden beri şiddetin seviyesinin azaldığı doğru. Ama Annan'ın planının krize çözüm getireceğine inanırsa, Batı toplu halde başını kan içindeki Suriye çöllerine gömmüş demektir."

Times yazarı David Owen ise "Annan Suriye konusunda haklı. Zamana ihtiyacı var. Birleşmiş Milletler'in öncülüğünde ülkede güven inşa etmek uzun soluklu bir süreç olacak" diyor.

'İnternetin Balkanlaşma tehlikesi'

İnternet devi Google'ın kurucularından Sergey Brin, Guardian'a demecinde internetin çıkış temelini oluşturan açıklık ve evrensel erişim ilkelerinin hiç olmadığı kadar tehdit altında olduğunu söylüyor.

Gazeteye göre Brin açık interneti hedef alan "çok büyük güçlerin" bulunduğunu belirterek "Eskisine kıyasla çok daha kaygılıyım. Çok ürkütücü" diyor.

Brin'e göre internet özgürlüğüne yönelik bu tehdit, internete erişimi ve vatandaşları arasındaki iletişimi kontrol altına almak isteyen yönetimlerle, eğlence sektörünün korsanlığı engelleme girişimleri ve kendi platformlarında kullanılabilecek yazılımları sıkı bir şekilde kontrol eden Facebook ve Apple gibi sınırlayıcı "çitli bahçelerin" yükselişinden kaynaklanıyor.

Brin, beş yıl önce Çin ya da başka bir ülkenin interneti sınırlayabileceğine inanmadığını ancak şimdi yanıldığını anladığını belirterek "O zaman cinin bir kere şişeden çıktığını ve tekrar şişeye konulamayacağına inanıyordum. Ama şimdi bazı alanlardan cinin şişeye geri konduğunu görüyoruz" diyor.

Çin, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin internete sansür getirmesi ve kullanımını sınırlaması nedeniyle endişeli olduğunu vurgulayan Brin, kendi mülkiyet platformları olan ve kullanıcıların erişimini sınırlayan Facebook ve Apple'ın yükselişinin yeniliği boğma ve interneti Balkanlaştırma riski getirdiğini savunuyor.

Guardian'da yazan Çinli muhalif sanatçı Ai Weiwei ise Çin'de sansürün interneti asla yenemeyeceğini savunuyor. Yazar şöyle diyor:

"Asla düşüncelerimizi ifade etme hakkımız olmadı. Anayasa buna hakkımız olduğunu söylüyor ama gerçek dünyada bu tehlikeli. İnsanlar devletin önlerine çıkardığı engellerle mücadele ediyor. Ancak ifade özgürlüğü sonunda son sözü söyleyecek."