BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

16 Kasım 2011 Basın Özeti

Erdoğan'dan eski müttefikine sert çıkış: 'Kanla beslenen' Beşar Esad; Türkiye'nin dile getirdiği yaptırım tehditleri ne kadar etkin olabilir?; New York'ta kapitalizm karşıtlarına müdahalenin yankıları; Londra'daki eylemi nasıl bir gelecek bekliyor?

Abone ol

Türkiye baskıyı artırıyor

Guardian'ın ön sayfasında yer alan haberlerden biri, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a dün sarfettiği öfkeli sözler.

Suriye lideri ''kanla besleniyor'', diye yazan Guardian, Başbakan Erdoğan'ın dünkü şu sözlerine atıfta bulunuyor.

Erdoğan, ''Mazlumun kanı üzerine, gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun.'' demişti.

Ölüm bilançosu

Guardian, insan hakları savunucularının verdiği bilgilere göre, pazartesi günü Suriye'deki çatışmalarda 70 kişinin öldüğünü ve haftasonu Arap Birliği'nin Suriye'nin üyeliğini askıya almasından bu yana ölenlerin toplam bilançosunun 140'a ulaştığını bildiriyor.

Başbakan Erdoğan'ın Suriye liderine ''ucu uçurum olan yoldan bir an evvel dönmesi'' için çağrıda bulunduğunu yazan Guardian, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de ''Suriye maalesef çıkmaz bir sokağa girdi.'' uyarısına yer veriyor.

Guardian ayrıca, Türkiye ile Suriye arasındaki ortak petrol arama çalışmalarının da Ankara tarafından durdurulduğunun altını çiziyor.

Rusya farklı düşünüyor

Gazete, Türkiye'nin yanısıra bugün Fas'ta tekrar bir araya gelen Arap Birliği'nin de Suriye üzerinde baskıyı son günlerde artırdığına dikkat çekiyor.

Ancak Suriye hükümetinin uluslararası planda giderek yalnızlaştığı gözlemlese de, Guardian, Rusya'nın Esad rejimine desteğinin sürdüğünü bildiriyor.

Suriyeli muhaliflerin kendilerine destek talebine Moskova'dan olumsuz yanıt geldiğini yazan Guardian, Arap Birliği'nin Suriye'nin üyeliğini askıya alışını ''yanlış'' diye değerlendiren Rus liderlerin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Esad hükümetini kınama girişimlerini de engellediğini belirtiyor.

Guardian, bugün Arap Birliği'nin Fas'ta yapacağı toplantıda yeni çatlakların ortaya çıkabileceğini düşünüyor.

Gazete, Sudan'ın, Cumartesi günkü oylamada Suriye'nin üyeliğinin dondurulmasını onaylayan 18 ülkeden biri olmasına karşın, şimdi Beşar Esad ile ilişkileri onarmak istediğinin işaretlerini verdiğini bildiriyor.

Guardian buna ilaveten, Mısır dahil bir dizi ülkenin Arap Birliği elçilerinin Şam'dan topluca geri çekilmesi çağrısına henüz uymadıklarını vurguluyor.

'Bıçak sırtında'

Daily Telegraph'ın da manşetlerinden biri, Başbakan Erdoğan'ın Suriye hükümetine dün yaptığı çıkış.

''Türkiye eski müttefikini uyardı:'' diye yazıyor Telegraph, ''Esad, bıçak sırtında''.

Erdoğan, dünkü konuşmasında, ''Suriye yönetimi, bıçak sırtı gibi ince ve tehlikeli bir çizgi üzerindedir.'' demişti.

Ortak petrol arama projesinin rafa kaldırılmasının yanısıra Türkiye'nin Suriye'yi ihraç ettiği elektriği durdurmakla da tehdit ettiğini yazan Telegraph, Ankara'nın kısa bir süre içinde Suriye'yi eleştiren çevrelerde en ön sıraya yerleştiğini bildiriyor.

Gazete, ilk kez üst düzey bir Türk yetkilinin basına açıkça sınırın Suriye tarafında mülteciler için bir tampon bölge oluşturma olasılığını gündeme getirmiş olmasına da dikkat çekiyor.

Tampon bölge?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün danışmanı Erşad Hürmüzlü'nün ortaya attığı olasılık, Telegraph'ın ifadesiyle, ''Doğrudan askeri müdahale anlamını taşıyor.''

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Arap Birliği toplantısına katılmak için Fas'a hareket ettiğini bildiren Daily Telegraph, Davutoğlu'nun ''Suriye halkına zarar vermeyecek yaptırımlar uygulanması'' çağrısına yer veriyor.

Gazete, Türkiye'nin şu ana kadar açıkladığı önlemlerin Suriye hükümeti üzerinde kısa vadede etkin bir sonuç vermektense, sembolik önemi açısından dikkate değer olduğunu belirtiyor. Telegraph, Suriye'nin tükettiğinden daha çok elektrik üreten bir ülke olduğunun altını çizmiş.

Aynı haberi dış haber sayfalarında işleyen Times gazetesi de, elektriği kesme tehdidinin sembolik olduğu görüşünde. Times, Türkiye'den gelen elektriğin zaten Suriye'nin ihtiyacının sadece yüzde 6,7'sini karşıladığını belirtiyor.

Kim tahmin edebilirdi?

Konuyla ilgili bir yorum yazısına da yer veren Daily Telegraph'ın satırlarında, ''Yakın zamana değin komşularıyla sıfır sorun politikası vaadeden Türkiye'nin şu an Suriye'ye karşı uluslararası baskıların başını çekiyor olacağını kimse tahmin edemezdi. Ama doğrusu, Arap Birliği'nin kendi üyelerinden birisine, Libya'ya karşı askeri müdahaleyi destekleyeceğini de yakın zamana değin hiç kimse tahayyül edemezdi. Şu an ise, herşey mümkün.'' diye okuyoruz.

Yorum yazısında, Türk askerlerinin Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturma ihtimaline özellikle dikkat çekiliyor. Bunun örneğinin 1991 yılında Saddam Hüseyin'den kaçan Kürtler için oluşturulan tampon bölge olduğu hatırlatılıyor.

Daily Telegraph'taki yorum yazısı, ''Ve bunun nasıl sonuçlandığını hepimiz biliyoruz.'' deniyor.

Wall Street savaşları

Independent gazetesinin birinci sayfasında, ''Kapitalist güçler karşılık verdi'' diye yazıyor. Habere, polis tarafından zorla götürülen New York'taki Wall Street işgalcilerinden bir kadının fotoğrafı eşlik ediyor.

New York polisinin dün gece yarısı düzenlediği operasyonda, kentin finans merkezinde bir parkta çadırlarıyla kamp kuran kapitalizm karşıtlarına müdahale edilerek, Independent'a göre 200'ü aşkın kişi gözaltına alındı.

Independent, tahliye operasyonunun kampın kamu sağlığı için tehdit oluşturduğu iddiasına dayandırıldığını aktarıyor. Gazete, göstericilere kamp kurdukları parka tekrar geri dönebilecekleri, fakat çadırlarını getiremeyeceklerinin söylendiğini bildiriyor.

"Wall Street'i İşgal" kampı ekonomik eşitsizliği protesto için Eylül ayında kurulmuş, dünyanın birçok kentinde benzer eylemlere esin kaynağı olmuştu.

New York'ta başlayan hareketin Atlantik ötesinde sıçrayarak benzer bir eylemin fitilini ateşlediği kentler arasında Londra da var.

Sıra Londra'da mı?

İngiltere'de kapitalizm karşıtlarının seçtiği kamp alanı St Paul Katedrali'nin önü ve Independent soruyor, ''St Paul'e de müdahale edilecek mi?''

Londra'da kurulan çadırlı protesto kampı dün birinci ayını doldururken, St Paul Katedrali'ni de içine alan finans merkezinden sorumlu yerel yönetim kampın dağıtılması amacıyla ilk başta askıya aldığı hukuki işlemleri şimdi yeniden başlatacağını söylüyor.

Independent, göstericilere ilk başta yeni yıla kadar süre tanıyan yerel yöneticilerin neden fikir değiştirdiğini, belediye yetkilisi Stuart Fraser'ın sözlerinden aktarıyor.

''Kampın tahliye tarihini netleştirmek için iki hafta önce hukuki işlemlere ara vermiştik ama görüşmeler bir yere gitmedi. Yeni yıla kadar tanıdığımız mühleti kabul etmedikleri için, mesele mahkemeye taşınacak" diyor yerel yönetici.

Çadırlar gitse de...

Konuya bugünkü başyazılarından birinde yer ayıran Independent'ın bu tartışmada kime sempati duyduğu açıkça belli oluyor. Gazete, ''New York'taki park çadırlardan temizlenmiş olabilir. Ama protesto hala yaşıyor.'' diye yazıyor.

Independent'ta göre, Wall Street'i İşgal hareketi getirdiği ses ve kamuoyunda yarattığı etki açısından son zamanların en başarılı protesto eylemlerinden biri olarak tarihe geçecek.