BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,74
ALTIN 2.957,62
HABER /  GÜNCEL

16 Eylül İngiltere Basın Özeti

ABD ve Rusya'nın Suriye'nin kimyasal silahları konusunda vardığı uzlaşma kime yaradı? Independent 'barış için bir şans', FT 'Uzlaşma Esad rejimini zayıflatır' diyor. Suriyeli muhaliflerin yapısı ve ABD'yle İran'ın arasındaki buzlar eriyor mu?

Abone ol

İngiltere basını, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya arasında Suriye'nin kimyasal silah stokunun tasfiye edilmesine dair anlaşmaya ve bu anlaşmanın yankılarına geniş yer veriyor.

Konuya başyazılarından birini ayıran Independent, uzlaşmanın barış için bir şans olduğu görüşünde. Ancak gazete barışa şans tanımanın dev riskleri de beraberinde getirdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor;

'Suriye'deki muhalif güçler kaotik olabilir, ama saldırının ertelendiği duyurusundan hissettikleri üzüntüde birleşiyorlar. Nasıl tepki vereceklerini bekleyip, görmek gerekiyor. Bu arada, Suriye'nin İran için bir deneme olmasını açıkça uman İsrail ve ABD'deki amigoları hayal kırıklığına uğradı. Daha şimdiden Barack Obama'yı yatıştırma politikası uygulamakla suçluyor ve Hitler'le anlaşma yapan İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain'e benzetiyorlar. Bir başka deyişle, savaş çığlıklarını bastırmak kolay olmayacak. Özellikle uzlaşma yolunda gitmezse'

'Esad anlaşmayla zayıfladı'

Suriyeli bir bakanın uzlaşmayı 'büyük bir zafer' diye tanımladığını hatırlatan Independent, aslında son haftalardaki gelişmelerin Beşar Esad rejimini zayıflattığını belirtiyor. Gazete, birkaç hafta önce cephedeki başarılarıyla muhalifleri destekleyen Batılı ülkeleri sıkıntıya sokan Beşar Esad rejimine, İsviçre'de kendi kaderi üzerinde yapılan tartışmalarda danışılmaya bile gerek görülmediğini söylüyor.

Gazete şöyle devam ediyor;

'Beşar Esad'ın buradan kazandığı şey bir infaz ertelemesi. En azından gelecek yıla kadar. Eğer biraz aklı, mantığı varsa bu fırsatı hiçbir tarafın yakın vadede kazanmayı umamayacağı çatışmayı müzakereler yoluyla çözmek adına ciddi bir teklif sunmak için kullanır. İsyancıların tarafındaki pek çok savaşçı, en büyük kazananın Sünni cihatçılar olduğu bir savaşa hiç girmemiş olmayı diliyor. Diğer yandan pek çok kişi, Esad ve gangsterlerini kötünün iyisi olarak görüyor. Önümüzdeki aylar, Esad ve isyancı güçlere karşı çıkan Suriyeliler'in sesini duyurması için bir fırsat sunuyor. Bu fırsat çok büyük olasılıkla bir kez daha gelmeyecek'

'Esad'ın önemi azalacak'

Financial Times'ta yer alan bir haber analizde de, uzlaşmanın kısa vadede Suriye lideri Beşar Esad'a yaramakla birlikte, uzun vadede yaşama şansını zayıflattığı vurgulanıyor. Haberde görüşlerine yer verilen Lübnan Saint Joseph Üniversitesi Siyaset Bilimi Uzmanı Profesör Sami Nadir, 'Esad anlaşmayı imzalar ve kimyasal silahlarından vazgeçerse, değerini kaybedecek. Anlaşmaya uyarsa, jeopolitik haritada önemi azalacak.' diyor.

Beyrut Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi Uzmanı Profesör Hilal Kaşhan da, 'Şam'daki rejim yıllar, yıllar boyu İsrail ve Amerika'nın tasarımlarına karşı duran reddiyeci bir devlet olmakla övündü. ABD Doğu Akdeniz'e birkaç gemi gönderdi ve saldırmakla tehdit etti diye stratejik kimyasal silahlarından bu kadar çabuk vazgeçmesi, rejimin kapasitesiyle ilgili çok şey söylüyor' diye konuşuyor.

Kaşhan ayrıca, 'Amerikalılar dengeyi korumak istiyor. Esad rejimi bu uzlaşmayı muhalif güçlere karşı saldırıları yoğunlaştırmak için kullanırsa, Amerikalılar ve müttefikleri isyancılara silah sevkiyatını arttıracaktır' yorumunu yapıyor.

Suriyeli muhaliflerin yapısı

Daily Teleghaph ise, Suriye'de savaşan muhaliflerin yapısıyla ilgili bir araştırmaya yer veriyor. IHS Jane's adlı savunma danışmanlık şirketinin araştırmasına göre muhalif savaşçıların yarısı cihatçılar, ya da radikal İslamcılar'dan oluşuyor.

Şirket aralarında yabancıların da bulunduğu El Kaide bağlantılı 10 bin kadar cihatçı olduğunu söylüyor. 30 ila 35 bin kadarının da radikal İslamcı olmakla birlikte, küresel mücadeleden daha çok, Suriye'deki çatışmayla ilgilenen bir grup olduğunu tahmin ediliyor.

Şirket daha ılımlı olmalarına rağmen, İslamcı karaktere sahip gruplara üye en az 30 bin isyancı daha olduğunu belirtiyor. Bu durumun da sadece küçük bir azınlığın laik ya da milliyetçi gruplara üye olduğu anlamına geldiği kaydediliyor. Haberde araştırmanın istihbarat tahminleri, eylemciler ve militanlarla yapılan söyleşilere dayandığı da kaydediliyor.

Guardian: Obama-Ruhani görüşmesi olabilir

Guardian'ın ilk sayfasında Amerikan Başkanı Obama ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasındaki mektuplaşmanın, iki lider arasında bir görüşmeye dönüşebileceğini yazıyor.

Gazete, New York'ta bu ay yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarında, 1979 İran İslam Devrimi'nden bu yanaki ilk ABD-İran liderleri görüşmesinin yapılabileceğini kaydediyor.

Guardian İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'in de New York'ta İranlı mevkidaşı Muhammed Cevad Zarif ile görüşeceğini belirtiyor.

Gazete bu görüşme teklifinin İngiliz Dışişleri Bakanlığı için de sürpriz olduğunu ve İngiltere'den böyle bir istek gelmediği halde, Ruhani'nin İngilizce Twitter hesabında Hague ile görüşüleceğini yazdığı kaydediliyor.

Haberde, bir İngiliz Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin de 'Görüşmeden mutluluk duyarız. Ama bu konuda Tahran ile hiçbir resmi temasta bulunmadık' dediği belirtiliyor.

'Koridor görüşmesi'

ABD'li yetkililerin Ruhani'yle görüşme olasılığına şüpheyle baktıklarını söyleyen Guardian, bazı gözlemcilerin de Suriye'nin kimyasal silahları konusundaki anlaşmanın diplomasi için yeni bir alan yarattığı görüşünde olduğunu vurguluyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Ulusal İran-Amerikan Konseyi Başkanı Trita Parsi, 'Bence bir görüşme şansı var. Tahran Suriye anlaşmasında kendi rolü olduğunu da söylüyor. Ruhani'nin diplomatik çabalarının bir savaşı önlediğini göstermesi gerek. Görevdeki ilk altı ayında kendi yaklaşımının, selefinin sertlik yanlısı yaklaşımından daha çok yarar sağladığını göstermek istiyor.' diyor.

Parsi ayrıca, görüşmenin iki liderin oturup konuştuğu bir toplantı değil, her iki tarafın da daha sonra reddetme şansı olması için koridorda önceden ayarlanmış bir karşılaşma şeklinde olabileceğini söylüyor.