BIST 9.725
DOLAR 35,17
EURO 36,89
ALTIN 2.973,07
HABER /  DÜNYA

15 yaşındaki İbrahim ilik bekliyor

Sakarya’nın Karasu ilçesinde yaşayan 15 yaşındaki İbrahim İmamoğlu, lösemiden kurtulabilmek için uygun ilik bekliyor.<br/>Karasu ilçesinde y...

Abone ol

Sakarya’nın Karasu ilçesinde yaşayan 15 yaşındaki İbrahim İmamoğlu, lösemiden kurtulabilmek için uygun ilik bekliyor.
Karasu ilçesinde yaşayan İmamoğlu ailesinin 4 çocuğundan en küçüğü İbrahim İmamoğlu (15), 2010 yılında yakalandığı lösemiyi yenebilmek için uygun donör bekliyor. Hastalığa yakalandıktan sonra zor bir tedavi süreci geçiren İbrahim İmamoğlu’nun hastalığının tekrarlaması sebebiyle ilik nakli olması gerekiyor.
İbrahim İmamoğlu, “6 Kasım 2010 senesinde hastalığımı öğrendik. Öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Belirli tedavilere başladık, çok zor süreçle geçirdik. 1 sene sonra hastalığım tekrarladı. Tekrarladığı için de ilik nakli olmam gerekiyordu. Aile içinde donör taramaları yapıldı ancak uygun donör bulunmadığı için nakil yapılamadı. Daha sonra yurt dışı taramalarına başlandı ancak uygun donör bulunamadı. 1 buçuk senedir uygun donörü bekliyorum. İnşallah çıkacak. Türkiye’de yeterli düzeyde ilik bankası yok. Türkiye’de kanlar yeterli derecede işlenmiyor. Kanları inceleyen yalnızca 2 tane üniversite hastanesi var, onların da bütçeleri ödenmediği için şu an yaklaşık 40 bin kişinin kanı çalışılamıyor. 633 kişi ilik nakli olmak için bekliyor. Bizi hayata bağlamak için kanları çalışılmalı ve uygun ilik bulunmalı. Onların günahı ne? Kanlar çalışılmadığı için belki de onlar hayata veda edecek. Arkadaşlarım para yüzünden ölmesinler, ben de dahilim onlara. Türkiye’de 40 bin donör var ancak onların kanları bütçe yetersizliği yüzünden çalışılamıyor. Çalışılmadığı için gönüllü sayısında da artış olmuyor. Şu an 30 bin kişi gönüllü ancak bu çok az bir rakam. Bunu en az 2 milyon yapmaya çalışmalıyız, bunun için de kanların çalışılması lazım” dedi.
Yurt dışından uygun bir iliğin getirilmesinin yaklaşık olarak 25 bin euroya mal olduğunu belirten İbrahim İmamoğlu, "25 bin euroya birçok kanı işletebiliriz. Kendi ilik bankamıza kaydedebiliriz. Hem Türkiye de bu konuda gelişmiş olur. Yurt dışından getirmektense buradaki donörlerin kanlarını çalışabiliriz” ifadelerini kullandı.
Tedavi sürecinin çok zor ve yıpratıcı olduğunu belirten İmamoğlu, özellikle maske taktıkları için insanların o ve onun gibi hastalıkla savaşanlara yabancı gibi baktıklarını belirterek, “Çok zor günler geçiriyoruz. Bu zor günlerimizde insanların bizim yanımızda olmasını istiyoruz. Maske taktığımız için bize bakmasınlar bir yabancı insan gibi. Bizim yanımıza gelip neyimiz olduğunu sorsunlar, nasıl olduğumuzu sorsunlar. Uzaktan bakmakla bize yardımcı olamazsınız. Gönüllü olup bizlere yardım edebilirsiniz. Halimizi hatırımızı sorabilirsiniz, bakmakla bize yardımcı olmuyorsunuz. Yabancı bir insan değiliz biz, bizim sadece iliklerimiz kan üretmiyor. İnşallah bunlar da geçecek. Bizim ülkemizde yeterli düzeyde ilik bankası olmadığı için ve kanlar çalışılmadığı için biz zor süreçler yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi süreci boyunca bol bol kitap okuduğunu ve evde beslediği balıklarıyla ilgilendiğini belirten İbrahim İmamoğlu, “Balıkları çok seviyorum, hastalık sürecimde onlarla kendimi motive ettim. Onlarla ilgilenerek hastalığımı geçiştirdim, yoksa evde canım sıkılıyordu. Hastalığımı düşündükçe balıklarla ilgilenerek ve onlara bakarak kendime moral kattım. Hastaneye ilk yattığımda okula gidemeyeceğim diye ağladım ama hastalığım yüzünden ağlamadım. Okul arkadaşlarım ilk zamanlar yanımda oldular, yardımcı oldular ellerinden geldikçe ama onlar da bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları için çekiniyorlar. Ben de bu konuda yeterli bilgiye sahip değildim hastalığa yakalanmadan önce. Birçok kişinin bu konuda bilgisi yok. Mesela ilaçları aldığımda hemen iyileşeceğimi sanıyorlar ancak birçok ilaç bizi çok kötü hale getiriyor. Löseminin ne olduğunu bilmiyorlar ve bulaşıcı olduğunu biliyorlar. Onlara bulaştırmamdan korkuyorlar. Maske taktığımızda onlara geçeceğini düşünüyorlar aslında ben onlardan daha çok korkuyorum ve daha çok korunuyorum” dedi.
Şaduman İmamoğlu ise, “Oğlumun günden güne erimesini izlemek çok zor geliyor bana. Bunun için uygun iliğin bir an önce bulunmasını istiyorum. Bu konuda devletimizin bize ve bizim gibilere sahip çıkmasını istiyorum. Yeterli ilik bankası olmadığını ve Türkiye’de kanların yeterli çalışılmadığını duyduk. Bu konuda devletimizin ve milletimizin biraz daha hassas olmasını istiyorum. Oğlumun lösemi olduğunu ilk duyduğumda dünya başıma yıkıldı sanmıştım. Çok üzüldüm. Bu hastalığı bilmeyen kimse bu duyguları yaşayamaz” şeklinde konuştu.
Tedavi sürecinde çok zor günler geçirdiklerini belirten anne Şaduman İmamoğlu, “Geceleri oğluma bakıp sabah canlı olarak görebilecek miyim diye kendime soruyordum. Kanseri daha önceden bilmediğimiz için öğrendikten sonra daha da kötü oldum. Geceleri oğluma hiç belli etmeden gizli gizli ağlıyordum” ifadelerini kullandı.
(İHA)