Financial Times gazetesi 4 sayfalık özel bir Türkiye eki yayımlamış. Ekin manşeti, "Cumhurbaşkanı devlet üzerindeki kontrolünü artırıyor". Gazetenin uluslararası ilişkiler editörü David Gardner'ın yazısının başlığı ise "Ankara artık güvenilir görülmüyor."
Abone olİngiliz Financial Times gazetesi bugün dört sayfalık özel bir Türkiye eki yayımlamış. Ekin manşeti, "Cumhurbaşkanı devlet üzerindeki kontrolünü artırıyor".
Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey, genel seçim öncesi çıkarılan bir dizi yasayla iktidarın merkezileştiğini söylüyor.
Dombey yeni yasalarla hükümetin yargı üzerindeki kontrolünü artırdığını, Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) ve polise daha fazla yetki verildiğini belirtiyor.
Bakanlara mahkeme emirleri olmaksızın internet sitelerinhe erişimi engelleme yetkisi verilmesi, hükümetin atadığı valilere polise soruşturma ya da gözaltı konusunda talimat vermek ile yetkilendirilmesi de yazıda değinilen düzenlemeler arasında.
Daniel Dombey, "Türkiye'de bir ölçüde fiilen başkanlık sistemi yürürlükte" diyor ve sıkıntılı bir dönemden geçilirken yapılacak genel seçimin ülkenin önümüzdeki yıllarda izleyeceği rotayı belirleyeceğini belirtiyor.
Dombey'e göre Cumhurbaşanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bekleyen sıkıntıların başında ekonominin geçmişteki kadar iyi bir performans sergilememesi ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içindeki daha önce eşi görülmemiş görüş ayrılıkları geliyor.
'Erdoğan kestirilemeyen biri oluyor'
Yazıdan bazı satırlar şöyle:
"Ahmet Davutoğlu, Sayın Erdoğan tarafından özene bezene seçilmiş bir halefdi. Ancak Davutoğlu, Başbakan ve parti lideri olarak yolsuzluktan Kürt Sorunu'nun çözümüne yönelik barış sürecine kadar bir dizi konuda Cumhurbaşkanı ile aynı görüşte olmadı..."
"Bazı AKP üyeleri ve destekçileri özel görüşmelerinde kökeni İslamcı olan hareketlerinin Sayın Erdoğan için tasarlanmış bir araca dönüştüğünden şikayetçi. Kısa süre önce Merkez Bankası'nı, faizleri yüksek tutarak vatana ihanet etmekle suçlayan Cumhurbaşkanının, hareketleri önceden kestirilemeyen bir kişiye dönüştüğünü söylüyorlar."
AKP milletvekili: Davutoğlu'nun bazı yetkileri olmalı
Financial Times'a konuşan ancak adı açıklanmayan bir AKP milletvekili ise şunları söylemiş:
"Davutoğlu'nun bazı yetkileri olmalı. Sayın Erdoğan ona bir nebze manevra alanı vermeli. Ancak ne zaman Davutoğlu kendi başına bir karar vermek istese, Erdoğan hemen saldırmaya başlıyor."
Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey bu noktada bağlantılı iki sorunun yanıtının önemli olduğunu söylüyor.
Bunlardan ilki, genel seçimler sonrası siyasi dinamiğin nasıl değişeceği, yani AKP'nin anayasayı değiştirecek sayıda milletvekili çıkarıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok istediği başkanlık sistemini verip vermeyeceği. Diğeri ise Başbakan Davutoğlu'nun genel seçimden güçlenip çıkıp çıkmayacağı.
"İki sorunun yanıtı için de belirleyici faktör Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) başarısı ya da başarısızlığı olacak" diyor Dombey. HDP'nin yüzde 10 barajını aşamamasının nüfusunun büyük çoğunluğu Kürt Güneydoğu Anadolu'yu istikrarsızlaştıracağını ekleyerek...
'Engeller her zamankinden büyük'
Yazı özetle şu satırlarla noktalanıyor:
"Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tablo şöyle: Bazen kendi hükümetini çökertir görünen bir Cumhurbaşkanı, ekonomik sıkıntılar ve AKP içindeki giderek kamuoyu önüne taşınan iktidar mücadelesi."
"Üst düzey bir AKP'li siyasetçi geçtiğimiz günlerde 'Başarısız olduk' itirafında bulunmuştu. Kastettiği şey, partinin ılımlı İslamcıların demokratik bir şekilde ülkeyi yönetebileceklerini göstermekte başarısız olmalarıydı."
"Sayın Erdoğan istediğini elde edecek mi bilinmez. Hemen her gün başkanlık sistemini savunuyor ve şu ana kadar istediklerinin hemen hemen tümünü elde etti."
"Ancak onun iktidarını sağlamlaştırması yolunda yüzleştiği engeller de-daha zayıf bir ekonomi, seçim aritmetiği, partisindeki anlaşmazlıklar-her zamankinden büyük görünüyor. Tıpkı bekleyen riskler gibi..."
'Ankara artık güvenilir görülmüyor'
Financial Times'ın uluslararası ilişkiler editörü David Gardner'ın, gazetenin Türkiye ekindeki yazısının başlığı ise "Ankara artık güvenilir görülmüyor".
David Gardner yazısına şu satırlarla başlıyor:
"Türkiye dört yıl önce Orta Doğu'da istikrarın temel taşı olarak görülüyordu. Kökleri siyasi İslama dayanan pragmatik bir hükümetin yönetiminde Nato ittifakının sadık bir üyesiydi, Avrupa Birliği üyeliğine de adaydı. Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Batı'da, dış güçlerin şekillendirme çabalarına karşı konulan bölgenin en güvenilir ismiydi...Şimdi tüm bunlar çok uzun bir zaman önceymiş gibi görünüyor..."
Gardner, dönemin Dışişleri Bakanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "komşularla sıfır sorun" politikasının o dönem yere göre sığdırılamadığını belirtiyor. Şimdi ise Türkiye'nin neredeyse sorun yaşamadığı komşusu olmadığı vurgulanıyor yazıda. Bu noktada örnek verilen ülkeler ise İsrail, Mısır, Suriye ve Irak ile daha düşük ölçekte Suudi Arabistan ve İran.
"Türkiye'yi geçmişte takdir edenlerin çoğu şimdi büyük bir hayalkırıklığı yaşıyor ve bu ülkeye kuşkuyla bakıyor" diyor David Gardner.
'Türkiye'nin cihat hattı'
Gardner'ın yazısı şöyle devam ediyor:
"Türkiye geçen yıla kadar Suriye'ye gitmek isteyen gönüllü cihatçıların topraklarını kullanmalarına izin verdi. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) dışındaki grupları kollamış olsa da, IŞİD muhtemelen Türkiye'nin cihat boru hattı olmadan Suriye ve Irak'ta direniş hareketini domine edemezdi."
Financial Times yazarı bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'nin bir takım oyuncusu olmadığı, hatta IŞİD'i desteklemiş olabileceği izlenimi vermeyi başardığını söylüyor.
Ankara'nın Batılı müttefiklerinin de, Erdoğan'ın Rusya lideri Vladimir Putin'i açıkça takdir etmesinden ve Çin ile "cilveleşmesinden" kaygı duydukları belirtiliyor yazıda.
'Erdoğan Türkiye'yi AB üyeliğinden uzaklaştırıyor'
David Gardner, Türkiye'nin AB'yle üyelik müzakerelerinin uzun süredir yavaşlamasında birliğin de ağır sorumluluğu olduğunu belirtse de, ekliyor:
"Sayın Erdoğan'ın otoriter bir tavırla liberal olmayan bir demokrasiye yönelmesi, hukukun üstünlüğünü sorgulaması, ifade ve gösteri özgürlüğünü tehlikeye atması Türkiye'yi AB üyeliğinden uzaklaştırıyor."
Türkiye AB'yle gümrük birliği anlaşmasını genişletmeye hazır. David Gardner ise yoğun ilişkileri olan AB ile Türkiye'nin bununla yetinemeyecekleri kanısında.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen'in, "Hala üyelik dışında derin bir ilişki üzerinde düşünülebilir. Örneğin Norveç gibi ülkelerden daha fazla katkı sağlayabilecek ülkelerle yeni bir ortaklık modeli oluşturulabilir" görüşünü aktarmış yazısında Gardner.
Yazı ise şu satırlarla noktalanmış:
"Türkiye böylesi bir ilişkiye tutunabilir. Özellikle de Britanya gibi başka bir üye AB'den ayrılır ve birlikle ilişkilerini yeniden düzenlerse. İşte o zaman Türkiye yalnız olmayacaktır."
Financial Times Türkiye ekinde, ülke ekonomisinin son 15 yılıyle ilgili istatistiklere de yer vermiş. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002'den bu yana yapılan seçimlerde elde ettiği oy oranları ile birlikte...
'Hükümetin büyük sermaye ile arası bozuk'
Financial Times'ın özel ekindeki diğer yazılar da şöyle:
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu ve danışmanlık şirketi Global Source'un Türkiye danışmanı Murat Üçer, Türkiye ekonomisindeki mevcut kırılganlığa, reformlardan geri adım atılmasının neden olduğunu söylüyor.
Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey, ekteki diğer yazısında, hükümetin büyük sermaye ile arasının bozuk olduğunu belirtiyor.
Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş'a göre Türkiye'de Kürt Sorunu'nun çözümü ufukta görünse de, henüz bu aşamaya gelinebilmiş değil.
Gazeteci Piotr Zalewski iki yazısından birinde 1915'ta yaşananların 100. yıldönümünde Türkiye ile Ermenistan arasında cephe hatlarının yeniden çizildiğini vurguluyor.
Zalewski'nin diğer yazısı hedefini "dünyanın en güçlü cam şirketi olma" olarak belirleyen Paşabahçe üzerine.
Türkiye'de dışarda yemek yiyenlerin sayısının arttığını ve bu alanda kültürün değiştiğini vurgulayan gazeteci Andrew Finkel'in yazısının konusu ise "Türklerin başlattığı yiyecek devrimi".