İngiltere gazeteleri Ermeni kökenli Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı ve geçtiğimiz haftalarda kontrolün isyancılara geçtiği Keseb ile ilgili haberlere ağırlık veriyor.
Abone olİngiltere gazeteleri Ermeni kökenli Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı ve geçtiğimiz haftalarda kontrolün isyancılara geçtiği Keseb ile ilgili haberlere ağırlık veriyor.
Telegraph gazetesinde yayınlanan haberde Ermeni köyü Keseb’i ele geçiren Suriyeli muhaliflere Türkiye’nin yardım ettiği” öne sürülüyor.
Ruth Sherlock imzalı haberde Suriyeli isyancıların askeri açıdan iyi korunan Türkiye sınırında geçmelerine göz yumulduğu belirtiliyor.
Gazete, isminin açıklanmasını istemeyen Suriyeli bir muhalifin açıklamalarını şöyle haberleştiriyor:
“Rejime farklı bir taraftan saldırmamız gerekiyordu. Sahil şeridinden tek geçiş Türkiye sınırıydı. Kısaca bu (Türkiye'nin sağladığı yardım) büyük bir yardımdı.”
Telegraph gazetesine konuşan Bedros adında bir takma isim kullanan 45 yaşındaki Kesepli bir Ermeni saldırıyı şöyle aktarıyor:
"Top ateşi sesleriyle uyandık. Giyinmek için zamanımız yoktu. Eşimi ve çocuklarımı alarak kaçtım. Hiçbir şey almak için zamanımız yoktu. Bazı insanlar gecelikleriylie kaçmak zorunda kaldı."
Gazete, Keseb’in El Nusra gibi El Kaide bağlantılı İslamcı grupların eline gelmesi sonrası 2 bin kişinin kasabayı terk ettiğini yazıyor.
Saldırı sırasında Beldos’un bir akrabasının İslamcı isyancıları Türk askeri ile yan yana gördüğü belirtiliyor.
Haberde Beldos, top atışının Türkiye sınırından başladığını iddia ediyor.
Gazete Türk Dışişleri Bakanlığı’nın iddiaları tamamen temelsiz ve yalan olarak değerlendirdiğini belirtiyor.
Gazetenin haberi özetle şöyle devam ediyor:
"Fakat, Türkiye’nin açıklaması İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) bulguları ve görgü tanıklarının ifadeleri ile çelişiyor.
HRW’nun Suriye ve Lübnan araştırmacısı Lama Fakih Telegraph’a yaptığı açıklamada Türkiye’nin bilgisi olmadan bu grupların Suriye’ye geçmesi pek olası olmadığını söyledi.
Fakih şöyle konuştu:
'İsyanıclar Keseb’e saldırmayı çok uzun süredir istiyordu. Fakat daha önce Türkiye buna izin vermedi. Türkler daha önce geçiş izni vermedi. Çünkü saldırının başarılı olması için tam bir bütün olmak gerektiğini söylüyorlardı.'
Fakih, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü ve diğer gruplar arasındaki geçen yıl başlayan çatışmaları kast ediyor."
Kebseb’e gerçekleşen saldırının Ermenilerin hafızalarında Osmanlıların gerçekleştirdiği kıyımlarla ilgili kötü anıları canlandırdığını belirten gazete, kasaba sakinlerinin de bu anılarla büyüdüklerini yazıyor.
Gazete haberini şöyle tamamlıyor:
"Keseb, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da bağlı olduğu Alevilerin yaşadığı sahil kenarındaki Lazkiye’nin savunmasında Suriye rejiminin zayıf noktasıydı.
El Nusra ve İslami Cephe bu bölgeye doğru sızmaya çalışıyordu. Samra’nın kontrolünü kazanmaları sonrasında kıyı sahillerine erişim sağladılar. Askeri olarak stratejik açıdan hayatı konumdaki 45’inci Gözlemevi tepesini almak için bastırıyorlar.
İslami Cephe’nin diplomatik temsilcisi Dr Mahmut 'Neden Keseb’i almamız gerektiğini siz de görebilirsiniz' diyor.
'Şu an rejim çok ama çok korkuyor' diye ekliyor."
Propoganda savaşı
Times gazetesinin Keseb ile ilgili haberinde ise muhalifler ve rejim yanlıları arasındaki propaganda savaşına dikkat çekiliyor.
Gazete Ermeni kökenli ABD’li televizyon yıldızı Kim Kardashian’ın da Keseb’teki gelişmeleri Twitter’dan takipçilerine duyurduğunu anımsatarak, Keseb’in muhaliflerin kontrolüne geçmesi sonra yayılan resimlere dikkat çekiyor.
Gazete bu resimlerde kafası kesilmiş bedenler, infaz edilmiş tutsaklar ve yağmalanmış kiliselerin göründüğünü belirtiyor.
Haberde “Hatta bir resimde Hristiyan bir kıza tecavüz edildiği ve daha sonra öldürüldüğü gözüküyor. Ağızında ise büyükçe bir haç saplanmış duruyor” deniliyor.
Suriyeli isyancılar da daha sonra kendi görüntülerini yaydığını belirten gazete haberi şöyle devam ediyor:
“Bu görüntüler de sakallı bir savaşçının hiçbir zarara uğramamış bir klişe de kutsal kitapların tozunu aldığı ve Türkiye sınırına geçmeye çalışan bir yaşlıya yardım ettiği görülüyor.
Suriye rejiminin foyasını ortaya çıkarmak için muhalefet yanlıları Twitter’da dolaşan 7 fotoğrafın Suriye’de 3 yıl süren iç savaşın farklı bölgelerinde çekilmiş olduğunu belgeledi.
Öldürülen kızla ilgili görüntünün ise 2005 yılında yapılmış ‘İç Ahsaksızlık’ isimli düşük bütçeli bir filmden alındığını ortaya çıkardılar.”
Beyrut’a gelen Ermeni mülteciler Keseb’te ne yaşandığı ile ilgili daha net bilgiler verdiğini yazan gazete 94 yaşındaki bir dedenin “hiçbir şiddet yaşanmadığı” yönündeki sözlerini haberleştiriyor.
Fakat gazete başka mültecilerin yaşananların derin travmatik bir tecrübe olarak tanımladıklarını belirtiyor.
Haberde Hovsep isimli birinin açıklamasına göre top saldırısının Türkiye sınırından geldiği ve kasaba sakinlerinin Lazkiye’ye doğru kaçtığı belirtiliyor.
Sosyal medya yasakları Türk ekonomisini olumsuz etkiliyor
Financial Times gazetesi Türkiye’deki Twitter ve Youtube’a yönelik yasakların Türk ekonomisinin büyüme hedeflerini olumsuz etkilediğini yazıyor.
Gazete, ABD’de 10 yıldan fazla yaşadıktan sonra İstanbul’a 2010 yılında dönen Barış Aksoy’un hikâyesini haberleştiriyor.
Gazete, Aksoy’un elektronik çip üreticisi İnter Capital’in Türkiye ofisini açarak Türkiye’ye Silikon Vadisi’nden gelen ilk yatırımcı olduğunu belirtiyor.
Aksoy’un Türkiye’nin teknoloji sektöründeki parıltısı ve büyüyen ekonominin ışıltısı ile Türkiye’ye yaptırım yaptığını belirten gazete, “Şu anki durum hiç iç açıcı değil. Aksoy, Türkiye’de sosyal medyaya yönelik yasakların olumsuz etkisinden kaygılı” diye yazıyor.
Türk ekonomisinin büyüme hızının yavaşladığını ve bazı ekonomistlere göre Türkiye’yi yakın zamanda vasat bir büyüme ivmesi beklediğini belirten gazete haberinde özetle şöyle deniyor:
“Asıl tehlike ülkenin siyasetinde. Geçen seneki yolsuzluk skandalları ile Mart ayında gerçekleşen yerel seçimler arasındaki çalkantılı dönemde hükümet Twitter ve Youtube’u yasakladı.
Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı ve önümüzdeki yılkı genel seçimlerle beraber; düşük tasarruf oranı, kısa dönemde yabancı yatırımcıya bağımlılık ve büyüyen bütçe açığı gibi ülkenin kronikleşen sorunlarının çözüme kavuşturulmasına yönelik çok az bir umut var.
Şu an tüm ilgi hükümetin sosyal medyaya yönelik şikâyetlerine odaklanmış durumda ki yolsuzluk iddialarının burada yayınlanmasından sonra bu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belalısı oldu.
Bu hafta Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin Twitter yasağını kaldırmasını eleştirdi ve Twitter’ı vergi kaçakçılığı ile suçladı. Youtube ise ülkede halen yasak.
Aksoy’a göre sosyal medyaya yönelik yasaklar şirketlerin doğrudan etkilenmesinin ötesinde bir etkiye sahip.
'İnternet yeni kurulan sıradan bir siteye baktığınızda yüzde 20 ile yüzde 40 arasındaki kullanıcıları sosyal medya kanalları üzerinden siteye ulaşır' diyor Aksoy.
'Siz bu siteleri kapatırsanız bunların bir etkisi olacaktır.' diye ekliyor.
Hükümetin teknoloji sektörünü cezalandıran politikalarının geniş kapsamda ekonomi üzerinde etkisi var.
Boston Danışma Şirketi’nin raporuna göre internet, Türkiye’nin gayri safı yurtiçi hasılasına (GSYH) yüzde 1,7'lik bir etki yapıyor.
Fakat 2017 yılına kadar bu etkinin ortalama yılda yüzde 19 artması bekleniyor.
Bu internetin, Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörü olması anlamına geliyor.
Aksoy’a göre sosyal medya yasaklarını delen Türk kullanıcılar Türkiye’nin potansiyelini ve becerisini gösteriyor.
Fakat daha az umutlu olanlar da var.
Yemek Sepeti adlı şirketin kurucularından biri olan Melih Ödemiş’e göre bu tip yasaklar altında şirketler iş planlarını gerçekleştiremez, ajanslar işlerinin dışında kalır ve sistem de sitelerin her daim açık kalacağına yönelik umudunu yitirir.
Ödemiş, internet sitelerinin kapandığı piyasada yatırımcıların yatırım yapmaya itina edeceğini belirtiyor.
Aksoy’un Türkiye’ye döndüğü iki yıl öncesine göre ülkede büyük değişimler söz konusu.
İki yıl önce Türk ekonomisinin büyüme hızı yüzde 9 oranında idi.
Fakat şu an yüzde 4 bile geçemiyor.
Önümüzdeki dönemde daha da düşmesi bekleniyor.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin büyüme hızının yüzde 2,5 olacağı tahmininde bulunuyor.
Şirket, Türkiye’deki politik ve finansal risklere dikkat çekiyor.
Ülke ekonomisinin itici gücü olan fakat çift dipli daralmaya giren tüketim yüzünden Aksoy gibi yatırımcılar geçmişe oranla Türkiye’ye daha az yatırım yapıyor.
Türk işadamları ise yapısal reformların yapılması için çağrıda bulunuyor.
Akbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer küresel piyasaların gelişmekteki ekonomiler için eskisinden daha sert olduğuna işaret ediyor.
'Bunun için yabancı yatırımcıyı çekebilmek için onlara doğru mesajı vermeliyiz' diyor.
Dinçer, Erdoğan’ın ekonomik reformları gerçekleştirmesi için umutlu olduğunu belirtiyor.
Fakat Erdoğan’ın önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlere odaklanması birçok uzmanı yapısal reformların bir sonraki bahara kaldığı görüşüne sevk ediyor.
Bilkent Üniversitesi’nden Rafet Gürkaynak’a göre Türkiye yüzde 2-3 büyümeye devam ettikçe sorunlar giderek büyüyor.
'Tüketici ve şirketler düzeyindeki borçlanma bazı sorunları doğuracak. Fakat ne zaman ve ne şiddet etkisi ortaya çıkacak bunu bilmiyoruz' diyor Gürkaynak."
Sınır dışı edilen İranlıyı diğer yolcular kurtardı
Independent gazetesi ise İsveç’ten sınır dışı edilmeye çalışılan bir İranlının diğer yolcular tarafından kurtarıldığını yazıyor.
Habere göre Kader Kalemere isimli İranlı yolcu İsveç vatandaşı eşi sayesinde oturum izni elde etti.
Fakat İsveç yasalarına göre ülke dışından buna başvurması gerekiyordu.
Ülkesinde zülüm göreceğinden korkan Kalemere, İran'a gitmeyi reddeti.
Daha sonra zorla sınır dışı edilen Kalemere, protestolar eşliğinde uçağa bindirildi.
Fakat uçaktaki diğer yolcuların İranlı mültecinin durumundan ötürü kemerlerini bağlamayı reddetmesi üzere uçuş iptal edildi.
İnsansız hava araçları ordunun kontrolünde
Guardian gazetesindeki özel habere göre Pakistan’da kullanılan CIA’e ait insansız hava araçları ABD'deki Las Vegas’tan 45 mil uzaklıktaki Mojava çölündeki hava kuvvetlerine ait bir üstten kontrol edildiği ortaya çıktı.
Gazete geçtiğimiz yıl Obama yönetiminden üst düzey bir yetkilinin CIA’e ait insansız hava araçlarının kontrolünün askeri birimlere devredileceğini söylediğini yazıyor.
Fakat gazeteye konuşan eski bir asker olan Brandon Bryant bu açıklamanın yalan olduğunu zaten insansız araçların Amerikan ordusu tarafından kontrol edildiğini söylüyor.
Gazete haberinde uzmanların bu durumun yasallığı ve yanlışlığı ile ilgili sorulara işaret ettiği belirtiliyor.
Guardian'a göre son 10 yıl içinde Pakistan’da insansız hava araçları yüzünden 2 bin 400’den fazla kişi hayatını kaybetti.