İngiltere gazetelerinde, İsrail'in, Suriye'de İran'ın ve Hizbullah'ın on binlerce savaşçıdan oluşan bir 'halk gücü' kurduğu yönündeki uyarısı geniş yer buluyor. İngiltere ve Fransa'nın Suriye muhalefetini siahlandırma isteği de tartışılan konulardan.
Abone olİsrail’den İran ve Hizbullah uyarısı
İngiliz gazetelerinin çoğunda, İsrail askeri istihbarat şefi Tümgeneral Avi Koçavi’nin Suriye’deki gelişmelerle ilgili açıklaması geniş yer buluyor.
Times, Koçavi’nin ağzından, İran’ın ve Lübnan’daki Hizbullah milislerinin, Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi durumunda çıkarlarını korumak için harekete geçtiğini aktarıyor.
İddiaya göre, İran’ın finanse ettiği, Hizbullah’ın eğittiği 50 bin kişilik bir güç, Suriye rejimini destekliyor. Bu gücün üye sayısının 100 bine çıkarılması hedefleniyor.
Haberde, 220 bin kişilik etkin gücü olan Suriye ordusunun bugün dayanabileceği 50 bin askeri bulunduğu belirtilerek, ordunun Rus yapımı gelişmiş askeri donanıma ve kimyasal silahlara sahip olduğu hatırlatılıyor.
Times’a konuşan İsrailli bir askeri yetkili ise şöyle diyor: “Eğer Esad düşer ve Hizbullah Suriye silahlarına el atmaya çalışırsa Hizbullah’ı bombalarız.”
Gazeteye göre, İsrail’deki Batılı diplomatlar, İsrail ile Hizbullah arasında yeni bir savaşın “kaçınılmaz” olduğu görüşünde.
İki tarafın bin kişinin ölümü pahasına savaştığı 2006’dan bu yana, Hizbullah’ın füze sayısını yaklaşık 60 bine çıkardığı ve bunların bazılarının Tel Aviv’i vurabilecek menzile sahip olduğu belirtiliyor.
Geçen sefer Lübnan’ın güneyine girmekte başarısız olan İsrailli askeri yetkililer, bu defa “sert ve hızlı” olacaklarını söylüyor ve çatışmaların “çirkin” bir hal alabileceğini dile getiriyor.
Guardian gazetesi de, İsrailli Tümgeneral Avi Koçavi’nin şu sözlerini aktarıyor: “Pek yakın görülen Suriye’nin düşüşünün hem İran hem de Hizbullah için zararları çok yüksek olur. İran, İsrail çevresindeki tek müttefiğini kaybediyor. Suriye üzerinden Hizbullah’a silah nakletme olanağını yitiriyor. İran ve Hizbullah, Esad’ın rejimini desteklemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Esad’ı sahada operasyonel olarak, stratejik danışmalarla, istihbaratla ve silahla destekliyorlar.”
Haberde, Suriyeli muhaliflere aktarılacak gelişmiş silahların, El Nusra Cephesi aracılığıyla Lübnan’daki El Kaide bağlantılı gruplara geçme ihtimalinin de İsraillileri düşündürdüğü kaydediliyor.
İngiltere ve Fransa, muhalifleri silahlandırmak için bastırıyor
Guardian’ın manşetindeyse, İngiltere ve Fransa’nın, Suriyeli muhalifleri silahlandırmak için Avrupa Birliği üyelerine bastırmasıyla ilgili haber var.
Konunun bugünkü AB zirvesinde gündeme getirileceği belirtilen haberde, Almanya’nın ise bu girişime çekimser olduğu belirtiliyor. Zira, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, isyancılara yönelik silah ambargosunun kaldırılmasının “tartışılabileceğini” söylemekle yetinmiş.
Financial Times gazetesinde David Gardner’ın konuyla ilgili bir analizi yer alıyor.
ABD ve diğer Batı ülkelerinin, “yanlış ellere geçmemesi” için Suriyeli muhaliflere silah aktarmadığını hatırlatan Gardner, bugün ise yalnızca “yanlış eller” olarak görülen Rusya ve İran destekli Suriye rejiminin ve Sünni devletlerin desteklediği cihadçıların silaha sahip olduğunu vurguluyor.
Gardner, İstanbul’da bir grup Avrupalı gazeteciye konuşan Suriyeli muhalefet koalisyonunun kadın başkan yardımcısı Süheyr Atassi’nin şu sözlerini aktarıyor: “Demokratik ülkeler bize silah vermezse, bunun kaosa ve radikalleşmeye yol açacağını söyledik, peki şimdi nerdeyiz? Kaos var ve sahada radikal gruplar var. Eğer Avrupa ve diğerleri Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemiş olsalardı şimdi olduğumuz yerde olmazdık. Ama hâlâ durumu kurtaracak zamanımız var, henüz bir mezhep savaşına batmadık.”
Gardner ise Atassi’ye hak vermekle birlikte, muhaliflerin geçen hafta İstanbul’da kurtarılmış bölgelerde bir geçici hükümet kurmakta anlaşamadığına dikkat çekiyor.
Suriye, cihadçıların toplanma merkezi oluyor
Daily Telegraph gazetesindeki bir haberde, Suriye’nin 1980’lerde Afganistan’ın olduğu gibi “uluslararası terörizmin potası” olabileceği uyarısı yer alıyor.
Uyarıyı yapan, bir düşünce kuruluşunun direktörlüğünü yapan, İngiliz dış istihbarat servisi MI6’in eski ikinci adamı Nigel Inkster.
Adı açıklanmayan bir İngiliz yetkili de, İngiltere’den Suriye’ye savaşmak için gidenlerin sayısının Afganistan, Pakistan, Yemen ve diğer yerlere gidenlerin çok üzerinde olduğunu söylüyor.
İran’da gazetecilere cezalar yağıyor
Haziran ayında Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı İran’da muhalif gazetecilere yönelik baskıların yoğunlaşması dikkat çekiyor.
Son haftalarda tutuklanan 21 gazetecinin çoğunun serbest bırakıldığını belirten Times, Tahran rejiminin bu gazetecileri ağır para cezaları vererek susturma yoluna gittiğini ifade ediyor.
1 milyon riyal, yani yaklaşık 80 bin dolarlık kefalet parasını ödemek için birçoğu evini ipotek göstermiş.
Yeniden gazetecilik yaptıklarına ilişkin en ufak bir şüphede, hem tutuklanacaklar hem de evlerini kaybedecekler.
İranlı bir gazeteci, “Cinayetle, hırsızlıkla ve tecavüzle suçlananlar aynı gaddarlıkla karşılaşmıyor” diyor.
Tottenham maçında ırkçı tezahürat iddiası
Times’ın spor manşeti, futbol maçlarındaki ırkçı tezahüratlarla ilgili.
İngiliz takımı Tottenham’ın Teknik Direktörü Andre Villas-Boas, Inter Milan ile yaptıkları maç sırasında, İtalyan taraftarların Afrika kökenli futbolcularına ırkçı tezahüratta bulunmasından yakınıyor.
Teknik Direktör, “Tezahüratı duymak çok kolaydı, eminim UEFA harekete geçecektir. Bu Inter Milan için zor bir durum, çünkü daha önce de olmuştu” diyor.
İtalyan takımı, daha önce ırkçı tezahürat nedeniyle çeşitli kez cezalandırılmıştı.
Çok sayıda Afrika kökenli oyuncuya sahip olan İngiliz takımı Tottenham, İtalya’daki maçlarında sık sık sözlü tacizlerle karşılaşıyor.
Tottenham’ın dün Adebayor’un gölüyle UEFA Avrupa Ligi Çeyrek Finali’nde Fenerbahçe’nin olası rakipleri arasına girdiğini hatırlatalım.