BIST 9.650
DOLAR 34,57
EURO 36,22
ALTIN 2.969,43
HABER /  GÜNCEL

15 Eylül 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde Türkiye yorumları: 'Türkiye'nin laikliği Hamas'ı kaygılandırıyor', 'Orta Doğu'da İran'ın popülaritesi hızla düşüyor, Türkiye'ninki yükseliyor'

Abone ol

Independent yazarı Donald Macintyre, Mısır'daki Müslüman Kardeşler Hareketi'nin "Erdoğan ve ülkesinin tek başına bölgeye liderlik etmesi ve bölgenin geleceğini belirlememesi gerektiğini düşünüyoruz" dediğini hatırlatıyor.

Yazar Hamas'ın kökeninin Müslüman kardeşler olduğunu belirterek şöyle diyor:

"Erdoğan'ın Hamas'la görece yakın ilişkisi İsrail'i kaygılandırıyordu. Türkiye ile İsrail arasındaki sorunun bir parçasını oluşturan bu kaygı, Erdoğan'ın Gazze'yi ziyaret etme tehditleriyle daha da arttı. Ama Müslüman kardeşlerin tepkisinin nedeni İslamcı vasfına rağmen Erdoğan'ın yeni Mısır'ın laik olmasına vurgu yapmasından kaynaklanıyor olabilir mi? Ya da bu tepkinin nedeni Erdoğan'ın Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın BM üyeliği girişimine hararetle destek vermesi olabilir mi? Zira Hamas içinde bu girişime olumsuz bakılıyor."

'Erdoğan'ın çelişkisi'

Hindistanlı yazar Pankaj Mishra, Guardian'da Filistin'in tanınma başvurusunu değerlendirdiği yazısında, Erdoğan'ın Kahire'de halkların iradesinin iktidar olması çağrısında bulunduğunu anımsatarak şöyle diyor:

"Bu açık otoriter eğilimleri olan bir liderin kendi çıkarları için kullandığı bir söylem. Ama Erdoğan'ın İsrail'in Batı'nın şımarık çocuğu olduğu tezi, Filistinlilerin Batı tarzı ve Batı destekli yayılmacılığın kurbanı olarak görüldüğü Arap dünyası ve hatta Asya'nın bazı bölümlerinde geniş kabul görecektir."

Yazar, Filistinli liderler arasındaki bölünmüşlüğe dikkat çekerek şöyle devam ediyor:

'Filistinliler umutsuz'


"Bağımsız bir Filistin devleti, ayakta duramayabilir ya da hızlı bir şekilde iflas edebilir. Ama Filistin'in sömürgecilikten kurtulma ve kendi kaderini tayin süreci henüz tamamlanmadı. Zayıflayan Batı'nın gelecek hafta göstereceği muhalefet sonunda Filistin devletinin doğuşunu engelleyemeyecek. Tıpkı Doğu'nun yeni ortaya çıkan ve zayıf devletlerinin 1947'deki itirazlarının Yahudi devletinin ortaya çıkışını engelleyemediği gibi."

Financial Times'ta yer alan bir analizde ise, Filistinlilerin çoğunun gelecek hafta Birleşmiş Milletler'de yapılacak tanınma başvurusunun İsrail işgalini bitireceğine inanmadığı belirtiliyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Gelecek hafta, Filistinli liderler New York'ta tarihlerinin en dramatik hamlelerinden birini yaparak Birleşmiş Milletler'in Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanımasını isteyecekler ve muhtemelen Birleşmiş Milletler'e tam üyelik talep edecekler. Bu girişim, dünya başkentlerinin ilgisini çekti ve tartışma yarattı. Ama bu girişim, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki sıradan Filistinliler arasında heyecan yaratmadı. Birçoğu Birleşmiş Milletler'deki bu hamlenin hayatlarını iyileştirmeyeceğini, işgali sona erdirmeyeceğini düşünüyor."

'Avrupa bölündü'

Yazıda görüşleri aktarılan Cemil Raba adlı bir araştırma şirketi yöneticisi, "Filistinlilerin çoğu uluslararası sisteme ev Amerika'ya güvenmiyor. Bu yüzden bu girişimden bir sonuç çıkacağına inanmıyorlar" diyor.

Times gazetesi ise, Filistin'in tanınması konusunda Avrupa'nın bölünmüş olduğunu vurguluyor. Gazete, Amerikan yönetiminin, Birleşmiş Milletler'deki kritik oylamaya birkaç gün kalmasına rağmen hala rengini belli etmeyen İngiltere'ye bu konuda baskıyı artırdığını belirtiyor. Haber şöyle devam ediyor:

"Hollanda, Amerika ve İsrail'le birlikte hareket ederek Filistin'in başvurusuna karşı çıkacak. Almanya da bu yöne kayıyor. Ancak çoğu kuzey Avrupa ülkeleriyle Fransa ve İspanya, Filistin devletinin bağımsızlığının Arap Baharı'nın ruhuna uygun bir adım olduğu görüşünde. Amerika Birleşik Devletleri ise perde gerisindeki girişimleriyle Filistinlileri bu adımlarını ertelemeleri için ikna etmeye çalışıyor."

"İran'ın popülaritesi düşüyor, Türkiye'ninki yükseliyor"

Financial Times gazetesi, İran'ın Suriye konusunda söylemini değiştirerek, Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a reform çağrısında bulunduğunu aktarıyor. İran'ın Suriye'nin Orta Doğu'daki baş müttefiki olduğunu hatırlatan gazetenin analizinde özetle şöyle deniyor:

"Siyasi gözlemcilere göre söylem değişikliği, İran'ın Şam'ın krizi yönetme biçiminden duyduğu rahatsızlığı yansıtıyor. Bu aynı zamanda, kendini ezilmişlerin savunucusu olarak sunan İran'ın kendi imajına gelebilecek zararı hafifletmeye yönelik taktik bir adım. 2009'da seçimlere hile karıştırmakla suçlanan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, şimdi reform zaruretinden bahsediyor."

"Tahran'daki uzmanlar, İran'ın son gününe kadar Beşar Esad'ı desteklemeye devam edeceğini, ancak Suriye liderinin giderek zayıflamasından rahatsızlık duyduğunu söylüyor. Şam rejiminin çökmesi, bölgede tarihsel bir değişimin yaşandığı bir dönemde nüfuzunu artırma çabası içindeki İran'ı hayati önemdeki bir müttefikten mahrum bırakacak."

Financial Times, Arap coğrafyasındaki ayaklanmaların İran'ın çelişkilerini de su yüzüne çıkardığını savunarak şöyle diyor:

"Tahran Arap baharını 1979'daki kendi devriminden ilham alan İslami bir uyanış olarak selamladı. Ancak Tahran Suriye'deki olayları, Esad'ın söylediği gibi, İsrail'in çıkarlarına hizmet edecek bir dış komplo olarak niteledi. Ama, Suriye'deki otokratik yönetime karşı ayaklananların, İran'da bastırılmış muhalefetle, mevcut liderlerinkinden daha fazla ortak noktası var. Ayaklanmaların çıkış noktası Amerika ya da İsrail karşıtlığı değil, kendi iç sorunları."

"Suriyeli eylemciler zaman zaman protestolarında İran ve Hizbullah'a da tepki gösteriyorlar. Göstericiler, Esad'ın müttefiki olmasına rağmem Şam rejimine karşı sesini yükselten Türkiye'yi onaylıyorlar. Eski bir İranlı diplomat, "İran artık Suriye kamuoyunu daha fazla karşısına alamaz" diyor. Altı Arap ülkesinde yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, İran'ın popülaritesi hızla düşerken, Türkiye'ninki yükseliyor."