Küresel kriz ardından, büyük şirketler ve hükümetlerin izlediği çizgi, beş kıtadaki 951 kentte protesto ediliyor.
Abone olDünyanın dört bir yanında bugün, büyük şirketlerin aç gözlülüğü ve hükümetlerin kemer sıkma önlemlerini protesto eden gösteriler yapıldı.
En büyük gösterinin yapıldığı Roma'da yer yer olaylar çıktı.
On binlerce kişinin barışçıl gösterisi sırasında, polis mülklere zarar veren maskeli bir gruba müdahele etti.
Roma muhabirimiz David Willey, diğer protestocuların da maskeli gruba tepki gösterdiğini belirtiyor.
Gösterileri örgütleyenlere göre, beş kıtadaki 82 ülkenin 951 kentinde protesto yürüyüşleri yapılıyor.
Ancak katılımın yüksek olmadığı bildiriliyor.
Londra'nın finans merkezinde yapılan gösteriye en az 1000 kişi katıldı.
Polis göstericilerin borsa binasına yaklaşmasına izin vermedi.
Günün erken saatlerinde Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yanısıra, Asya'nın bazı kentlerinde gösteriler yapıldı.
Bir çok grup, ABD'deki Wall Street İşgalcileri'ni örnek alıyor.
15 Ekim küresel protesto gününü düzenleyenler, internet sitelerinde yaptıkları açıklamada, amaçlarının 'küresel düzeyde arzu ettikleri değişimi yaratmak' olduğunu belirtiyor.
Sitede, 'politikacılar ve hizmet ettikleri finans elitlerine, kendi geleceğimizi kendimizin belirleyeceğini tek bir ses halinde duyuracağız' deniyor.
Protestoların kısa geçmişi
Bu yıl Batılı ülkelerde tanık olunan, "sıradan vatandaş"ın günümüzün yerleşik ekonomik düzenini kınamak için sokağa döküldüğü eylemlerin başlangıcı, geçen ilkbahar aylarına uzanıyor.
İspanya'nın başkenti Madrid'de, Puerto del Sol meydanında düzenlenen ilk protesto eylemine, toplumsal anlamda her kesimden insanlar katılmış ve mevcut siyasi partilerle ilişki kurulmamıştı.
15 Mayıs'ta düzenlendiği için "15M" hareketi diye anılan İspanya protestolarının arkasında, işsiz ve genç meslek sahiplerinin internet ortamında oluşturduğu "Gerçek Demokrasi... Şimdi" adlı grup vardı.
Puerto del Sol'da haftalarca kamp kuruldu; zamanla hareket İspanya'nın tümüne yayıldı, yerel gruplar oluşturuldu.
İspanya'da ortaya çıkan "Indignados" (Öfkeliler) hareketi, tıpkı Tunus'ta başlayan "Arap Baharı" gibi ülkeden ülkeye yayıldı.
İspanyolların kaygı ve protestolarıyla kendi sorunları arasında benzerlik gören tepkili gruplar, benzer kınama eylemlere giriştiler.
Bu eylemlerin başını da, kamu alanlarının ve binalarının işgal edilmesi çekiyor.
Ekonomik kriz yayıldıkça, protestolar da yayıldı
Yunanistan, Fransa, İsrail, Belçika ve Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra "sınır tanımayan öfkeliler hareketi", şimdi İngiltere'de de sesini duyuruyor.
Bütün bu ülkelerdeki yakınmalar benzer nitelikli.
Örneğin İspanya'daki protestocular sermaye hareketlerinin daha sıkı kontrol edilmesini, bankalara ve varlıklı bireylere daha fazla vergiler getirilmesini, kamu hizmetlerinin korunmasını istiyor.
Yunan protestocular ise hükümetin sorumlu olduğu ekonomik hataların faturasını ödemek istemediklerini söylüyor, kamu harcamalarındaki kesintileri kınıyor.
İsrail'de hayat pahalılığı, konut fiyatları ve sosyal adaletsizlik kınanıyor.
Belçika yalnızca Belçikalı değil, diğer Avrupa ülkelerinden de gelen protestocuların buluştuğu bir kavşak oldu.
Fransız protestocular da, 2010 yılında yayımladığı kitabında, sosyal adaletsizliğin ve piyasaların gücünün barışçı şekilde protesto edilmesini, yeniden özgün demokratik değerlere dönülmesini isteyen 93 yaşındaki Alman asıllı Fransız yazarı Stéphane Hessel'in çağrıları etrafında toplandı.
Kimi Fransızlar Madrid'de başlayan gösterilere katılırken, çeşitli Fransız kentlerinde de protesto eylemleri düzenlendi.