14'ünde evlenen, 14 yıl işkence gören, 2014'te de başkan olmak isteyen Berivan Elif Kılıç'ın hayat öyküsü yürekleri burkarken, bir çok kadına da umut ışığı oldu.
Abone olHayallerinde diploma sahibi olan Berivan, 14 yaşındayken evlendi, 15 yaşında çocuk sahibi oldu, 14 yıl boyunca çocuklarıyla birlikte kocasından işkence gördü. Kocasından ayrılmaya karar verdi ve şimdi (2014 yılında) başkan olmak istiyor.
Hürriyet sinden Aysel Alp Berivan Elif Kılıç'la çarpıcı bir röportaja imza attı. İşte o röportajdan ilgi çeken başlıklar:
"BOŞANMAK BİLE ÜÇ YIL SÜRDÜ"
Seninle cennete bile gelmem, dediği kocasından ayrılmak bile üç yıl sürdü. Çocuklarına daha güzel bir hayat sürmek için Kocaköy’ü karşısına aldı. İlçenin boşanan ilk kadını oldu olmasına ama hastalık yapıştı bu kez de yakasına. Akraba evliliğinin sonucu büyük oğlu Emre tutuldu amansız hastalığa.
Acıların üstüne üstüne gitti; ben çektim başkaları çekmesin, deyip BDP’den siyasete atıldı. O encümen olmak için başvurdu; BDP, başkan adayımız ol, teklifi götürdü. Diyarbakır’ın Kocaköy İlçesi Belediye Başkan Adayı olarak geçti adı kayıtlara: Berivan Elif Kılıç.
17 bin nüfuslu ilçenin kocasından ayrılan ilk kadını olduğu gibi, belediye başkanlığı koltuğuna oturan ilk kadını olacak Berivan 30 Mart günü. Olacak, diyoruz çünkü 2009 seçimlerinde ilçede BDP’nin aldığı oy oranı yüzde 85. Berivan, bu oranı yüzde 90’a çıkarmak için var gücüyle çalışırken tanışıyoruz kendisiyle. Biz soruyoruz o anlatıyor 33 yıllık yaşam öyküsünü…
14’ÜNDE EVLENDİ
Neden çocuk yaşta evlendin?
KILIÇ: Kocaköy’de doğdum, büyüdüm. Babam TEDAŞ’ta şefti. İlkokulu bitirmiştim, hayallerimde diploma sahibi olmak vardı. Derslerim çok iyiydi. Sonuna kadar okuyacaktım. Ama 1990’lar çok kötü yıllardı bizler için. Biri babama PKK’lı dediği için gözaltına alınıp sürgün edildi terör suçundan. O yıllarda birinin sizi sevmemesi; bu PKK’lidir demesi bile gözaltına alınmak için yeterliydi. Bunun üzerine Siverek’e tayin edildi. Köylerin yakılıp yıkıldığı, insanların sokak ortasında öldürüldüğü zamanlardı. Ortaokula başlamıştım, babam ilk dönem bittiğinde okuldan aldı beni ortalık kötü, diye. Başıma bir iş gelir korkusuyla. Bir yıl boyunca ağladım okuldan alındığım için. 13’ümde taliplilerim çıktı; teyze oğlum da istedi. Yabancıyla evleneceğime akraba olsun, dedim; benden 10 yaş büyük teyze oğlumun teklifini kabul ettim.
“14 YAŞINDA EVLİLİĞİ EVCİLİKTEN AYIRT EDEMEDİM”
Huyunu suyunu biliyor muydun, birbirinizi tanıyor muydunuz?
KILIÇ: Hayır tanımıyordum, çünkü bizde kadın erkek bir arada olmaz. Ayrı oturulur. O nedenle ben de tanımıyordum onu ama nişanlanınca, ev ziyaretleri, telefon görüşmeleri başladı. İlk telefon görüşmemizde hakaretler etti, ilkokul mezunu olduğum için aşağıladı. Çünkü kendisi lise mezunuydu. Ama nişanlanmıştık bir kere; ayrılamazdım artık, namus şeref meselesiydi, öyle öğretilmişti. Kimseye bir şey söylemedim. Kadın köledir, erkekten izin almadan düşünemez; bir fikri olamaz, diyordu. Bense hep değişmesini bekledim. Geri dönüşü yok sandım. 14 yaşında evliliği, evcilikten ayırt edemedim.
“KORKU FİLMİNDE BAŞROL OYNADIM, BİR GÜN ÖLECEĞİM VE KURTULACAĞIM, DİYE BEKLEDİM”
Nasıl geçti 14 yıl?
KILIÇ: Ben 14 yıl boyunca bir korku filminde başrol oynadım. İlk günden itibaren dayak yedim. İlk gece sadece gözümün içi mor değildi; onun dışında her yerim morarıncaya kadar dayak yedim. Niye bu kadar mücadele ediyorsun, diye soruyorlar bana. Ben çaresizdim, çaresizliğin ne olduğunu çok iyi öğrendim. Şimdi başkalarına ‘çare’ olmak istiyorum. 10 yaş büyüktü, ben ise çocuktum. Evlendiğimizde lise mezunuydu, kütüphanede memurdu; iki üniversite bitirdi bu süreçte ama hiçbir işe yaramadı, okumuş cahildi.
NİYE DÖVÜYORDU?
KILIÇ: Çay içtin, kahve içtin, müzik dinledin, televizyon izledin, her şey dövme nedeniydi. Gece uykumdan kaldırıp döverdi; sabah işe gitmeden önce dayak yerdim. Ayaklarıyla ayaklarıma basıp, iki eliyle beni döverken kimse yoktu yanımda o kadar çaresizdim ki; bu çaresizlik içinde bir gün öleceğim de kurtulacağım bütün bunlardan diye düşünüyordum. Tek kurtuluşum ölümdü. Ölürsem, kurtulacaktım. Evliliğim boyunca hep bugün daha az dövsün, telaşındaydım. Bugün dövmesin, değil; daha az dövsün! Eve geldiğinde acaba bu kez niçin dövecek diye beklerdim; adımı söylediğinde bile titrerdim. Namazını bitirir, döverdi. Psikolojisi hep bozuktu...
PEKİ YA ÇOCUKLAR?
KILIÇ: Hamileyken de dayak yedim. Büyük oğlum Emre’yi de 4-5 yaşına geldiğinde dövmeye başladı. Bana yaptığı işkenceyi ona da yapıyordu. Karşısında ağlardım, o da sigara içerdi. Oğlumu, suyunu kendisi aldığı; benden istemediği için ya da derslerini yaparken bana danıştığı için döverdi. “Annen senin hizmetçindir, köpeğindir; niye suyu ondan istemedin; ona niye soruyorsun, o düşünemez, o bilmez, o bir köle; sadece bize hizmet etmek için var” diyordu. Erkek çocuk olduğu için öyleydi. Kız çocuk olsaydı babaya hizmet etmesi gerekecekti.
KOCAKÖY’DE BOŞANAN İLK KADIN
Siz boşandınız, erkeğinize başkaldırdınız. Çok büyük bir günah işlediğinizi düşünmediniz mi?
KILIÇ: Hayır, böyle bir günah yoktu ama susalım, onların kölesi olalım, diye bize öyle söylüyorlardı. Ben kendim okudum ve gördüm ki günah değil; Kur’anda böyle bir günah yok. Asıl günah onların biz kadınlara yaptıkları işkenceler. Bana erkek kadını boşamadan, kadın boşanamaz, dediler. Kocaköy’ün boşanan ilk kadını oldum. Getirin bana bunu söyleyen bütün erkekleri; dedim. Bir erkek, karısına iftira atıyorsa karısı olamaz; işkence yapıyorsa karısı değildir. Bunu bana kimse kabul ettiremez. Benden sonra Kütüphaneden bir kadınla evlenmiş. İki ay sonra terk etmiş kadın bunu; bu sürede 5 kez rapor almış. Evden uzaklaştırılmış. Sonra beni aradı. “Bu nasıl insanmış, sen nasıl katlandın” dedi bana. “Ben korku filminde başrol oyuncusuydum. Sen ise sadece fragmanda oynayıp kurtulmuşsun, geçmiş olsun” dedim.
Başkanlığınızın garanti olduğunu söyleyebilir miyiz?
KILIÇ: Önceki seçimde BDP, oyların yüzde 85’ini almıştı ve şimdi biz bunu yüzde 90 yapmak için çalışıyoruz. Bu orana ulaşacağımıza da inanıyorum. Ben ezilen kadınların, umudu ve desteği olmak için siyasete girdim. Ben başardım, siz de başarırsınız, demek istiyorum. Kadınlara okuyun, akraba evliliğinden uzak durun, erkek şiddetine katlanmak zorunda değilsiniz, diyorum.
Peki ama o kadar muhafazakar bir toplumda, kadının erkeğin kölesi görülen bir anlayış içinde erkekler size niye oy versin ki? Elinin hamuruyla, otur oturduğun yerde, demiyorlar mı?
KILIÇ: Hayır demiyorlar, erkeklerle de konuşuyorum. Benim direnişimi, çocuklarım için verdiğim mücadeleyi gördüler. Bana saygı duyuyorlar. Çözüme erkeklerden başladık. Onlara gerçek Müslümanın karısına şiddet uygulayamayacağını, değer vermesi gerektiğini de anlatıyoruz. Bunu benim eş başkanım, İmam Affullah Kar ile birlikte yapıyoruz. O bir din adamı ve Kur-an’da bunun yerinin olmadığını anlatıyor. Yani sorunu kadınları ailelerinden ayırarak değil; erkeklere doğruları öğreterek yapmaya çalıştığımız için bize saygı duyuyorlar.
YOLLAR TOPUKLU AYAKKABIYA UYGUN OLACAK
Berivan Başkan olduğunda ne yapacak?
KILIÇ: Kocaköy kadınlarının rengini, sesini tüm dünyaya duyuracağız. Kadınları işin içine katacağız, ama bunu onlara danışarak yapacağız. Erkekleri eğiteceğiz. Kadına şiddeti bitirmek için psikolog ve sosyologlardan yardım alacağız. Kadınları değil, erkekleri değiştireceğiz. Kız çocuklarını okutun, diyeceğim. Evdeki kadınlara maddi imkan sağlayacak projeler geliştireceğiz. Dil bilmediği için kamu kurumlarında, hastanelerde sıkıntı yaşayan insanlara destek olacağız. Örneğin yollar. Bebek arabası kullanımına da topuklu ayakkabı giymeye de uygun değil bu yollar. Kadınların, erkeklerin, çocukların hayatını kolaylaştırmak için var gücümle çalışacağım.
İlk adımı nasıl attın siyasete girmek için ve neden BDP’yi seçtin?KILIÇ: Köyde kadınlar dayak yiyor, kocalar şiddet uyguluyor, genç kızlar bir erkekle konuştu diye öldürülüyor, ben bunları duydukça oturup evde ağlıyordum. Konuşsam, arsız diyecekler. Ben siyasete girmek istiyorum, dedim. Kadınlar siyaset yapamaz, diyorlar. Evet biz onların anladığı anlamda, koltuk siyaseti yapamayız. Ama biz iş üretiriz; yanlışları düzeltir; çirkinlikleri güzelleştiririz. Çevremdekilere söyledim, siyasete girmek istediğimi. Bir arkadaşım, encümen ol, dedi. BDP’yi seçtim, çünkü kadının kendini güçlü hissettiği, ikinci sınıf sayılmadığı, geri plana atılmadığı tek parti BDP. Ben de oraya başvurdum. Başkan olmak ister misin, dediler. Kabul ettim. Eskiden çok korkardım, biri bana sus dediğinde susardım. Ama artık Kürt kadın hareketine dahil olduğum için kimseden korkmuyorum. Kendimi çok güçlü hissediyorum. Kürt kadın hareketi, diyorum ama burada herkese yer var, Kürt, Türk, Alevi, Sünni hiçbir ayrım yok.
Hayallerini kurduğun diplomana kavuştun mu sonunda?
KILIÇ: Ortaokulu bitirdim, şimdi açık lisede okuyorum. Sonra sosyoloji ya da psikoloji okumak istiyorum. Onu da yaparsam kavuşmuş olacağım.
(Hürriyet)