İngiliz gazetelerinde bu sabah; İngiltere ve Çin arasındaki yeni anlaşma, İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakereler ve Lübnan’ın Suriyeli mültecilere yaklaşımı.
Abone olİngiliz gazetelerinde bugün en fazla öne çıkan konu İngiltere ve Çin arasındaki ilişkilerde yaşanan gelişme.
İngiltere Maliye Bakanı George Osborne bugün Londra ve Pekin arasındaki ilişkileri önemli oranda geliştirecek yeni bir adım atıyor.
Buna göre İngiltere, getireceği yeni vize sistemiyle Çinli işadamlarıyla zengin Çinlilerin İngiltere’yi ziyaretini kolaylaştıracak.
Guardian, gelişmeyi ana sayfa manşetten ‘Maliye Bakanı, kapıları zengin Çinlilere açıyor’ başlığıyla veriyor.
Guardian, Osborne’un bugünkü açıklamasını özetle şu cümlelerle aktarıyor: “Çin’e beş günlük bir ziyaret gerçekleştiren Osborne Pekin Üniversitesi’ndeki gençlere şunları söyleyecek: ‘Ekonomik gelişiminize direnmeye çalışmamızı istemiyorum. İngiltere’nin bundan pay almasını istiyorum. Ve bu hafta, İngiltere ve Çin arasındaki ilişkilerde büyük bir adım atmamızı istiyorum. Çünkü Çin’de daha fazla iş ve yatırım, İngiltere’de daha fazla iş ve yatırım anlamına gelir. Ve bu da herkes için daha iyi hayatlar anlamına gelir.”
Bu ‘yeni adım’ kapsamında Çinli işadamları ‘24 saatlik süper öncelikli vize başvuru sistemiyle’ İngiltere’ye gelebilecekler.
Ayrıca seçilen bazı Çinli seyahat firmaları aracılığıyla zengin Çinli turistler, Schengen vizesi başvurusu yaparken aynı başvuru formuyla İngiltere vizesi için de başvurabilecek.
İran’la nükleer görüşmeleri
Batılı güçlerle İran arasında önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek nükleer görüşmeleri de İngiliz basınında bugün geniş yer tutuyor.
Gazeteler sayfalarında bu konudaki analizlere yer vermiş.
Financial Times’ın gazetenin editoryal görüşlerini yansıtan yazısında özetle şu ifadelere yer verilmiş: “Yarın, ABD ve başka ülke dünya gücü İran’ın nükleer programıyla ilgili kapsamlı görüşmelere başlayacak. İki taraf da sağlam bir anlaşma için çalışmalı. ABD var olan yaptırımların kayda değer bir şekilde gevşetilmesini sunmalı. Karşılığındaysa İran programında kayda değer kısıtlamaları kabul etmeye bakmalı.”
Daily Telegraph’ın yorum sayfasındaysa konuyla ilgili, Cumhuriyetçi Ilonis Senatörü Mark Kirk’ün bir yazısına yer verilmiş.
Kirk, görüşmede İran’ın topraklarında uranyum geliştirmesinin kesinlikle kabul edilmemesi gerektiğini ve asıl olanın bunun müzakere edilmemesi olduğunu savunuyor.
Kirk, yazısında İngiltere Başbakanı David Cameron’a da bir çağrı yapmış ve görüşmelerde kendisinden bu tavrı göstermesini istemiş.
‘Lübnan, Suriyeli mültecileri hoş karşılamıyor’
Independent’ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Robert Fisk bugünkü yazısında kendisinin de yaşadığı Lübnan’ın, Suriye’deki iç savaştan kaçıp bu ülkeye sığınan Suriyelilere yaklaşımını sorgulayan bir yazı kaleme almış.
Lübnan’daki Suriyeli mülteci sayısının 1.3 milyona ulaştığını belirten Fisk bunun Lübnan’da yaşayan her dört kişiden birinin artık Suriyeli olduğu anlamına geldiğinin altını çiziyor.
Fisk, Lübnan iç savaşı döneminden bir hatırlatmada bulunuyor ve şöyle yazıyor: “Lübnanlılar kendi iç savaşları sırasında Suriye’ye gittiklerinde rejim tarafından kendilerine büyük özen gösterildi.”
Daha sonra Lübnan’da şimdi Suriyeli mültecilere gösterilen yaklaşımı ele alan Fisk ortada Lübnan için ‘utanılacak’ bir durum olduğunu belirtiyor. Zira yazara göre bugün Suriyeliler göç için bekledikleri kuyruklarda dövülüyor, fahiş fiyattaki kiralarla dolandırılıyor ve bazı şehirlerde (Fisk bunu söylediği için üzgün olduğunu belirtmekle birlikte buraların Hıristiyan şehirler olduğunu söylüyor) akşam 8’den sonra dışarı çıkmamaları isteniyor.
Fisk, Lübnan Başbakanı Najib Mikati’nin son dönemlerde Lübnan’a gelen her Suriyeli’nin yasal olarak mültecilik şartlarına uyup uymadığının araştırılması gerektiğini söylediğini aktarıyor.
Yazar, ağırlıklı olarak Hıristiyan bir parti olan Özgür Vatansever Hareketi’nin liderinin sınır kapılarının kapanmasını istediğini, partinin lideri Michel Aoun’un Beşar Esad’ı desteklediği ve Lübnan’daki Suriyeli mültecilerin çoğunun Esad karşıtı Sünni Suriyeliler olduğunu aktarıyor.
Fisk’e göre Lübnan ordusu ve istihbaratının Bekaa Vadisi’nde artan mülteci kamplarıyla ilgili en büyük kaygısıyla bu kampların güvenlik açısından kontrol edilemeyen bazı Filistinli mülteci kampları gibi bir hale gelmesi.
Fisk, on binlerce kişinin kaldığı Ein el-Helweh Filistin kampında farklı farklı silahlı grupların Lübnan’daki hukuku delerek kendi denetimlerini kurduğunu bunun Suriyelilerin kamplarında da yaşanabileceği endişesi taşındığını aktarıyor.
1915 olaylarını aktaran yeni kitap
Robert Fisk ana yazısı dışında ayrıca Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tanıklıklar içeren bir kitabı da tanıtmış ve kitaptaki bilgilerin, olayların soykırım olduğuna dair yeni bir kanıt olduğunu öne sürmüş.
Fisk, ‘Holokost’ olarak tanımladığı 1915 olaylarının soykırım olduğunu, Türkiye’nin resmi olarak bunu reddettiğini ancak her ay olayların soykırım olduğunu gösteren, Batılılara ait yeni bir tanıklığın ortaya çıktığını yazıyor.
Fisk’in yazısında tanıttığı kitabın Cephede: Savaşta ve Barışta bir Doktor adını taşıyor.
Kitabın yazarı Alec Glen birinci dünya savaşında cephede doktorluk yapmış bir İngiliz.
Anılarını özel olarak oğulları için yazmış ancak ailesi bunları kitaba çevirip basmış.
Fisk, kitapta Glen’in Kuzey batı İran’dan Bakü’ye doğru bir ekiple birlikte yürürken bir günde binlerce Ermeni mülteciye rastladığını yazdığını aktarıyor.
Fisk kitaptan şu bölümü aktarmış: “Hayret verici ve trajik bir görüntüydü…yol kenarından ölen bir kişinin, çoktan ölmüş birinin, yarısı köpekler ve çakallar tarafından yenmiş birinin yanından geçtik… İyileşme ihtimali bulunan gençleri kaldırıp katırların üstüne koyduk ve yandaki köye taşıdık.”