14 Aralık cemaat operasyonunda son dakika gelişmesi Hüseyin Gülerce savcılık ifadesi sonrası serbest bırakıldı.
Abone ol14 Aralık cemaat operasyonunda son dakika gelişmeleri yaşanmaya devam ediyor. Sabah saatlerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gelen Hüseyin Gülerce ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
14 Aralık soruşturması kapsamında gözaltı listesinde adı bulunan Zaman Gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce Yalova’dan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne geldi.
İstanbul ve Ankara'nın da aralarında bulunduğu 13 ilde dün sabah operasyon düzenlenmişti. Operasyonda Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grup Başkanı Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu 27 kişi gözaltına alınmıştı.
Gülerce'yle birlikte Zaman yazarı Ahmet Şahin de ifade vermek için emniyete geldi. Savcıya ifade veren Ahmet Şahin, avukatıyla birlikte Emniyet Müdürlüğü'nden ayrıldı. Hüseyin Gülerce, savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.
CEMAATİ ELEŞTİRDİ
Üç saat ifade veren Hüseyin Gülerce, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Gülerce şöyle konuştu:
“Emniyet’te 35-40 soru sordular. Sorular ağırlıklı olarak Tahşiye grubu ve Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye’ dizisiyle ilgiliydi. Diziyi izlemediğim için sorulara fazla yanıt veremedim.
Kimse bu işi basın özgürlüğüyle falan karıştırmasın. Bu işin basın özgürlüğüyle alakası yoktur, burada hukuki bir mesele vardır. Ne demek öyle ‘Gelsinler çay içsinler, buradan alsınlar’... Kalabalık toplayarak, pankart açarak, slogan atarak kimse bu işi şova dönüştürmesin. Ortada hukuki bir mesele vardır. Ben bu hatayı Balyoz ve Ergenekon davasında yaptım. Bakın o arkadaşlar şimdi çıkıp Ahmet Şık’tan özür diliyorlar. Aynı hataya düşmeyelim, bırakalım yargı görevini yapsın.
Cemaati eleştirmek istiyorum. Fethullah Gülen’in büyük bir İran takıntısı var. Niye böyle bir takıntısı var, Türkiye’yi İran yönetmiyor ki! Eğer sivil toplum hareketiyse bu alanının dışına çıkmasın, bürokrasiyi ele geçirmesin."
GÜLERCE'NİN ADI NEDEN GÖZALTI LİSTESİNDE?
Bir süre önce Zaman gazetesindeki görevinden istifa eden ve cemaatle bağlarını kopardığını açıklayan Hüseyin Gülerce'yi gözaltı listesine sokan gerekçe 10 Nisan 2009'da yazdığı bir yazı.
Zaman gazetesinde yayınlanan "Gülen neden uyardı?" başlıklı yazıda Ergenekon davası sürecinde Fethullah Gülen'in "Taşhiye" uyarısını kaleme aldı. Gülerce'nin bu yazı nedeniyle adının gözaltı listesinde olduğu ileri sürülüyor.
İşte Gülerce'nin o yazısından satırbaşları:
Zaman'dan neden istifa etti |
Gülerce Zaman gazetesinden istifa ettiğini ilk kez internethaber.com'a açıklamıştı. İstifa gerekçesini ise şöyle özetlemişti: "Zaman'ı bırakıyorum! Zaman'da yazacak bir şeyim kalmadı çünkü... Hiç kimsenin bu kararımdan haberi yok. Bugünden itibaren Zaman Gazetesi'nden istifa ediyorum. Dumanlı'ya konuyu SMS yoluyla ilettim. O da dur gitme demedi. Keşke kalsaydın demekle yetindi. İstifamı noter aracalığıyla bildireceğim." |
Bugün Ergenekon davasının seyrinden, işte en son KKTC'ye uzanan kollarından anlıyoruz ki bu ülkede, meşrû idareye karşı insafsızca, zalimce, hemen her alanda tertipler, komplolar ve provokasyonlar hazırlanmış. "İrtica" tehlikesi icat etmek için, bir Sünnî-Alevî kavgası için, Türk-Kürt kavgası için, siyasî partileri içeriden karıştırmak, koalisyon yıkıp yeni hükümetler kurmak için; terör örgütleri kurmaktan tutun da darbe planları, hazırlıkları yapmaya kadar, her gün fitne fesat peşinde koşulmuş.
Sayın Gülen'e, haftalık sohbetlerinin yayınlandığı www.herkul.org sitesinde yer alan şu soru soruluyor:
"Yakın geçmişte ülkemizde çeşit çeşit vahşetler Müslümanlara isnat edilerek, "irtica tehlikesi" gündemlerin ilk maddesine konuldu. Artık Türkiye'de irtica oyununun sona erdiği söylenebilir mi?"
Gerçekten merak konusudur; devam eden Ergenekon davası sayesinde artık, devlet içindeki hukuk dışı yapılanmaların devri sona ermekte midir?
Yoksa bu örgütler direnmeye, yeni oyunlar için hazırlıklar yapmaya devam etmekte midir?
Demokrasimiz artık rahat bir nefes alabilir mi?
Sayın Gülen, şer şebekelerinin kolay pes etmeyeceklerine dikkat çekiyor. Yeni oyunlar hakkında, hem gönüllüler hareketi mensuplarını ve dinî cemaatleri hem de emniyet güçlerini, siyasîleri ve medyayı uyarmaktadır.
Bunu yaparken de çok çarpıcı bir hatırlatmada bulunmaktadır:
"28 Şubat öncesinde bir kısım şaşkınlar zuhur etti. Giyim-kuşamdan ibadet tavırlarına kadar pek çok hareketleriyle aykırılık sergileyen bu insanlar, topluma figüran olarak sunuldu. Onlara bir kısım roller verildi; kimisi tarikat şeyhi kisvesine bürünüp medyada boy gösterdi, kimisi teokratik düzeni hâkim kılma sevdalısı bir gerici numarası yaptı, kimisi mürtecilerin ağına düşürülüp kandırılmış bir kurban rolü oynadı ve kimisi de karanlık güçler tarafından kiralanan bir tetikçi, kanlı katil olmasına rağmen irticâ piyesinde 'Allah'ın ordusu'nun sadık bir eriymiş gibi sahne aldı. Figüranlar, rollerini öyle gerçekçi ortaya koydular ki; herkes oynananın, bir oyun olduğunu unutup ülkenin elden gittiği zehabına kapıldı. Dün olduğu gibi bundan sonra da, dışarıdan da beslenen bazı şer şebekeleri samimi müminleri terörist gibi göstererek yeni bir irtica yaygarası koparabilirler."
Gülen, bu konuda yapılan hazırlıklar konusunda da net ifadeler kullanıyor:
"Yarın Tahşiye diye bir şey icat edebilirler, Allah korusun. Kitap okuyan Müslümanlarla, okudukları kitaplarla ayakta durmaya çalışanların içine adam sokmaya çalışabilirler. Kitapların sahibi zatın (Bediüzzaman Hazretleri) posterlerini evlerine asabilirler. Ellerine de Kalaşnikofları verirler. İki yerde eylem yaptırıp, 'demek ki fırsat bulunca bunlar da silaha sarılabilir' derler. Çuvaldızı bile olmayan insanlara (muhabbet fedaisi gönül erlerine) terörist damgası vurmak isteyebilirler."
Evet, muhterem Gülen hatırlatıyor; demokrasi yokuşunun çileleri henüz bitmedi. Milletçe uyanık olmalıyız...