BIST 9.395
DOLAR 34,60
EURO 36,71
ALTIN 2.905,21
HABER /  GÜNCEL

13 Ocak 2011 Basın Özeti

Hizbullah'ın çekilerek Lübnan hükümetini düşürmesi, Avrupa'daki borç krizinde olumlu sinyaller, İran'ın İstanbul buluşması ile ilgili uyarıları, Tahran'ın Hristiyanlara baskısı ve El Cezire muhabirinin sütyen protestosu.

Abone ol

İngiltere'deki gazeteler dün Lübnan'da yaşanan gelişmelere geniş yer ayırıyor.

Hizbullah önderliğindeki Lübnan muhalefeti 11 bakanını çekerek hükümetin düşmesine neden oldu. Eski başbakan Refik Hariri'nin 2005'te kurban gittiği suikastı soruşturan ve kararını bugünlerde açıklaması beklenen Birleşmiş Milletler komisyonuna, hükümetin verdiği desteğin çekilmesini istiyorlardı bir süredir. Zira komisyonun, Hariri suikastından Hizbullah'ı sorumlu tutacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Guardian bu gelişmenin ne anlama geldiğini şu satırlarla özetlemiş:

"Koalisyonun çökmesi, Hariri suikastının ardında ne kadar zehirli bir miras bıraktığını gösteriyor. O suikastın ardından, Suriye 30 yıldır işgal ettiği ülkeden onur kırıcı bir şekilde çıkmak zorunda kalmış ve Batı'nın desteklediği 14 Mart hareketi iktidara gelmişti."

"Ancak geçen yıl yaşananlar, Suriye'nin kaybettiği nüfuzunu geri kazandığını gösterdi. Tabii bunu Hizbullah'ın asıl patronu İran ile yakın ilişkilerini koruyarak yaptı. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail, 2005'te başlayan değişimin Şam ile Tahran'ı birbirinden uzaklaştıracağını ummuştu. Ancak öyle olmadı."

Lübnan'ı ne bekliyor?

Lübnan'da hükümet düştü. Peki bundan sonra ne olacak? Financial Times bu sorunun yanıtını şu satırlarla veriyor:

"Hükümetin düşmesi bu küçük ve kırılgan ülkeyi uzun sürecek bir siyasi krizle baş başa bırakacak. Ayrıca Başbakan Saad Hariri'nin Sünni taraftarları ile Hizbullah'ın Şii destekçileri arasındaki gerilim tırmanacak gibi görünüyor."

"Ancak uzmanlar Lübnan'ın tek silahlı siyasi grubu olan ve 2006'da İsrail ile bir ay boyunca savaşan Hizbullah'ın, Lübnan içerisinde tekrar silaha sarılmaya gönülsüz olduğuna dikkat çekiyor. Muhalefetin hakkını sokakta aramayı deneyip denemeyeceği ise yeni hükümet kurma sürecinin başarısına bağlı olacak."

Almanya'dan euro kurtarma fonuna destek

Financial Times manşetinde, euro kullanan ülkelerin Yunanistan'daki borç krizinin ardından kurdukları kurtarma fonunun güçlendirilmesine Almanya'nın sonunda destek verdiği duyuruyor.

"Berlin ve Brüksel'deki kaynaklara göre Almanya, 440 milyar euroluk fona yeni yetkiler verilmesi ve borç verme kapasitesinin artırılması yönündeki önerilere destek veriyor. Üstelik bu öneriler, fona yaptığı katkıyı artırmasını gerektirse bile."

"Fonun güçlendirilmesi, Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarının Şubat ayındaki zirvede karar vermesi beklenen daha geniş bir paketin parçası olacak. 17 euro ülkesinin ekonomi politikası konusunda daha sıkı koordinasyon yürütmesi de bu paketin bir parçası. Almanya'nın kurtarma fonunun güçlendirilmesi gerektiğine ikna olması euro kullanan ülkelerin yenilenmiş bir strateji konusunda birlik olduğunu gösteriyor."

Portekiz bıçak sırtında

Financial Times Avrupa'yı sarsan borç krizi konusunda bir olumlu gelişmeye daha yer vermiş. Portekiz'in dünkü tahvil ihalesinin beklenenden iyi geçtiği aktarılıyor. Gazete bu sayede borç krizinin biraz hafiflediğini belirtiyor. Ancak uzmanların bir uyarısının da altı çizilmiş: "Tahvil ihalesinin başarısına rağmen, Portekiz'in Yunanistan ve İrlanda'nın ardından, AB ve IMF'den kurtarma paketi almak zorunda kalacak üçüncü ülke olup olmayacağı sorusuna yanıt vermek için henüz erken."

İran'dan İstanbul uyarısı

İranlı yetkililer gelecek hafta İstanbul'da ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya'dan diplomatlarla bir araya gelerek nükleer programı görüşecek. Guardian ülkenin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndaki temsilcisi Ali Aşgar Sultaniye'nin, bu buluşmanın Batı'nın anlaşma için sahip olduğu son şans olduğu uyarısına yer veriyor.

Gazete Sultaniye'nin bu uyarısının, 2009'da masaya gelen bir önerinin yakında geçersiz olacağı uyarısı şeklinde okunması gerektiğini belirtiyor.

O tarihte İran'a belli bir dereceye kadar zenginleştirdiği uranyumu, zenginleştirme ve yakıta dönüştürme işleminin tamamlanması için ülke dışına göndermesi önerilmişti. Daha sonra İran nükleer silah yapımında kullanılamayacak nitelikteki bu nükleer yakıtı alacak, nükleer enerji üretmek amacıyla kullanacaktı.

Ancak İranlı müzakereci Sultaniye, ülkesi kendi yakıtını üretmeye yakın olduğu için bu teklifin anlamını kaybedebileceğini vurguluyor.

İran'da Hristiyanlara baskı

Times gazetesi İran'da Noel'den bu yana 70 Hristiyan'ın tutuklandığını yazıyor. Baskılar nedeniyle evlerde toplanan ve ayin yapanların hedef alındığı belirtiliyor. Hristiyan azınlığın temsilcileri, evlere yapılan baskınlarda gözaltına alınanların dövüldüğünü ve din değiştirme suçundan yargılanarak idam cezasına çarptırılmakla tehdit edildiklerini belirtiyor. Gazete İran rejiminin Hristiyanların evlerde toplanmasını Batılı ülkelerin, özellikle de İngiltere'nin bir komplosu olarak gördüğünü de aktarmış.

El Cezire muhabirinin sütyen protestosu

Independent bir El Cezire muhabirinin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki yıllık olağan basın toplantısını terk ettiğini yazıyor.

Hamile olan Najwan Simri adlı muhabir İsrailli korumaların abartılı güvenlik önlemlerine tepki olarak mekanı terk etmiş. Birçok Arap gazetecinin de tepki gösterdiği olayı şöyle anlatıyor Simri:

"Önce üst araması için ceketimi çıkarmamı söylediler. Sonra eteğimi, sonra da gömleğimi. Son olarak sütyenimi de çıkarmamı istediklerinde reddettim ve orayı terk ettim."

Simri İsrailli güvenlik görevlisinin, arama sırasında kendisine kaba davrandığını ve hamile olduğunu söylemesine rağmen metal dedektörünü kullanmakta ısrar ettiğini de ekliyor.