BIST 9.474
DOLAR 34,42
EURO 36,43
ALTIN 2.838,09
HABER /  GÜNCEL

13 Kasım İngiltere Basın Özeti

Bu sabahki İngiliz gazetelerinden seçtiklerimiz: Filipinleri yerle bir eden tayfun felaketinin ardından; Bill Clinton'dan Barack Obama'ya eleştiri; Çin yöentimi serbest piyasayı kucaklıyor...

Abone ol

İngiliz gazetelerinin ortak konusu, son iki gündür olduğu gibi, bugün de Filipinlerdeki tayfun felaketinin etkileri...

Gazeteler gerek birinci sayfaları gerekse iç sayfalarında yerle bir olan evler ve cesetlerle dolu bir manzaradan görüntülere yer veriyor.

Independent "yardım damla damla ulaşırken, Filipinler kaosa sürükleniyor" diyor.

Financial Times yardım ekiplerinin tsunami deneyimlerini kullandıklarını bildiriyor.

Times tayfunun yerle bir ettiği Tacloban kentini şu kelimelerle tasvire ediyor: "umutsuzluk ve çürümenin kenti"...

Guardian felaketzedelerin günlerdir açlık çektiğini ve milyonlarca kişinin dış dünya ile bağlantısının koptuğunu aktarıyor.

Daily Telegraph da bir çiftçinin tayfunun etkisiyle ağaçların kibrit çöpü gibi kırıldığını söylediğini ve tarlasının mezarlığa döndüğünü yazıyor.

Bill Clinton'dan Obama'ya eleştiri

Times ABD'nin eski başkanlarından Bill Clinton'ın şu anki Başkan Barack Obama'ya, sağlık reformu konusunda sözünü tutma çağrısı yaptığını bildiriyor.

Clinton da Obama da ABD siyasetinin iki temel partisinden biri olan Demokrat Parti'nin üyesi.

Clinton Obama'ya, halka verdiği sözü tutması için yasa değişikliği yapması gerektiğini söylemiş.

Gazete, muhalif Cumhuriyetçilerin bu eleştirinin "hemen üzerine atladıklarını" kaydediyor.

Times bu eleştirinin Obama'nın icraatlarında önemli yeri olan bu projede karşılaştığı sorunlar serisine yeni bir halka eklediğini belirtiyor.

Çin yönetimi serbest piyasayı kucaklıyor

Financial Times Pekin'in piyasanın önünü açma konusunda kararlı oluğunun işaretini verdiğini yazıyor.

Çinli liderler dün, önümüzdeki on yıl boyunca ülke ekonomisini revize etmeye yönelik bir dizi reform açıkladı.

Gazete bu açıklamanın aylar boyunca ülke tarihinde bir dönüm noktası olarak lanse edildiğini belirtiyor.

Pekin'de Cuma günü başlayan ve kapalı kapılar ardında yapılan zirve sonrası yazılı açıklama yayınlayan Komünist Parti liderleri, ekonomide serbest pazarın önemli rol oynaması sözü verdi.

Ancak kamu mülkiyeti hala ekonominin belkemiğini oluşturmaya devam edecek.

Ayrıca çiftçiler toprakları üzerinde daha fazla hak sahibi olacak.

Financial Times açıklamada kullanılan klişe ifadelerin ardından cesur icraatların gelebileceğini kaydediyor.

Almanya'dan Suriye'ye cihad yolculuğu

Independent ailesinden kaçıp Suriye'de "cihada" katılan Alman gencin öyküsüne bir tam sayfa ayırıyor.

16 yaşındaki Pero ailesine kentte bir gösteriye katılıp, geceleyin bir arkadaşının evinde kalacağını söyledikten sonra kayıplara karışmış.

Bir gün sonra ise annesine telefon edip, Suriye'de olduğunu söylemiş.

Pero ve diğer 22 kişi önce uçakla Antalya'ya gitmişler, oradan da karadan Suriye'ye...

Independent bu grubun, Suriye'deki bazıları el Kaide bağlantılı islamcı örgütlerde savaşmak için bölgeye giden Avrupalı gençlerin bir örneği olduğunu belirtiyor.

Gazeteye göre, Avruplaı güvenlik yetkilileri bu kişilerin geri döndüklerinde ciddi terör riski oluşturmasından kaygılı.

Makedonya kökenli olan Pero Suriye'ye gitmesinden bir yıl kadar önce giderek daha içe kapanık ve sofu bir genç haline gelmiş.

Pero'nun ailesi Alman yetkilileri çocuklarının Suriye'ye gittiği konusunda uyarmış.

Pero da ailesine bir gerilla kampı yakınlarında hepsi Almanca konuşan kişilerle birlikte kaldığını söylemiş.

Ailesi ona telefonla ancak akşam 9'dan sonra, üstü olan bir Türk'ün aracılığı ile ulaşabiliyormuş.

Bu kişi Pero'nun babasına çocuklarına yardım etmek istiyorlarsa, ona bir kurşun geçirmez yelek, bir de Kalaşnikof almasını tavsiye etmiş.

Sonunda ailesi bir imamın da tavsiyesiyle Pero'yu kaçırıp, Almanya'ya götürmeye karar vermiş.

Aile dostu bir Türk polisi de kendilerine yardımcı olmuş.

Babası ve annesi Antakya'ya gitmiş ve Pero ile Antakya'da bir otelde buluşmak üzere sözleşmişler.

Pero Antakya'da otobüsten inince polisler onu yakalayıp otele götürmüşler.

Pero ve annesi gözyaşları içinde birbirlerine sarılırken, babasının da gözlerinden yaşlar boşalıyormuş.

Almanya'da Pero hakkında dava açılmamış ancak yetkililer onu "davadan döndüğü" için hayatının tehlikede olabileceği konusunda uyarmış.

Independent bu öykünün tüm aile sarmaş dolaş olmuş halde mutlu sonla bittiğini aktarıyor.