Annesi 8 yaşındayken öldü. 12 yıl geçti tek kelime konuşmadı. Önünde bir sorun daha var.
Abone olDiyarbakır'da 20 yaşındaki Mehmet Çetiner, annesini kaybetmesinin ardından yaşadığı üzüntü nedeniyle 12 yıldır konuşmuyor. Bağlar Beldesinde oturan Mehmet Çetiner, 12 yıl önce ilkokula başladığı ilk günlerde annesi Fikriye Çetiner'in siroz hastalığı nedeniyle yaşamını kaybetmesinin ardından içine kapandı. Arkadaşları ve yakınlarından uzaklaşmaya başlayan Mehmet Çetiner'in kısa bir süre sonra sesiz yaşamı başladı.
''ANNESİNE ÇOK BAĞLIYDI''
Baba Ömer Çetiner AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşinin 12 yıl önce yaşamını yitirdiğini belirterek, o dönem 7 yaşında olan oğlu Mehmet'in annesinin ölümünden büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Mehmet'in annesini çok sevdiğini ve ona çok bağlı olduğunu anlatan Ömer Çetiner, şöyle dedi:
''Tek çocuğumuz olduğu için annesi ona büyük özen gösteriyordu. Bu nedenle Mehmet annesini çok seviyordu. İlkokula başladığı ilk günlerde annesi aniden rahatsızlandı. Yapılan tedavilerin ardından yaşamını yitirdi. Annesinin ölümünü kabullenmek Mehmet için çok zor oldu. Arkadaşları ile sürekli oynayan Mehmet, birkaç gün sonra onlardan uzaklaşmaya başladı. Ben dahil yakınlarını bile görmek istemiyordu. İlkokul 1. sınıfın ilk yarısını tamamladı. Öğretmenleri çok başarılı bir öğrenci olduğunu söylüyordu. Daha sonra okula gitmek istemedi. Birkaç gün sonra da konuşmamaya başladı. Yaptığımız tüm girişimlere rağmen bizimle dahi konuşmadı.''
Oğlu Mehmet'i rahatsızlığının başlamasından sonra birkaç kez doktora götürdüğünü, ancak yapılan tedavilerin olumlu sonuç vermediğini ifade eden Ömer Çetiner, daha sonra oğlunun doktora gitmek istemediğini ve bu yöndeki girişimlerine tepki gösterdiğini kaydetti. Tepkiden çekindiği için oğlunu tedavi ettiremediğini vurgulayan Ömer Çetiner, şunları anlattı:
''Oğlumun durumuna çok üzülüyorum. Onu iyileşmesi ve üzüntüsünün artmaması için ailem ve çevremdekilerin baskısına rağmen ikinci bir evlilik yapmadım. Oğlumla birlikte yaşıyoruz. Yaklaşık 10 yıl çok kötü günler geçirdim. Tek başına odasına kapanıp benden bile uzaklaşıyordu. İsteğini işaretle anlatmaya çalışıyordu. Daha sonra cep telefonu aldım. İletişimini telefona yazdığı yazıyla sağlıyor. 2 yıldır bir iş yerinde çalışıyor. Davranışlarında büyük düzelme oldu ama hala tek kelime etmiş değil. En büyük sıkıntım askerlik çağı gelen Mehmet'in bu görevini nasıl yerine getireceğidir. '' 2 yıl önce bir yakınının bağlantısı ile bir bilgisayar şirketinin çay ocağını işleten ve temizlik işlerine bakan Mehmet Çetiner, konuşmadığı halde işlerini başarıyla yürütüyor.
''YALNIZLIKTAN HOŞLANIYORUM''
AA muhabirinin sorularını yazıyla yanıtlayan Mehmet Çetiner, konuştuğu çocukluk günlerini hatırlamadığını belirterek, şunları bildirdi: ''İnsanlarla iletişimimi cep telefonuna yazarak sağlıyorum. Aslında insanlarla iletişimi pek sevmiyorum. Yalnızlıktan hoşlanıyorum. İçimden konuşmak gelmiyor. Bu konuda hiçbir çaba sarf etmedim. Nedense etmek de istemiyorum. Tek istediğim kendi işimi kurmak.''
''ORGANİK SEBEP BULUNMUYOR''
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır ise bu tür vakaları konversiyon bozukluğunda gördüklerini belirterek, şunları anlattı: ''Konversiyon, kişinin iç çatışmasını başka bir şeye çevirmesi demektir. Ailesinde, kendisinde ve çevresinde olan çatışmaları farklı biçimde ortaya koymasıdır. Kimi zaman bu bizim karşımıza konuşamama, yürüyememe ve görememe gibi tablolar olarak çıkıyor. Bu tür vakalarda organik sebep bulunmuyor. Organik sebep olmamasına rağmen kişi bu fonksiyonları yerine getiremiyor.''