BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,73
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

12 Ocak İngiltere basın özeti

Türkiye'yi eleştiren Independent'a göre dün Paris'te yapılan yürüyüşte, "Beklenmedik bazı Charlieler de vardı". Times muhabirleri yazıyor: Hayat Boumeddiene Türkiye üzerinden Suriye'ye nasıl gitti?

Abone ol

Bugünkü İngiliz gazetelerinin tümünün manşetlerinde, Fransa'da 17 kişinin öldüğü saldırıların ardından dün ülke genelinde yapılan "birlik" yürüyüşleri var.

Independent ve Daily Telegraph gazetelerinin aynı olan manşetleri, 1789'daki Fransız İhtilâli'nin ilkeleri: Liberté, Egalité, Fraternité (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik).

Daily Telegraph üç ilkenin altında "Fransa teröristlere meydan okuyor" diyor.

Independent ise dünü "Paris'in bir araya geldiği gün" olarak nitelendirmiş ve eklemiş: "Teröre meydan okuyup, özgürlüğü kutlayarak".

Diğer İngiliz gazetelerinden Guardian'ın manşeti "Bir ulus teröre karşı birleşti". Times'ın manşeti "Birlikten kuvvet doğar". Financial Times'ın manşeti ise "Terör cinayetlerine karşı meydan okuduklarını gösteren 3 milyon 700 bin Fransıza yabancı liderler de katıldı".

'Beklenmedik bazı Charlieler de vardı'

Independent gazetesinin Paris muhabiri John Lichfield, "Liderler tavsiyelerini uygulamıyor" demiş bugünkü yazısının başlığında.

Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü ofisine saldırılan mizah dergisi Charlie Hebdo'ya atıfla, ''Je suis Charlie'' (Ben Charlie'yim), "birlik" yürüyüşlerine katılanların sloganlarının başında geliyordu.

John Lichfield'a göre ise dünkü demokrasi ve özgürlük yürüyüşünde "Beklenmedik bazı Charlieler de vardı".

Lichfield yazısını şöyle sürdürmüş:

"44 uluslararası temsilci arasında Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Macaristan Başbakanı Victor Orban, Gabon Devlet Başkanı Ali Bongo da vardı. Reporters sans Frontières'in (Sınır Tanımayan Gazeteciler) 2013 Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye 179 ülke arasında 154. sırada. Rusya 148., Gabon 89., Macaristan da 56. sırada bulunuyor."

Yazıda Le Monde gazetesinin saygın muhabiri Marion Van Renterghem'in attığı şu tweete de yer verilmiş:

"Netanyahu, Lavrov, Orban, Davutoğlu, Bongo basın özgürlüğü gösterisinde. Peki o zaman neden (Suriye Devlet Başkanı) Beşar Esad yok?"

Independent muhabiri John Lichfield'a konuşan Elysée'den (Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı) bir kaynak ise bu yöndeki eleştirileri, "Ayrımlara ve damgalamalara yer yoktu. Tüm bu liderler Charlie Hebdo'ya yönelik saldırıyı açıkça kınadılar" cümleleriyle yanıtladığını aktarmış.

Lichfield ise yazısını şöyle noktalamış:

"Türkiye son dönemde eleştirel ve bağımsız ya da muhalif siyasi partilerle bağlantılı gazetecileri gözaltına alarak onlara karşı kapsamlı bir mücadeleye girişti."

"Macaristan'da, Bay Orban 2010 yılında, bağımsız medyayı sınırlandıran ve hükümetin bilgi akışını aşırı derecede kontrol etmesini sağlayan bir yasayı geçirdi."

"Gabon'da gazeteciler, Devlet Başkanı Bongo ve ailesine yönelik büyük yolsuzluk iddialar hakkındaki bilgileri yayımlarlarsa, genellikle tehdit ediliyor ve gözaltına alınıyor."

"Rusya'da da Vladimir Putin hükümeti bağımsız medyaya göz açtırmıyor."

'Paris'e giden bazı liderler eleştiriliyor'

Guardian'daki Mark Tran imzalı haberde de benzer satırlar var. Tran, ülkelerinin insan hakları ve basın özgürlüğü sicilleri pek de iyi olmayan bazı liderlerin Paris'teki yürüyüşe katılmalarının eleştiri konusu olduğunu yazıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün bu noktada atıfta bulundukları ülkeler Mısır, Türkiye, Rusya, Cezayir ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Guardian'ın haberinde ise Türkiye'de 70'e yakın gazeteci hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresindeki bazı kişilere yönelik yolsuzluk iddiaları ile ilgili haberleri yüzünden dava açıldığı belirtiliyor.

'Türkiye IŞİD'in güçlenmesinde suç ortağı'

Independent gazetesi başyazısında "birlik" yürüyüşlerine katılanların güçlerini sayılarından aldığını belirtiyor. Gazeteye göre Paris'teki yürüyüş Batı'nın ahlak, merhamet ve müsamaha gibi değerlerini bir kez daha hatırlattı.

Başyazıdan bazı satırlar şöyle:

"Yürüyüşe katılan 50 dünya liderinin bazılarının varlığı bir nebze de olsa tedirgin ediciydi: Victor Orban, Macaristan Başbakanı, cesur ve bağnaz toplumun yeni savunucusu; geçen yıl Gazze'deki dehçet verici savaşın yanı sıra yerleşim birimlerinin feci bir şekilde yayılmasından da sorumlu olan Binyamin Netanyahu; hükümeti eşcinsellere ve muhaliflere aman vermeyen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov; devleti 20. yüzyılın ilk İslamcı vahşetinden -bir buçuk milyon Ermeninin soykırımla katledilmesinden- sorumlu olan, hükümetinin de IŞİD'in Suriye ve Irak'ta güçlenmesinde suç ortağı olan Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu. Hatta saldırgan Amedy Coulibaly'nin kız arkadaşı Hayat Boumeddiene'nin kısa süre önce Suriye'ye Türkiye üzerinden geçtiğine inanılıyor."

Hayat Boumeddiene Suriye'ye nasıl gitti?

Amedy Coulibaly, Paris'te Perşeme günü kadın bir polisi öldürmüş, Cuma günü Yahudiler için koşer ürünler satan bir markette çok sayıda kişiyi rehin almış, aynı gün dört rehineyi öldürmesinin ardından polis tarafından burulmuştu.

Times ise Hayat Boumeddiene'i "Fransa'nın halen en çok aradığı kişi" olarak nitelendirmiş.

Gazete, Paris'ten Dominic Kennedy ve İstanbul'dan Hannah Lucinda Smith'in imzasını taşıyan haberinde, Boumeddiene'in son olarak IŞİD'in Suriye'deki başkenti Rakka'dan iki saat uzakta tespit ediliğini duyuruyor. Times'ın haberinde vurgulanan bir diğer nokta da Türk istihbarat servislerinin, Fransa'nın 26 yaşındaki Boumeddiene hakkında kendileriyle bilgi paylaşmadığını bildirmeleri.

Haberde şu satırlar da yer alıyor:

"Hayat Boumeddiene, adının Mehdi Sabri Belhouchine olduğu bildirilen bir kişi ile birlikte Türkiye'ye gitti...İstanbul'da iki gün boyunca turist olarak dolaştıktan sonra 4 Ocak'ta bir iç hat seferi ile IŞİD'in aktif şekilde varlık gösterdiği bilinen, Türkiye'nin güneydoğusunda Suriye sınırındaki Şanlırufa kentine hareket ettiler..."

"Boumeddiene, Türkiye'den Fransa'yı 18 kez aradı. Türkiye'de bulunduğu sırada telefonundan en son sinyal, Coulibaly'nin kadın bir polisi öldürdüğü Perşembe günü geldi. Bu görüşme, Şanlıurfa'dan sadece 40 kilometre uzakta sınıra yakın Akçakale'den yapıldı."

"Boumeddiene'nin Türk telefonundan kayıtlara geçen son telefon görüşmesi ise Cumartesi günü Akçakale'nin karşısındaki, IŞİD'in kontrolündeki Tel Abyad'dan yapıldı. Bir gün önce ise onun erkek arkadaşı, saldırısına son vermek isteyen Fransız güvenlik güçlerinin koşer ürünler satan bir marketi basması sonucu öldürüldü."

"Sınırın Suriye tarafı, geçtiğimiz yılın Ocak ayından bu yana IŞİD'in kontrolünde. Bu bölge, Suriye'ye girmek isteyen yabancı cihatçıların geçiş noktası olarak biliniyor. Akçakale'de çok sayıda sığınmacı var. Bölgede sınır geçiş noktaları ise insanların Suriye'ye dönmelerini sağlamak amacıyla haftada birkaç gün açılıyor. Çevrede yaşayanlar, sınırın Türkiye tarafında IŞİD'in muhbirleri olduğunu söylüyor."

"Boumeddiene de Tel Abyad'dan, IŞİD'in Suriye'deki kalesi olan Rakka'ya araçla iki saatte varmış olabilir."