BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,66
ALTIN 2.965,33
HABER /  GÜNCEL

12 Ocak 2012 Basın Özeti

İngiliz basınından seçtiklerimiz: İran’ın ABD ve İsrail’le arası açılıyor, İki devletli Filistin hayalinin sonu mu? Humus, gazeteciler ve halk, Almanca öğrenmek revaçta.

Abone ol

Financial Times gazetesi Tahran'a yönelik petrol ambargosu kararının çıkabileceği Avrupa Birliği toplantısı öncesi, Avrupalı petrol rafinerilerinin İran'la bağlarını koparmaya başladığını duyuruyor, ilk sayfasından.

Gazetenin aktardığına göre Avrupalı petrol şirketleri arasında İran ham petrolünün en büyük alıcısı, Royal Dutch Shell. Diğer alıcılar arasında ise Fransız Total ve Repsol, İspanyol ENI, Saras, İtalyan ERG ve Yunan Hellenic bulunuyor.

Financial Times'a bilgi veren sanayi çevreleri çoğunun ceza almadan uzun vadeli kontratlarına son veremeyeceklerine, ancak yeni alımları durdurduklarına ya da azalttıklarına dikkat çekiyor.

Bununla beraber habere göre ambargo uygulanması durumunda Avrupalı şirketler "mücbir sebep" ilan ederek kontratlarını ceza almadan feshedebilir. Amerikan Hazine Bakanı Timothy Geithner'ın da lobi faaliyetleri kapsamında Pekin'de bulunduğunu ve yaptırımlar için destek aradığını yazan Financial Times, Washington'un bu sayede Tahran üzerinde daha fazla baskı yaratmayı umduğunu belirtiyor.

İran’ın ABD ve İsrail’le arası açılıyor

Tahran'da bir nükleer bilim uzmanının aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu ölmesi, İngiliz basınında geniş yer bulan konulardan.

Guardian gazetesi Ahmedi Ruşan'ın son iki yıl içinde güpegündüz suikaste kurban giden beşinci nükleer bilimci olduğuna dikkat çekiyor. Gazeteye göre "son cinayetten İsrail istihbarat ajansı Mossad'ı suçlayan İran'ın Amerika ve İsrail'le arası açılıyor."

Guardian'ın diplomasi muhabiri Julian Borger, "üstü kapalı savaş ciddi riskler taşıyor" başlığını kullandığı makalesinde İran'daki suikastın yönteminin tanıdık olduğunu, ancak asıl önemli olanın bu cinayetin yarattığı gerginliğin düzeyi olduğunu vurguluyor.

Yazara göre "oluşan gerginliğin seviyesi, Avrupa Birliği'nin altı ay içinde yeni bir petrol ambargosunu devreye sokmasıyla daha da artabilir. Avrupa ambargosu Haziran ayında yürürlüğe girecek Amerikan önlemleriyle aynı zamana rastlayacak. Amerika, İran ekonomisinin gelişimini engelleme çabaları kapsamında petrol ticaretinin finansmanını hedefliyor." Julian Borger, "kimi Amerikalı yorumcular dahi bunun savaş ilanıyla eşdeğer olabileceğini düşünüyor." derken Obama'nın İran siyaseti üzerine kitap yazan Trita Parsi'nin görüşlerine yer veriyor. Parsi'ye göre Obama yönetimi İran'la savaşa girmeye niyetli değil. Ama İran'ın ancak ciddi bir tehdide karşılık verdiği düşünen yönetim, inandırıcı bir savaş tehdidi yaratmak istiyor."

İki devletli Filistin hayalinin sonu mu?

"Avrupa Birliği sürdürülebilir bir Filistin devleti umutlarını terketmenin eşiğinde."

Independent gazetesi, görme fırsatı elde ettikleri birliğin bir iç raporunda, "işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilerin en fazla varlık gösterdikleri yerler, İsrail tarafından, iki devletli çözüm penceresini kapatmaya yöneltecek şekilde devamlı baltalanıyor" diye yazdığını bildiriyor.

16 sayfalık belgenin birliğin bu kadarki en sert eleştirilerini içerdiğini yazan gazete, söz konusu bölgede ev ve çiftlik yıkımı yaşandığını, Yahudi yerleşimlerin genişlemesinin önlenmediğini, serbest hareketin, toprak ve su dahil hayati önem taşıyan kaynaklara erişimin engellendiğini belirtiyor.

Humus, gazeteciler ve halk

Suriye'nin Humus kentinde bir konvoya yönelik saldırıda Fransız gazetecinin ölümüne Guardian gazetesi manşetten yer veriyor. 'Rejim Humus'un güvenli olduğunu kanıtlamak istiyorduysa başarısız oldu."

Humus'taki Guardian muhabiri Ian Black, "Suriye enformasyon bakanlığı gazetecileri, terörist dedikleri muhalif güçlerle çarpıştıkları yere götürüyordu. Ama Fransız muhabirin ölümü Suriye'deki savaşta sıradan insanları her an bekleyen tehlikeleri katı biçimde hatırlattı." diye yazıyor.

Ian Black, bir milyon nüfuslu Humus'un bir kentten çok savaş alanına benzediğini, çoğunluktaki Sünnilerin giderek Alevi azınlıktan ayrıştığını belirtiyor. Humus'un ayaklanmadan en fazla etkilenen yerlerden biri olduğunu hatırlatan Black, kentin çeşitli kesimlerine hala elektrik verilemediğini, telefon ya da ihtiyaçları gidermenin güç olduğunu, çatılarda keskin nişancıları görmenin ise alışıldık bir tehlike olduğunu vurguluyor.

Times gazetesi ise ilk sayfadan Suriye lideri Beşar Esad'ın İngiltere doğumlu eşi Esma Esad'ın dün Şam'daki mitingde çocuklarıyla eşini dinlerken çekilmiş bir fotoğrafına yer veriyor.

"Cumhurbaşkanının eşi ön cephedeki yerini aldı" diyen Times, Esma Esad'ın çocuklarıyla Londra'ya döndüğü yolundaki haberleri hatırlatırken, mitingde görülmesini ise "Esadların normal bir aile olduklarını gösterme çabası" diye yorumluyor. Aynı fotoğrafa yine ilk sayfasından yer veren Daily Telegraph da Londra'daki Kings Kolejinde eğitim gören, eski yatırım bankacısı Esma Esad'ın bir zamanlar eşinin rejimini reform yanlısı bir isim olarak görüldüğünü hatırlatıyor.

İskoçya’nın bağımsızlığı tartışması

Independent gazetesi ise ilk sayfadan yer verdiği haberde İngiltere'de iktidar ve muhalefetin İskoçya’nın bağımsızlığına ilişkin tartışmada güçlerini birleştirdiğini yazıyor.

Gazeteye göre Muhafazakârlar İşçi Partisi ve Liberal Demokratlar, İskoçya'nın Birleşik Krallıktan kopmasına karşı çıkmak konusunda birlik kararı aldı. Gazeteye göre bu adım, İskoçya'nın bağımsızlığına ilişkin referandum planları konusunda anayasal bir krizi önlemeyi amaçlıyor. Başbakan Cameron Birlik fikrine bağlı olduğunu söylerken İşçi Partisi lideri Ed Miliband, bölünmenin İngiltere ekonomisine zarar vereceğine dikkat çekmişti.

İskoçya'daki bölgesel hükümetin başbakanı Alex Salmond, bağımsızlığa ilişkin halk oylaması için 2014 sonbaharına işaret etmişti. Salmond ayrıca Birleşik Krallık Başbakanı Cameron'un referandumun kurallarını tanımlama yetkisine sahip olmadığını söylemişti. Koalisyon ise onayları alınmadan yapılacak herhangi bir oylamanın, hukuka aykırı olacağını savunuyor.

Independent'ın aktardığına göre muhafazakârlar İskoçya'da desteklenmiyor, Liberal Demokratlar da 2010'da koalisyona katıldıktan sonra gördükleri desteği kaybetmişti. Gazete, koalisyonun küçük ortağı Liberal Demokratların lideri Nick Clegg'in bağımsızlık karşıtı kampanyayı İşçi Partili eski Maliye Bakanı, Edinburg milletvekili Alistair Darling gibi bir ismin yürütmesini istediğini yazıyor.

Almanca öğrenmek revaçta

"Yunanlılar ve İspanyollar Goethe'nin dilini öğrenmek için sıraya girdi."

Financial Times, Euro bölgesindeki borç krizinin ortasında en azından bir çalışan grubunun, Almanca öğretmenlerinin fayda sağladığına dikkat çekiyor. Habere göre Alman kültürünü ve dilini öğreten Goethe Enstitüsü'nde 20 yılı aşkın süredir ders veren Günther Schwinn-Zur, işlerin hiç şimdiki kadar iyi olmadığını söyledi.

Gazeteye göre bu durumun sebebi Alman ekonomisine ilişkin yaygın izlenim. "Federal istatistik verilerine göre Almanya'da gayri safi milli hasıla 2011'de yüzde 3 arttı - ki bu Amerika Birleşik Devletleri ya da Euro Bölgesi'nin tamamında görülenin iki katı. Bu durum Almanya'nın 1990'da birleşmesinden bu yana en iyi senelerden birini geçirdiği anlamına geliyor."

Gazeteye göre istatistikçiler iyi günlerin daha ne kadar devam edeceği konusunda şüpheli olsa da kara bulutları henüz kamuoyu algılamış değil.

Büyümenin hız keserek yılın son üç ayında eksiye geçmiş olabileceği yolundaki açıklama da endişe yaratıyor. Ancak Avrupa Birliği'nde geçen sene Almanya'da daha hızlı büyüyenler sadece İsveç, Polonya, Finlandiya ve Baltık ülkeleriydi.