BIST 9.916
DOLAR 35,04
EURO 36,44
ALTIN 2.941,24
HABER /  GÜNCEL

12 Eylül'de 170 ton altın nereye gitti!

Demokrasiyi yaralayan, milyonlarca insanı mağdur eden darbeler, ekonomiye de büyük zarar verdi.

Abone ol

Sadece tarihe post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat'ın ekonomiye faturasının 300 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

12 Eylül 1980 askeri darbesinde ise askeri darbesine Hazine'de bulunan 170 ton altının kaybolduğu ileri sürülüyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, kaybolan bu altınlar gündeme geldi. Müdahil avukatları, altınların nerede olduğuna ilişkin Merkez Bankası'na sorulmasını istedi.

Cihan Haber Ajansı  konuşan Hasan İlter, "darbecilerin amaçlarından birinin de firavunlaşan nefislerini ve aç gözlerini doyurmak için Türkiye Cumhuriyeti hazinelerinde bulunan ve milletin onlarca yıldır dişinden tırnağından artırarak biriktirmiş olduğu altınlara el koymak olduğunu" söyledi.

Sanık Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya ve suç ortakları tarafından gerçekleştirilen 12 Eylül askeri darbesi öncesinde Hazine'de 170 ton altın olduğunun bilindiğini dile getiren İlter, darbe yapıldıktan sonra bu altınların ortadan kaybolduğunu ve akıbetlerinin de ne olduğunun bilinmediğini ifade etti.

Darbe döneminde hapis de yatan İlter, şöyle devam etti:

"Bizler cezaevlerinde olmamıza rağmen ta bize kadar gelen bilgilerden bu altınlara, darbeyi gerçekleştiren ve kendilerine de Milli Güvenlik Konseyi adını veren şahıslar tarafından el konulduğunu, alt kademelerde bulunan ve darbecilerle işbirliği halinde olan diğer üst rütbeli subayların da rütbe ve el konulan devlet kurumlarında bulundukları mevkilerine göre, el koydukları devlet kurumlarında bulunan paraları ve para değeri taşıyan menkulleri zimmetlerine geçirdiklerini biliyoruz. Bütün bunları bizlerin bildiği gibi yüce milletimizin kahir ekseriyeti de biliyor. Ancak bunca zamandır darbecilerden ve darbecilerin uzantılarından korktukları ve çekindikleri için fısıldaşmaktan öteye herhangi bir tepki verme cesareti gösterememişlerdir."

Milletimizin kahir ekseriyetinin bildiği ancak malum sebeplerle dile getiremediği bu gerçeklerin araştırılarak açıklığa kavuşturulması ve darbeci sanıkların ayrıca hırsızlık suçundan da yargılamalarının sağlanması gerekmektedir" diyen İlter, "Ayrıca darbe sanığı Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya devletin her türlü imkanları kullanılarak mutlaka ve mutlaka hakim karşısına çıkarılarak bütün bu iddialara karşı ne diyecekleri sorulmalıdır. Sanıkların hakim karşısına çıkıp suçlamalara cevap vermediği müddetçe 'sükut ikrardan gelir' kuralı gereğince kendilerine atfedilen bütün suçlamaları kabul etmiş sayılacaklardır. Gücünü yüce Türk milletinden alan ve Türk milleti adına karar veren mahkemelerden kimsenin korkmaması ve adalete, hukuka güvenmesi gerekmektedir." şeklinde konuştu.