David Cameron'un vetosu hükümeti böldü, Putin'in önündeki iki seçenek ve Suriye'de savaş felaket olur uyarısı.
Abone olİngiltere gazetelerinde bu sabah Başbakan David Cameron'un Avrupa Birliği zirvesinde gündeme gelen bir anlaşmayı veto etmesinin iç siyasi yankılarına ilişkin haber ve yorumlar öne çıkıyor.
Daily Telegraph, koalisyon ortağı Liberal Demokratların lideri, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in veto kararıyla İngiltere'nin dünya sahnesinde ''sözü dinlenmeyen bir cüce'' dönüşebileceği ve ülkenin tecrit edilmesi risklerine dikkat çeken sözlerini manşete taşırken, Independent, Cameron'un hamlesinin koalisyon hükümetinde yarattığı çatlağın koalisyonu böldüğünü kaydediyor.
Gazete başyazısında da Liberal Demokratlar'a ''koalisyonda kalıp kalmamayı gözden geçirmeleri'' çağrısında bulunuyor.
Independent, seçim reformu gibi kendileri için kritik bir konuda ortaklarını ikna edemedikleri gibi koalisyonun büyük ortağı Muhafazakarların katı ekonomi politikalarının arkasında durmak zorunda kaldıklarını hatırlatıyor Liberal Demokratlara.
Partinin şimdi de Cameron'ın Margaret Thatcher'dan daha düşmanca bir Avrupa karşıtlığına dayalı dış politikasını sürdürmek durumunda olduğunu belirten gazete şöyle devam ediyor:
''Koalisyondan çekilmelerinin hem kendileri hem de ülke için riskleri var. Cameron erken seçime gidip, gereken çoğunluğu elde edip daha Avrupa karşıtı bir hükümete başkanlık edebilir. Ama bu son olayların ışığında bakıldığında bu koalisyonu sürdürmenin hem parti hem de ülke için riskleri daha fazla.''
''Liberal Demokratların, Avrupa Birliği içindeki en Avrupa karşıtı başbakanın ortağı olarak kalmanın kendilerine ve ülkeye zararının koalisyondan ayrılmaktan daha büyük olup olmadığını düşünmeleri gerekiyor.''
Cameron, Avrupa genelinde finans kuruluşlarına ek vergi getirilmesini öngören Avrupa Birliği'nin anlaşma taslağına Londra'nın Avrupa'nın finans kalbi özelliğine zarar vereceği gerekçesiyle karşı çıkmıştı.
Times gazetesi ise, manşetinden duyurduğu bir kamuoyu yoklaması haberinde, seçmenlerin yarısından fazlasının Cameron'un veto hamlesine destek verdiğini aktarıyor.
'Kremlin'in önündeki iki seçenek'
Cumartesi günü Moskova'da binlerce kişinin katıldığı protesto gösterisi de gazetelerin geniş şekilde irdelediği gelişmelerden.
Independent yazarlarından Shaun Walker, Kremlin'in ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Vladimir Putin'in üç ay sonra yapılacak seçimleri kazanmasının hemen hemen kesin olduğunu kaydeden Walker, ama ani protesto havasının da gözardı edilemeyeceğini belirterek şöyle devam ediyor:
''Ve eğer bu dalga yitip gitmezse o zaman Kremlin'in önünde iki seçenek olacak. Putin siyasi süreci açarak kendisinin ve çevresindekilerin gerçekten eleştirilmesine ve denetlenmesine izin mi verecek yoksa muhalefeti bastırıp radikalleştirecek mi? Her iki seçenekte de kendisi için riskler var. Ama net olan Rusya siyasetinin yeni bir aşamaya girdiği gerçeği.''
'Suriye'ye müdahale felaket olur'
Guardian'ın yorum sayfalarında Suriye'yle ilgili Mehdi Hasan imzalı bir analiz dikkat çekiyor.
Son günlerde Batı istihbaratının Esad rejimi karşıtı Özgür Suriye Ordusu'nu eğittiği yönünde haberlere dikkat çeken Hasan, bu gelişmenin Kosova ve Libya savaşlarına gidilen süreci akıllara getirdiğini kaydediyor. Suriye'de Batı öncülüğünde bir savaşın felaket olacağını, BM Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkmasının mümkün olmadığını, ne Arap Birliği'nin ne de ülke içindeki muhalif grupların bu yönde bir çağrılarının bulunduğunu vurgulayan Mehdi Hasan, şöyle devam ediyor:
''Esad'ın askerleri tarafından öldürülen cesur, silahsız ve idealist Suriye gençliği. Ancak yine de karamsar gv erçek Batı'nın kendilerine yardım etme olanağının çok sınırlı olduğu. Suriye'deki gelişmeleri dışarıdan kontrol edemeyiz, krizi çabuk sonlandıramayız da. Eğer Baasçılara karşı halk ayaklanması başarıya ulaşacaksa bütün tarafların, mezhep ve etnik grupların biraraya gelip kendi başlarına başarmaları gerek. Üzücü bir gerçek; ama Esad'ı devirmek bizim işimiz değil.''
İsrail'e insan hakları uyarısı
Financial Times, İsrail'de son dönemde artan bireysel hak ve özgürlükleri sınırlama girişimleri nedeniyle Binyamin Netenyahu hükümetini uyarıyor.
Orta Doğu'da halkların kendilerini yavaşça baskıcı rejimlerin boyunduruğundan kurtarmakta olduklarını kaydeden gazete, ama İsrail'de pek de memnuniyet verici olmayan bir eğilimin ortaya çıktığını belirtiyor. Geçtiğimiz bir yıl içinde parlamentonun geçirdiği yasalardan üçünün sorunlu olduğunu vurguluyor Financial Times.
Birincisi, Filistinlilerin topraklarından sürülmelerini felaket olarak anan kuruluşların aldığı kamu kaynaklarının kesilmesi, ikincisi işgal altındaki topraklarda inşa edilen yerleşim merkezlerinin boykot edilmesi çağrısının cezalandırılması, üçüncüsü de İsrailli Arapların ayrımcılığa uğramalarına neden olabilecek yerleşim mevzuatı.
Bu yasaların içerde Yahudilerle Araplar arasındaki gerilimi alevlendirebileceğini kaydeden gazete, Arap baharı sürecinde kendisine daha düşmanca bakan bir bölge oluştuğunu hatırlattığı İsrail'e Batı'yla ilişkilerini güçlendirmesi gerektiği, ama liberal değerlerini zayıflattığı izlenimi yaygınlaşırsa zaten Avrupa Birliği ve ABD'yle sorunlu bir dönemden geçen bağlarının daha da aşınacağı uyarında bulunuyor.
Son dakikada iklim uzlaşması
Güney Afrika'nın Durban kentinde iki hafta süren iklim değişikliğiyle mücadele konferansının son dakikalarında varılan anlaşma gazetelerden geniş şekilde irdelenen gelişmelerden.
Guardian, varılan uzlaşmayla bağlayıcı hedefleri olan ve 2020 yılına kadar yürürlüğe girecek bir anlaşma hazırlıklarının başlayacağını belirterek, atmosfere en fazla karbon gazı salan ülkeler Çin, ABD ve Hindistan'ın uzlaşmanın parçası olmasının altını çiziyor.