İngiltere gazetelerinde bugün, CIA'in yaptığı işkencelere dair haberler ve Suriye'deki gelişmeler öne çıkıyor.
Abone olİngiltere gazetelerinde bugün, CIA'in yaptığı işkencelere dair haberler ve Suriye'deki gelişmeler öne çıkıyor.
Financial Times gazetesinde de, Türkiye'deki büyüme oranlarının beklentilerin altında kaldığına dair bir haber yer alıyor.
Gazete, haberi "Türkiye'nin büyüme verileri hayal kırıklığı yarattı" başlığıyla veriyor.
Üçüncü çeyrekte, yüzde 2,9'luk beklentinin aksine, kaydedilen yüzde 1,7 oranındaki büyümenin son iki yılın en düşük oranı olduğuna dikkat çeken gazete Capital Economics analisti William Jackson'un da görüşleri var.
Gazeteye konuşan Jackson, "Büyümenin beklentinin altında kalmasının ardında tarım gibi bazı geçici faktörler var gibi görünüyor" diyor.
Jackson, bu etken dışarıda bırakılsa dahi büyümenin yüzde 2,5-3 civarında kalacağına, bunun da Türkiye'nin ortalama yüzde 5'lik büyüme seviyesinin yine altında olduğuna dikkat çekiyor.
Haberde, IMF'nin geçen hafta yayımladığı Türkiye raporunda, 'tasarruf ve rekabet arttırıcı reformların yapılmaması halinde ekonomik büyümenin orta gelir tuzağına düşeceği' yönündeki uyarısına ve enflasyonun düşürülmesi yönündeki tavsiyesine de yer veriliyor.
Financial Times, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın, 'petrol fiyatlarındaki düşüşle gelecek yıl yüzde 6,2'lik enflasyon tahmininin de altında gerçekleşebileceği' sözlerini aktarıyor.
Jackson şu yorumu yapıyor: "Zayıf enflasyon görünümü göz önüne alındığında, faiz indirimine gidilmesi, zamansız olur ve Merkez Bankası'nın güvenilirliğine zarar verir, ama politika durumu daha karmaşık hale getiriyor."
'Arap Dünyası'ndan değil, Batı'dan korkuyorlar'
Independent gazetesi CIA'in sorgulama tekniği olarak işkence uygulamasına dair tartışmalara bugün de yer ayırmış.
Gazete eski CIA başkanlarının ortak açıklama yaparak ABD Senatosu'nun raporunu "tek taraflı, hatalı ve yanlış yorumlanmış bir çalışma, Amerika'nın korunması için çalışan kuruma yönelik partizan bir saldırı" sözleriyle eleştirdiğini ve yazıyor.
Raporla ilgili yorum yazısı kaleme alan Robert Fisk de "İşkenceciler, Arap Dünyası'nın değil, bizim öfkemizden korkuyor. Bizim adımıza hareket ediyorlardı" diyor.
Fisk şu yorumu yapıyor:
"'Efendilerimizin', Pentagon'un, Bush'ların, CIA'in, korkusu, Arapların bu ifşaatları şaşırtıcı bulması değil. Kaygıları, bizim adımıza yaptıklarından utanç duyacak olmamız, bunları savaş suçu sayacak olmamız (ki bunlar zaten savaş suçu) ve belki de onları hapse, çok sevdiğim Amerikan deyişiyle 'ıslah müessesine' attıracak olmamız."
CIA'in sorgu merkezlerinden bazılarının Avrupa'da olduğu söylentileri vardı fakat hiçbir resmi kaynak bunu kamuoyuyla paylaşmamıştı.
Independent gazetesinde yer alan bir haberde, Polonya'nın ilk defa resmi olarak CIA'in 'kara bölgeler' olarak bilinen gizli sorgu merkezlerinden birinin kendi sınırları içinde olduğunu kabul ettiği belirtiliyor.
Habere göre, Polonya'nın 1995-2005 tarihleri arasında iktidarda olan Devlet Başkanı Aleksandır Kvasnievski, Washington'un kendilerinden bir tesislerini kullanmak için talepte bulunduğunu söyledi. Kvasnievski, merkezdeki işkencelerden veya ihlallerden haberleri olmadığını ekledi.
İşkence için 81 milyon dolarlık psikolojik danışmanlık
Independent gazetesinde, CIA'e El Kaide şüphelilerinin sorgulanmalarında psikolojik destek veren doktorlardan Dr. James Mitchell'in, Senato raporu için "çok saçma" dediği aktarılıyor.
Habere göre, Doktor Mitchell ve Doktor Bruce Jessen'in kurduğu özel şirket, CIA ile 2002-2009 yılları arasındaki danışmanlık faaliyetleri için 81 milyon dolarlık bir anlaşma yaptı.
Independent, boğulma hissi yaratan waterboarding, uykudan mahrum bırakma ve acı verecek şekilde bağlı tutulma yöntemlerinin bu doktorlar tarafından CIA'e tavsiye edildiğini yazıyor.
Senato raporunda isimleri Grayson Swigert ve Hamond Dunbar olarak değiştirilen doktorlar CIA ile yaptıkları anlaşma gereği gazeteye yorum yapmak istememiş fakat gazete 'çok afaki bir telefon görüşmesi' olarak tanımladığı görüşmede Doktor Mitchell'in, Senatwo'nun soruşturması ve bulguları için "çok saçma" ifadesini kullandığını yazıyor.
Habere göre Mitchell, 'bazı gizli programlara' müdahil olduğunu kabul etti ve Senato'nun raporunun 'taraflı' olduğunu öne sürdü.
Sorgu merkezlerine '300 milyon dolar harcandı'
Times gazetesi de CIA'in 'kara bölgeleri' olarak bilinen sorgu merkezlerine dair ortaya atılan iddiaları aktarıyor.
Gazetenin haberinde, Avrupa ve Asya'da CIA'in sorgu merkezi olarak kullandığı tutukevlerinin oluşumuna 300 milyon dolardan fazla para harcandığı belirtiliyor.
Gizli merkezler arasında en kötü şöhrete sahip olduğu söylenen Afganistan'daki merkeze 220 bin dolar harcanmış.
Times ayrıca, merkezlerin bulunduğu iddia edilen ülkeleri ve tutsakların uçakla nakillerinde, kendi topraklarında duraklamalarına izin verdikleri öne sürülen ülkelerin bir haritasını yayımlamış.
Buna göre Türkiye, Yunanistan, Belçika, İngiltere, İrlanda, İspanya ve Portekiz 'uçuşlarda duraklama yapılmasına izin verdiği iddia edilen ülkeler' arasında gösteriliyor.
Gizli sorgu tesislerin bulunduğu iddia edilen ülkeler arasında Suudi Arabistan, Özbekistan, Tayland, Libya, Mısır, Romanya, Polonya, Litvanya ve Fas da yer alıyor."
Kimyasal silah iddiası
Times gazetesinde yer alan bir haberde Suriye'de Esad rejiminin 'kimyasal silah kullanmaya devam ettiği' iddia ediliyor.
Gazeteye konuşan Suriyeli Mecid Halid, Şam'da bir helikopterden misket bombaları atıldığını gördüğü bölgeye gitmiş fakat herhangi bir patlama olmadığını anladıktan sonra 'havada klor gazının kokusunu' duymuş. Halid, "Koku arttı, hepimizde nefes alma problemleri başladı" diyor.
Gazete, yaralıların gözlerinin kızardığını, burunlarından sıvılar aktığını ve dudaklarının kızardığını yazıyor. Bazılarının nefes almakta zorlandığını yazan Times, en kötü etkilenenlerde bilinç kaybı olduğunu belirtiyor. Haberde, bazı yaralıların tedavi için Türkiye'ye gönderildiğini de yazıyor.
Times haberini, 'siyasi olarak tarafsız' diye nitelediği sivil savunma birliklerinin verilerine dayandırıyor ve bu verilere göre Nisan ayrından bu yana en az 14 kimyasal silah saldırısı düzenlendiğini iddia ediyor.
Gazete, 'rejimden başka hiçbir birliğin helikopteri olmadığı için' de saldırıların rejim tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini öne sürüyor.
IŞİD komutanı anlatıyor
Guardian gazetesinde IŞİD'in üst düzey komutanlarından birinin gazeteye verdiği mülakat dikkat çekiyor.
Muhabir Martin Chulov'a konuşan Ebu Ahmed takma adlı komutan, IŞİD'in 2004 yılında Irak'ın Bukka Kampı'nda nasıl doğduğuna dair ayrıntılar veriyor.
Ebu Ahmed, IŞİD'in giderek 'vahşileşmesi' nedeniyle örgütle görüş ayrılığına girmeye başladığı için Guardian'a konuşmayı kabul etmiş.
Ebubekir El Bağdadi'yle de ilk defa Irak'taki Bukka Kampı'nda tanıştığını söyleyen Ahmed, Bağdadi'nin kamptaki tutsaklar arasında 'uzlaştırıcı, rahatlatıcı' olarak bilindiğini ve sorunlarının çözümü için de ona gittiklerini anlatıyor.
Ahmed, "İçinde bir şeyler sakladığı, diğerlerine göstermek istemediği karanlık bir yanı olduğu hissine kapılıyordum. Yaklaşması, iletişim kurması daha kolay olan diğer prenslerin tam tersi mesafeliydi, bizden uzaktı" diyor.
Muhabir Martin Chulov haberinde IŞİD'in iç yüzüne dair Ebu Ahmed'in aktardıklarını paylaşıyor ve şu yorumu yapıyor: "Ebu Ahmed'e göre IŞİD'le hayat, güç, para, kadınlar, mevki ve gençlik ateşiyle yananlar için cazibe demekti. Ama aynı zamanda, öldürmek ve artık eskisi kadar tutkulu bir şekilde inanmadığı bir dünya görüşü için egemenlik kurmaktı."
Muhabir, Ebu Ahmed'in hala IŞİD'e bağlı olduğunu ve ayrılmaya korktuğunu aktarıyor. Gazeteye konuşan Ahmed de durumunu şöyle anlatıyor: "Yaptığım en büyük hata onlara katılmaktı (…) Cihada inanmıyor değilim. İnanıyorum. Ama başka ne seçeneğim var ki? Ayrılırsam ölürüm." Ahmed, Irak'taki Bukka Kampı'nda doğan IŞİD'in artık durdurulmasının ve kontrol edilmesinin mümkün olmadığını söylüyor.
Beşiktaş teknik direktörü Bilic'in 'aklı İngiltere'de'
Beşiktaş-Tottenham maçı öncesi Times gazetesi Beşiktaş'ın Hırvat teknik direktörü Slaven Bilic ile yapılan bir röportajı yayımlıyor.
Daha önce İngiliz takımları West Ham ve Everton'da oynayan Bilic için gazete "Bilic Beşiktaş'la evinde, ama İngiltere aklından çıkmıyor" diyor.
Bilic'in ikinci yılında Türkiye'de çok popüler olduğunu yazan muhabir Rory Smith, Bilin'in West Ham ve Everton'daki günlerini konuştuğu Bilic için "Fakat yine de, İngiltere'nin kalbinde özel bir yere sahip olduğu açık" diyor.