1000 yıl sürmeyen 28 Şubat ve ebedi sürecek Cehennem…
Başbakan Erbakan'ın karşısında pisuara gülerek aşağılayıcı bir şekilde küçük abdestini yaptı. Çok çirkin bir görüntü yaşandı!
Müslümanlara kan kusturan 28 Şubat post modern darbesinin mimarı İsmail Hakkı Karadayı öldü. “1.000 yıl sürecek” dediği zulümlerinin üzerinden 22 yıl geçtikten sonra ebediyen sürecek olan cehennem hesaplaşmasının henüz daha ilk günlerini yaşıyor kudretli (!) paşa…
Kendisine, zulmettiği insanların hesabını verirken kolaylıklar dileyemiyoruz, tam tersine ateşinin bol olması için dua eden binlerce insan var.
İslam ve Müslüman hazımsızlığının mücessem hali olan İsmail Hakkı Karadayı’nın 1997 yılında başlattığı İslami değerler düşmanlığı o günlerde ayyuka çıkmıştı. Nice başörtülü genç kızlar, nice başörtülü anneler, dini kimliği ile bilinen akademisyenler 28 Şubat zulmünden paylarını acımasızca aldılar.
Başörtüsü çekilip alınanların, elinden tutulup dışarı atılanların, sürgüne gönderilenlerin haddi hesabı yok.
Yapılan zulümler o kadar fazlaydı ki yıllar sonra hakkında yüzlerce kitap yazıldı, binlerce makale yazıldı, binlerce seminer yapıldı.
Bugün bile hala 28 Şubat döneminde yapılan zulümlerle ilgili yeni bilgiler ortaya çıkıyor!
Karadayı’nın ölümünün ardından ortaya çıkan bir bilgi 28 Şubat’ı gerçekleştiren insanların rezil yüzlerini ortaya çıkarması adına ibret verici bir özellik taşıyor.
28 Şubat post modern darbe öncesindeki son toplantının gizli kalan yönlerini anlatan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yakın koruması İbrahim Avcıoğlu’nun verdiği bilgilere göre, Başbakan Erbakan toplantıya verilen arada abdest almak için dışarı çıkar.
Avcıoğlu bundan sonrasını şöyle anlatıyor: “Koca Başbakanı aldık, asker tuvaletine götürdük. Ben, rahmetlinin ceketini aldım. Havlu kağıtlarını hazırladım. Merhumun biraz kilosu vardı. Askeriyenin lavaboları yüksekti. Bacağını zor kaldırıyordu. Hasan müdür, Erbakan Hocanın koluna girdi, tam sağ ayağından abdest alırken, içeriye Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı girdi. İsmail Hakkı Karadayı, alaycı bir tavırla ve uygun olmayan bir görüntü ile "Hoca, abdest mi alıyorsun?" dedi. Erbakan Hoca da ayağını indirdi ve "Evet, abdest alıyorum" dedi. Başbakan Erbakan'ın karşısında pisuara gülerek aşağılayıcı bir şekilde küçük abdestini yaptı. Çok çirkin bir görüntü yaşandı. Ülkenin Genelkurmay Başkanının Başbakana yaptığı saygısızlığı asla unutmadım.”
Düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin başbakanına bu saygısızlığı yapanlar masum ve kimsesiz insanlara neler yapmazlar.
Kaderin garip cilvelerine bakın ki 28 Şubat’ta ülkeye ve onun meşru hükümetine darbe yapıp, ellerini kollarını arsızca sallayan, parmaklarıyla milleti azarlayan, astığı astık, kestiği kestik şatafatlı ve yüksek sesli paşa, bugün sessiz sedasız toprağa verildi.
O gün aşağıladığı Müslümanların ibadethanesine getirilen cesedi aşağıladığı imamlar tarafından toprağa gömüldü.
O gün alay ettiği abdestin sahibi Müslümanlar tarafından cenaze namazı kılındı.
Velhasıl kelam o gün aşağıladığı, hor gördüğü ne kadar dini değer varsa bugün hepsine adeta temenna çakmak zorunda kaldı.
Aslında Karadayı’nın temenna çaktığı yer sadece musalla taşı değil.
28 Şubat’ın kudretli (!) paşası, devleti ve onun meşru hükümetini hizaya getirdiği günlerde kendisi başka bir gücün karşısında hizaya geliyordu.
Necmettin Erbakan’a kaş çatan, onu tehdit eden, Müslümanlara kan kusturan Karadayı, ABD’de Pentagon’da hizaya gelip güya “şeref” madalyasını göğsüne takıyordu.
ABD, birisine niçin şeref madalyası verir?
Tabii ki kendisine hizmet edenlere…
İşin bir diğer tarafı ise, Karadayı’nın temsil ettiği ve Sultan Abdülhamit’ten beri süre gelen zihniyetin temsilcisi, yine hor gördüğü Sultan Abdülhamit’in adını taşıyan hastanede idi ölüsü.
“Etkileri 1.000 yıl sürecek” denilen 28 Şubat, henüz üzerinden 10 yıl geçmeden hakla yeksan olmuştu.
Şimdi 28 Şubat’ın 22 yılını henüz tamamlamış olan Karadayı Allahu Alem ebedi sürecek olan Cehennem yolculuğuna başladı…
Ateşi bol olsun…
Bu durum: Günümüzde halen sesini fütursuzca yükseltmeye çalışan, Sultan Abdulhamit Hanı indiren güruhun ve hemen akabinde kurulmuş olan Cumhuriyet rejim sonrası zalimlerin kalıntıları ve kırıntıları olan zihniyetin mankurtlarına ders olur mu bilmem!