100 yılı devirenler nasıl yaşıyor?
Çeyrek asırlık araştırmanın sonuçlarını saklayın!
100 yılı devirenler nasıl yaşıyor? Çeyrek asırlık araştırmanın sonuçlarını saklayın!
Bundan 4 yıl önce New York Times gazetesinde ‘’İnsanların Ölmeyi Unuttuğu Ada’’ diye bir haber okumuş ve çok etkilenmiştim. Haberin kahramanı Moraitis Stamatis, yıllar önce göç ettiği Amerika’da akciğer kanserine yakalanmış. O zamanlar, altmışlarının ortalarındaymış. 9 ayrı doktor, 9 ay ömrü kaldığını söyleyince, eşini de alıp memleketi Yunanistan’ın Ikaria adasına dönmüş. Dönme sebebi sadece doğduğu topraklara gömülmek istemesi değil, Amerika’da cenaze masrafları binlerce doları bulurken, Ikaria’da sadece 200 dolar olmasıymış!
Adaya ulaştığı ilk günleri yatakta geçirmiş. Döndüğünü duyan çocukluk arkadaşları birer birer ziyarete gelmeye başlamışlar. Uzun sohbetler eşliğinde hep birlikte şaraplar içmişler. Stamatis, madem ölüyorum, bari mutlu öleyim diyormuş kendi kendine. Sonra bir gün, bahçeye sebze ekmeye karar vermiş. Hasadı ben göremesem de eşim Elpiniki faydalanır diye düşünüp, bahçesinde çalışırken deniz havasının, güneşin tadını çıkartıyormuş.
Aradan 6 ay geçmiş. Moraitis ölmemiş. Bahçesinden tazecik, birbirinden güzel sebze ve meyveler yemeye başlamış. Bununla da kalmayıp, aileden kalma şarap bağını güzelce temizleyip, çapalamış. Hayatı adanın ritmine uymuş. Sabah istediği saatte kalkıp, bağında bahçesinde biraz çalışıp, öğlen güzel bir yemek üstüne öğleden sonra birkaç saat kestirirmiş. Hatta bırakın ölmeyi, her akşam kasabadaki tavernaya gidip arkadaşlarıyla gece yarılarına kadar tavla oynar olmuş! Aradan yıllar geçmiş. Sağlığı giderek düzelmiş. Tam 25 yıl sonra tekrar Amerika’ya gitmiş. Acaba benim kansere ne oldu diye merak içindeymiş. Merakla hastaneye gittiğinde görmüş ki kanser vücudundan tamamen temizlenmiş ama yıllar önce teşhis ve tedavisini yapan doktorların hiçbiri artık yaşamıyormuş!