Türkiye’deki her yüz çiftten 15’inin kısırlık sorunu yaşıyor. Günümüz şartlarında bebek planı ileriye atıldıkça üreme de yavaşlıyor.
Abone olTürk Jinekoloji Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Tıraş, Türkiye’deki her yüz çiftten 15’inin kısırlık sorunu yaşadığını söyledi.
Tıraş, tıp dilinde "infertilite" olarak tanımlanan kısırlık sorununun çözümü için birçok tedavi yöntemi geliştirildiğini, şu an en çok kullanılan yöntemin ise tüp bebek olduğunu kaydetti.
"HER YÜZ ÇİFTTEN 15’İ KISIRLIK SORUNU YAŞIYOR"
Türkiye’deki her yüz çiftten 15’inin kısırlık sorunu yaşadığını ifade eden Tıraş, "Çalışan kadının kendini ispatlama ve kariyer çabası, çiftlerin iş hayatlarına ve programlarına ara vermek istememeleri bebek planının ileriye atılmasına neden oluyor" dedi.
Tıraş, ilerleyen yaşla birlikte yavaşlayan üreme sisteminin, aşırı kilonun ve stresin bebek sahibi olabilmek için engel oluşturabileceğine dikkati çekti.
Çiftlerin en az bir yıl süreyle, hiçbir doğum kontrol yöntemi kullanmadan düzenli cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen çocuk sahibi olamamaları durumunda kısırlığın söz konusu olabileceğini vurgulayan Tıraş, kısırlığın, kadın, erkek ya da her ikisine ait üreme sistemleriyle ilgili problemlerden kaynaklandığını söyledi. Tıraş, "Yaklaşık yüzde 40’ı kadınlara, yüzde 40’ı da erkeklere bağlı problemlerden kaynaklanan kısırlığın, yüzde 20’si ise açıklanamayan nedenlerle ortaya çıkıyor" dedi.
STRES VE KAYGIYI AZALTIN
Kısırlık tedavisine eşlerin birlikte karar vermesi gerektiğini kaydeden Tıraş, tedavinin başarısı için üzüntü, stres ve kaygının en aza indirilmesi gerektiği belirtti. Tıraş, "Stres nedeniyle kortizol ve prolaktin hormonlarındaki dengesizlikler yumurtalıkların normal çalışmasını engeller ve sperm kalitesini olumsuz etkiler" diye konuştu.
Sigaranın da doğurganlığı ve düşük riskini artırdığını belirten Tıraş, alkol kullanımının ise düşük, erken doğum, ölü doğum ve bu gibi ciddi sorunlara yol açabildiğini söyledi.
Ciddi doğumsal bozuklukları azaltmak için folk asidin mutlaka alınması gerektiğine dikkati çeken Tıraş, şunları kaydetti:
"Folk asit, B vitamini türevi olup en çok taze meyve ve yeşil sebzelerde bulunur. Günde 400 mikrogram alınan folik asit takviyesi baş ve omurilik bozuklukları, yarık damak dudak anormalliklerini engeller. Dolayısıyla hamile kalmayı planlıyorsanız folik asit takviyesine hemen başlayın." Doktor kontrolünün de çok önemli olduğunu belirten Tıraş, yüksek tansiyon, sara ve şeker hastalığı gibi durumların da hamileliği olumsuz etkileyebileceği, daha önce kızamıkçık geçirmeyenlerin aşı yaptırması gerektiği uyarısında bulundu.
KADINLARDA KISIRLIK NEDENLERİ
Tıraş, yumurtlama bozukluklarının kadında en sık görülen kısırlık nedeni olduğunu vurgulayan Tıraş, "Yumurtlama bozukluğu denildiğinde, yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlaşılır.
Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir. Ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir" diye konuştu.
Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olmasının da sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek döllenme ve gebeliği olanaksız kıldığını ifaden eden Tıraş, "Gelişmiş ülkelerde cinsel yollardan bulaşan enfeksiyonlar tüplerdeki hasarın en önemli nedeni. Ülkemizde çocukluk çağında alınan verem mikrobu da tüplerde geri dönülmez hasar oluşturabilir" dedi.
Ayrıca kimyasal maddelerden, radyasyondan uzak durulması gerektiği uyarısında bulunan Tıraş, bu maddelerin doğurganlığı etkileyebileceğini ve hamilelik boyunca istenmeyen sonuçlara neden olabileceğini kaydetti.
ENDOMETRİOZİSE DİKKAT
Bu arada kısırlık nedeni ile başvuran kadınların yaklaşık yüzde 25’inde endometriozis sorunu saptandığını belirten Tıraş, sözlerine
şöyle devam etti:
"Endometriozis, rahim içini döşeyen dokunun (Endometrium) rahim dışında gelişmesidir. Endometriozis, yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Endometriozisi olan kadınların yaklaşık yüzde 50’sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi olması gerekir."
Haber: Yeşim Sert Karaaslan
Kaynak: