ABD'de Kongre üyesine saldırının başlattığı siyaset dili tartışması, bağımsızlığa hazırlanan Güney Sudan'ı bekleyen zorluklar, Portekiz üzerindeki AB ve IMF'den yardım isteme baskısı ve Putin'in otoriter zırhında çatlak şüphesi.
Abone olAmerika Birleşik Devletleri Kongresi üyesi Gabrielle Giffords'ın uğradığı silahlı saldırı İngiltere basınında geniş yer buluyor.
Gazeteler biri 9 yaşındaki bir kız çocuğu olmak üzere 6 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda başından vurulan Giffords'ın hastanede yaşam mücadelesi verdiğini aktarıyor.
Tutuklanan 22 yaşındaki saldırganın akli dengesinin bozuk olduğuna dikkat çekilirken, sanığın saldırıyı hangi saikle gerçekleştirdiğinin belli olmadığı vurgulanıyor.
Demokrat Kongre üyesi Gifford'ın Cumhuriyetçiler ve muhafazakar Çay Partisi hareketi tarafından hedef gösterildiği iddialarıysa, ABD'de siyaset diline odaklanan canlı bir tartışma başlatmış durumda.
"ABD sağcı söylemi tartışıyor" manşetiyle çıkan Guardian, başyazısında şu satırlara yer veriyor:
"Saldırının son dönemde Amerikan siyasetine damgasını vuran pervasız söylemle bağlantılı ya da ondan ilham alan bir eylem olup olmadığını kesin olarak söylemek için erken. Açık olan ise, insanları infiale sürükleyen söylemlerle flört eden her Cumhuriyetçi ve medya yorumcusunun -ki aralarında bunu yapan çoktu- artık bunun sonuçlarını değerlendirmesi gerektiği. Bu türden bir olay bir çok ülkede, siyasetçi sınıfını toplu bir üslup değişikliğine yönlendirir. Amerika'da da böyle olmasını beklemekte zorlanmamız, Amerikan siyasetinin artık ne kadar değiştiğini gösteriyor."
Financial Times da konuyu başyazısında değerlendirmiş ve Amerikalı siyasetçilere bir çağrıda bulunmuş:
"Kuvvetli tartışmalar her demokrasinin vazgeçilmezlerindendir. Ancak şiddet söylemi şiddetin kendisini doğurur. Özellikle de delilik derecesinde saldırgan olanların genelde silah sahibi oldukları Amerika Birleşik Devletleri'nde."
"Bu olay Amerikalılara düşünme ve nefretin şekillendirdiği bir siyaset anlayışını reddetme fırsatı sunuyor. Ancak bu fırsatı kullanıp kullanmayacakları meçhul. Zira saldırının ardından aklı selim sahibi siyasetçi ve yorumcular şiddete ve infiale sürükleyen söylemin siyasetten dışlanması çağrısında bulundular. Ancak bazıları, olanları karşı tarafın provokasyonu olarak değerlendirmekte gecikmedi."
Sudan'ın geleceği
Güney Sudan, muhtemelen bağımsızlıkla sonuçlanacak referandum sürecine dün başladı. Daily Telegraph haberle ilgili şu satırlara yer veriyor:
"Kuzey ve Güney Sudan, ülkenin 1946'da İngiltere'den bağımsızlığını kazanmasının ardından yaklaşık 40 yıl boyunca birbirleriyle savaştı. Dün Güney Sudanlılar, bir hafta sürecek ve ayrılıp ayrılmamaya karar verecekleri referandumda oy kullanmaya başladılar. Çoğunluğun ayrılık yönünde oy kullanması bekleniyor. Ancak uluslararası toplumun hamiliğinde 2005'te imzalanan barış anlaşmasının şart koştuğu yüzde 60'a ulaşılıp ulaşılamayacağı belirsiz. Eğer bu sağlanırsa, Afrika 54'üncü devletine kavuşacak. Kıtanın en yoksulu olacak gerçi ama, en azından Kuzey'deki haydut İslamcı rejimden kurtulmuş olacak."
Konuyu Times da başyazısında değerlendirmiş ve bağımsızlığını kazanması durumunda Güney Sudan'ı bekleyen tehlikelere dikkat çekmiş:
"Tarafların, çoğunluğu güneyde olan petrol kaynaklarını nasıl paylaşacaklarını belirlemeleri gerekiyor. Bu anlaşmanın kalıcı olması önemli. Zira Güney, petrolünü Kuzey'deki Port Sudan üzerinden ihraç ediyor. Abyei adlı petrol zengini bölge ise, hangi tarafta yer alacağını ayrı bir referandumla belirleyecek. Ayrılığın, 2003'te kendisi de bir isyana sahne olan batıdaki Darfur bölgesini nasıl etkileyeceği de belirsiz. Ayrıca Güney Sudan dünyanın en yoksul bölgelerinden. 8 milyon insanına yetecek okullları, hastanaleri olmadığı gibi, yol ve altyapı da yok."
Portekiz yardım talep edecek mi?
Daily Telegraph Portekiz'in bu hafta, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'nun sunacağı bir kurtarma paketini kabul etmesi için baskıya maruz kalacağını yazıyor. Gazete Fransa ve Almanya'nın, euro bölgesinde yeni bir krizin engellenmesi için Portekiz'in bu yardımı gecikmeden alması gerektiğinde birleştiğini belirtiyor.
Yardım paketinin 80 milyar euroyu bulabileceği kaydedilmiş haberde. Ayrıca Portekiz'in Çarşamba günü, uluslararası tahvil piyasasından borç almayı deneyeceği hatırlatılıyor.
Bu girişim başarısız olursa, kurtarma paketi için görüşmelerin hızlanabileceğini belirtiyor Daily Telegraph. Bazı ön temasların dün itibarıyla başladığını da hatırlatıyor.
Rusya'da muhalefet cesaretleniyor mu?
Times gazetesi Rusya'da muhalefetin son dönemde artan protestolarına değiniyor. Toplanma hakkını garanti altına alan anayasa maddesine dikkat çekmek için Moskova'da yapılan bir gösteride, muhalefet lideri Boris Nemtsov'un gözaltına alınmasının ardından dün 10 kişinin daha gözaltına alındığı aktarılıyor.
Gazete bu gelişmelerden yola çıkarak, Başbakan Vladimir Putin'in siyasi geleceğini değerlendiriyor. Dikkat çeken satırlar şöyle:
"Putin ve çevresindekilerin 2000 yılından bu yana iktidarda kalmalarını sağlayan ve gelecek on yılın sonuna kadar da orada olmalarını garantilemeye yönelik tasarlanan otoriter zırh çatlıyor olabilir mi? 2010'un ikinci yarısında, ülkede herşeyin rejimin kontrolünde olduğu algısını tartışmaya açan gelişmeler oldu."
"Kimse Moskova'daki gösterilerin, Putin'in otoritesini tehdit ettiğini iddia etmiyor. Ancak sağ siyaset, çevreciler, liberaller, iş dünyasının güçlü isimleri ve dış güçler, etkili muhalefet cepleri oluşturuyor. Putin'in gelecek yıl, cumhurbaşkanlığına tekrar aday olup olmamaya karar verirken bunları dikkate alması gerekecek."