10 bin kişi Sultanahmet Meydanı’ndan dünyaya seslendi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Suriyeli tutsak kadın ve çocukların özgürlüğü için on bini aşkın “vicdanlı yürek” Sultanahmet Meydanı’nda bir araya geldi ve dünyaya seslendi: “Tutsak kadınları derhal serbest bırakın!”
Vicdan Hareketi, Suriye hapishanelerinde bulunan kadın ve çocukların acilen özgürlüklerine kavuşmaları için 10 bini aşkın vicdanlı yürekle Sultanahmet Meydanı’nda buluştu.
Türkiye’den ve dünyanın 110 ülkesinden yaklaşık 2 bin STK’nın katkısıyla Sultanahmet’te yapılan eylemde katılımcılar, Suriyeli tutuklu kadınları temsilen ellerini oyalı yazmayla birbirine bağlayarak tüm dünyaya “sessiz çığlık” yükseltti.
Eylemde, Vicdan Hareketi’ne destek veren STK temsilcilerinin yanı sıra Suriye’de tutsak kalan ve daha sonra özgürlüğüne kavuşan Suriyeli kadınlar yaşadıklarını anlattı.
23 ülke ve bölgede eş zamanlı eylem
Ayrıca 81 ilin yanı sıra 23 ülke ve bölgede eş zamanlı eylem ve basın açıklaması gerçekleştirildi. İşte o ülke ve bölgeler:
İngiltere, Pakistan, Makedonya, Suriye, Malezya, Polonya, Maldivler, Güney Afrika, Avustralya, Bosna Hersek, Uganda, Şili, Kıbrıs, Arnavutluk, Katar, Kuveyt, Danimarka, Belçika, Almanya, Keşmir, Kosova, Peru, Sierra Leone.
“Bunca zulme ‘Artık yeter’ diyoruz”
İlk konuşmayı Vicdan Hareketi adına Avukat Gülden Sönmez, yaptı. Gülden Sönmez, “Vicdan Hareketi tüm çocuklar yaşasın diye; dili, inancı, ırkı fark etmeksizin tüm kadınlar korunsun diye oluşmuş uluslararası bir inisiyatiftir. Vicdan Hareketi insan hayatını korumayı hedefleyen ve herkes için onurlu bir yaşam isteyen bir merhamet hareketidir” dedi. Sönmez, katılımcılar adına tüm dünyaya şu çağrıyı yaptı:
“Bunca acıya, bu kadar ölüm ve zulme ‘artık yeter’ diyoruz. Dünyanın her yerinden vicdanların sesi olarak, şehirlerin meydanlarından Suriye’ye sesleniyoruz. Suriye Rejimine ve ortaklarına sesleniyoruz; Hemen, şimdi tecavüzü savaş silahı olarak kullanmayı bırakın. Hemen, şimdi kadınlara acımasızca yapılan işkenceyi durdurun. Hemen, şimdi tüm Suriyeli kız kardeşlerimizi serbest bırakın. Bırakın evlerine dönsünler, bırakın ailelerine kavuşsunlar. Ve herkes İçin insanca yaşam istiyoruz. Suriye zindanlarındaki son kadın ve çocuk özgür oluncaya dek ayaktayız!”
“Eşimin gözleri önünde bana işkence ettiler”
7 ay boyunca Suriye hapishanelerinde işkence gören ve zindanda eşini kaybeden Suriyeli kadın Mecit Çorbacı (Majed Sharbajy) ise yaşadıklarını özetleyerek tüm dünyaya şöyle seslendi:
“Ben 7 ay boyunca yer altında tutuldum ve asla güneş göremedim. Eşimin gözleri önünde bana işkence ettiler. Çocuklarıma da gözlerimizin önünde işkence yapıldı. Bu sadece bizimle de sınırlı değildi. Zindanlarda binlerce insana bu işkencenin yapıldığını gördüm. Oradaki zulüm sadece kadınlarımızla da sınırlı değil. Çocuklar ve yetişkin erkeklere de bu işkenceleri sürekli yapıyorlardı. Ben hapishaneden bir şekilde çıkmayı başardım ama orada her gün binlerce insan işkence görmeye devam ediyor. Suriye’de söz sahibi devletlere de sesleniyorum. Artık üzerlerine düşeni yapsınlar. Ayrıca vicdan sahibi herkese sesleniyorum. Yıllardır güneş yüzü görmeyen kardeşlerimiz için gelin güçlerimizi birleştirelim ve üzerimize düşen ne varsa yapalım.”
“Kadın ve çocuk pazarlık konusu olamaz”
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da konuşmasına “Hangi mezhepten hangi meşrepten ve hangi dinden olursa olsun hiçbir kadına tecavüz edilemez” ifadelerini kullanarak başladı. Bülent Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Liderlere sesleniyorum. Suriye zindanlarında kadınlara ve çocuklara işkence edilirken nasıl yerinde oturuyorsunuz? Sessiz kalan herkes bu katillere yardım ediyor. Ey Müslüman halklar yazıklar olsun size. Bizler, bu çağda yaşayan erkekler olarak titreyelim ve kendimize gelelim. Müslüman kadınlar kirletilirken aslında bizim insanlığımız kirleniyor. Özellikle İran’a sesleniyorum. Suriye zindanlarındaki kadınlardan siz sorumlusunuz. Derhal çıkartın onları. Buradan Putin’e sesleniyorum. Müslüman halkların gönlünü almak istiyorsan çıkar oradaki insanları. Türkiye’ye de çağrım şudur: Astana’daki birinci dosya kadınlar olmalıdır. Hiçbir menfaat bunun önüne geçmemelidir. Çünkü kadın tutsak olursa dünya yanar. Bire bir takas teklif ediliyor. Şunu ifade etmek isterim ki kadın ve çocuk pazarlık konusu olamaz.”
“En kısa sürede anlaşma talep ediyoruz”
Srebrenitsa Anneleri adına Şehida Abdurrahmanoviç, şunları söyledi:
“Srebrenitsa’da katliamın başladığı yerden geliyorum buraya. Biz Boşnak kadınları olarak her yıl barış taleplerinin yükseldiği meydanlarda yerimizi alıyoruz. Geçen yıl Vicdan Konvoyu’na 5 otobüsle katılmıştık. Suriyeli kadınların çığlıklarını duyurmak için katılmıştık bu konvoya. Bugün de buradan en kısa sürede anlaşma sağlanmasını ve çocukların ailelerine, annelerin evlatlarına kavuşmalarını talep ediyoruz.”
“Acaba sesimizi duyan yok mu?”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Vicdan Hareketi’nin bu onurlu mücadelesinde birlikte olmaktan dolayı memnuniyetini dile getirerek konuşmasına başladı. Mahmut Arslan, şunları söyledi:
“Biz sadece Suriye’de değil, dün Srebrenitsa’da, Irak’ın Ebu Gureyb Cezaevinde ve bugün Suriye’de, Arakan’da, Filistin’de, Mısır’da, hasılı dünyanın neresinde olursa olsun cezaevlerinde tecavüze uğramış kadınlar adına buradayız. Bugün, zulme uğramış, haksızlığa uğramış, ve ‘Acaba sesimizi duyan yok mu?’ diye haykıranlarların seslerini duyma zamanıdır. Gün, hapishanelerden ‘Ya gelin kurtarın ya ya beni öldürün’ diyen Zeynep’lerin sesini duyma zamanıdır.”
“Zulüm bitene kadar durmayacağız”
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, Boşnak Lider Aliya İzzetbegoviç’in, “Herşey bittiğinde düşmanlarımızın yaptıkları değil dostlarımızın sessizliği bizi yıkacaktır” sözünü hatırlatarak “İşte biz burada mazlumlarla birlikte olduğumuzu göstermek adına buradayız. Zulüm tüm dünyada bitene kadar durmayacağız” dedi.
“Ne mutlu direnen Müslümanlara”
“Tam 8 yıldır Suriye’de korkunç işkenceler gerçekleşiyor” diyerek konuşmasına başlayan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Esed bunu kokuşmuş iktidarını sürdürebilmek adına yapıyor” açıklamasında bulundu. Kaya, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ama tüm bunlara rağmen maalesef dünyanın egemenlerinin bu zulme göz yumduğunu ve hatta rejimin suçlarına ortak olduğunu görüyoruz. Kardeşlerimize yapılan bu zulüm karşısında dilsiz şeytanlardan olmayanlar da var. İşte siz zulüm gören Müslümanların çaresiz olmadığını göstermek adına buradasınız. Bu zulüm bitene kadar işkenceyi lanetlemeyi sürdüreceğiz. Ne mutlu her zaman zalim olduğunu haykıran direnen Müslümanlara.”
Vicdan Hareketi
Suriye’de bugüne kadar 13 bin 500’ün üzerinde kadın hapsedildi ve 7 binin üzerinde kadın hâlâ hapishanelerde her gün işkence görüyor, tecavüze uğruyor, türlü insanlık dışı eziyete maruz kalıyor. Suriye rejimi, kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullandı ve kullanmaya da devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Suriye’deki savaşta kadınların yaşadığı drama dikkat çekmek amacıyla İstanbul’dan Hatay’a ulaşan Vicdan Konvoyu, bu sene de özgürlüğün önündeki engelleri kaldırmak amacıyla “Vicdan Hareketi” ismiyle faaliyet gösteriyor. “Çünkü İnsanız” sloganıyla çalışmalarını yürüten Vicdan Hareketi, Suriye’de son kadın ve çocuk özgür oluncaya dek faaliyetlerini sürdürecek. Hareket, kadınların, Suriye’de savaşın başından bu yana işkence, tecavüz, infaz, hapis ve mültecilikle büyüyen dramlarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.