İngiltere gazetelerinde bugün, ABD Senatosu'nun CIA'in yaptığı işkencelere dair yayımladığı rapor öne çıkıyor.
Abone olİngiltere gazetelerinde bugün CIA'in işkencelerinin belgelendiği ve eleştirildiği ABD Senatosu raporuna dair haberler ve yorumlar öne çıkıyor.
CIA'in sorgulama yöntemlerinde yaptığı işkencelerle ilgili haberler Guardian gazetesinde "İşkence: Amerika'nın üzerindeki leke", Daily Telegraph gazetesinde "CIA işkenceyi haklı göstermek için İngiltere'ye yönelik tehdit olduğu yalanını söyledi", Times gazetesinde "CIA ajanları işkenceden 'cezalandırılmalı'", Independent gazetesi "Amerika'nin utanç günü" başlıklarıyla veriliyor.
Financial Times gazetesi de "CIA'in işkence yapması ABD'nin değerleri üzerinde bir leke" diyor.
Guardian gazetesinde yer alan Julian Borger imzalı analizde, işkence tekniklerinin yeni bilgi elde etmekte de başarısız olduğu belirtiliyor ve "işkence yalnızca yasadışı değil aynı zamanda işe yaramayan bir yöntem" deniyor.
Gazete yine işkencelere ayırdığı başyazısına da "İşkence Amerika'yı rezil etti ve utandırdı. Demokrasi ve yasalar gizli devleti ehlileştirmeli" başlığını atıyor.
CIA'in işkencelerinin "Bir ulusun tarihindeki en karanlık dönem" olarak nitelendirildiği başyazıda yer alan ifadelerden bazıları şöyle:
"Senato'nun istihbarat raporu, hesap verme zorunluluğunun bir işareti. Aynı zamanda, yalnızca Amerika'da değil, (dünyada) devletin gerekli görülen gizli kurumlarının üzerindeki hukukun üstünlüğü anlayışının sağlamlaştırılması için daha çok yol kat edilmesi gerektiğini gösteriyor."
"İşkence zaten yeterince kötü bir program. Ama ayrıca CIA yalan söyledi. Programıyla ilgili Amerikan halkına yalan söyledi. Hükümet içinde de yalan söyledi. CIA müdürleri Beyaz Saray'a eksik bilgi verdi."
'Avrupa da işkencenin suç ortağı'
Guardian'da Natalie Nougayrede imzalı bir diğer analizde ise, CIA'in işkence uygulamasına Avrupa ülkelerinin de 'suç ortağı olduğu' yorumu yapılıyor.
Analizde, "Amerika'nın birçok Avrupalı müttefiki de CIA'in programına derinden müdahil oldu. Ve bunula ilgili sessiz kaldılar. Bush yönetiminde CIA, terör şüphelilerinin sorgu için gizlice sınır ötesine nakledilmelerinde Avrupa havaalanları ve üslerinden oluşan bir ağı kullandı. Bazı Avrupalı devletler, adam kaçırmalarda CIA'e yardım etti. CIA'in bazı gizli sorgu merkezleri de Avrupa'daydı."
Yazar, ne kadar Avrupa ülkesinin program dahilinde olduğunun bilinmediğini belirtiyor ve ABD ile müttefik hükümetlerin CIA'in gizli sorgu merkezlerinin yeri konusunda hiç bilgi vermediğini ifade ediyor. Fakat sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına dayanılarak, tutsakların nakillerinin yapılması ve sorgu programına dâhil olan ülkeler arasında İsveç, İtalya, İngiltere, Almanya, İspanya, Portekiz, Belçika, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Kıbrıs, Hırvatistan, Bosna Herkes ve Arnavutluk da sayılıyor.
CIA'in yaptığı işkencelere dair raporu "Amerika'nın utanç günü" başlığıyla veren Independent gazetesinin başyazısında sorgulama teknikleri şu sözlerle eleştiriliyor:
"Bush yönetiminin 11 Eylül saldırılarına yanıtı, her tarafıyla Vietnam'a savaş açmak kadar kötü bir hata gibi görünüyor. Bu mücadelenin ahlaki meşruiyeti, işkence ve savaş suçları nedeniyle baltalanmış oldu."
'CIA'in iki önemli hatası'
Independent gazetesinin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn de CIA raporuna ilişkin kaleme aldığı analizde "CIA'in işkence yaptığı tartışmaları 'terörle mücadelede' yapılan iki önemli hatayı gölgede bırakıyor" deniyor ve hatalar şöyle sıralanıyor:
"Birincisi, IŞİD ve terörist tanımına girenler bugün Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü, Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin doğusunu kontrol ettiklerine göre, bu savaş göründüğü üzere başarısız oldu."
"(…) İkincisi, terörle mücadele başından beri, suç ortaklıkları olmasa 11 Eylül'ün gerçekleşmeyeceği iki ülkeyi hedef almaktan kaçındı: Suudi Arabistan ve Pakistan."
Times gazetesi de raporla ilgili yayımladığı başyazısında "Obama yönetiminin de endişe ettiği gibi, rapor dünya genelindeki ABD varlıklarına yönelik intikam saldırılarını tetikleyebilir" diyor.
Fakat yazıda, raporun yalnızca Demokratlar tarafından hazırlanmış olmasına dikkat çekilerek şu yorum yapılıyor:
"Ama şunu söylemek gerekir ki rapor taraflı ve eksik. Rapor, yalnızca komitedeki Demokratlar tarafından hazırlandı (…) Rapor neredeyse tamamen CIA'in iç yazışmalarına dayandırılıyor ve CIA ajanlarının mülakatları veya CIA'in işkencelerinin kurbanlarıyla mülakatlar yer almıyor."
Times gazetesi bu eleştirisine rağmen raporun CIA'in işkenceyle sorgu yönteminin doğru ve gerekli istihbaratı almak için gerekli olduğu iddiasını da çürüttüğünü belirtiyor.
Daily Telegraph da haberinde, CIA'in işkenceyi haklı göstermek için İngiltere'ye yönelik tehdit olduğu yalanını söylemesini öne çıkarıyor.
Raporda, CIA'in işkence yöntemleriyle elde ettiği bilgiler sayesinde İngiltere'ye yönelik saldırıların önlendiği iddiasında bulunduğu belirtiliyordu. Fakat tehdidin CIA'in şüphelilere işkence yapmadan önce önlendiğinin anlaşılmasıyla CIA'in İngiliz yetkilileri de yanılttığı belirtiliyor.
Daily Telegraph başyazısında da işkence yöntemlerini eleştiriyor.
Gazetede, işkencelerin haklı olduğunu savunan CIA'in 2006-2009 yılları arasındaki direktörü Michael Hayden'ın analizi de dikkat çekiyor.
Hayden, "CIA'in çalışması adil ve etkindi" başlıklı analizinde ABD Senatosu'nun raporu için "gerçeği söylemek yerine şaşırtma amaçlı tasarlanmış" diyor.
"Ben işkenceyi değil, tarihi savunmak için buradayım" diyen Hayden, raporun hazırlanma sürecinde hiç kimseyle mülakat yapılmamasını eleştiriyor ve şu yorumu yapıyor:
"Eğer Demokratlar, bizden biriyle konuşsalardı, bu program sayesinde üst düzey El Kaide üyelerinin yakalandığı, El Kaide hakkında daha çok bilgi elde edildiği, terör eylemlerini önlediği ve Amerikalılar ile müttefiklerin hayatlarının kurtarıldığı gerçeğiyle de yüzleşmek durumunda kalırlardı."
Yunanistan'da erken seçim
İngiltere gazetelerinde öne çıkan haberlerden bir diğeri de Yunanistan'da hükümetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini erkene çekme kararı.
Parlamentoda Şubat ayında yapılması beklenen seçimlerin ilk turunun gelecek hafta Çarşambaya çekilmesi üzerine ortaya çıkan siyasi belirsizlik Atina borsasında da son 20 yılın en büyük düşüşünün yaşanmasına neden oldu.
Financial Times gazetesi bu haberi "Yunanistan'daki erken seçim Euro bölgesindeki kaygıları canlandırdı" başlığıyla veriyor.
Gazete başyazında da erken seçim kararı için "Yunanistan'ın geleceği için riskli bir kumar" diyor ve Başbakan Antonis Samaras'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması gerektiği yorumunu yapıyor.
Guardian gazetesi de Yunanistan'ın kararının piyasalarda yarattığı endişeye dair haberini "Yunan kumarı yatırımcıları rahatsız ediyor" başlığıyla veriyor.
'Erkekler topuklu ayakkabı giyen kadınlara daha iyi davranıyor'
Independent gazetesinde, sosyolojik bir araştırmaya dayandırılarak verilen bir haberde "erkeklerin, düz ayakkabı giyen kadınlara kıyasla topuklu ayakkabı giyen kadınlara daha iyi ve daha yakın davrandıkları" yazıyor.
Haber, Fransa'da Bretagne-Sud Üniversitesi'nin yaptığı araştırmanın sonuçlarını aktarıyor.
Araştırma kapsamında, 19 yaşındaki bir kadın anketör üzerindeki kıyafeti değiştirmeden, farklı zamanlarda hem topuklu ayakkabılarla, hem de düz ayakkabılarla yoldan geçen erkekleri durdurup cinsiyet eşitliğiyle ilgili anket soruları sormak istedi.
Kadının ayağında 9 cm yüksekliğinde topuklu ayakkabı varken yoldan geçen erkeklerin yüzde 83'ü soruları yanıtlamak için durdu. Kadının ayağında düz ayakkabılar varken ise duran erkeklerin oranı yüzde 46,7 oldu.
Araştırma için Breton bölgesinde yoldan rastgele geçen 180 erkek ve 180 kadın seçildi.
Soruları yanıtlamak için duran kadınların oranının ise, anketörün ayakkabı tercihine göre değişmediği görüldü.
Bir diğer deneyde de, topuklu ayakkabı giyen kadının bilerek yere düşürdüğü eldivenleri almak için yaklaşan erkeklerin oranının da yüzde 50 olduğu tespit edildi.
Davranış bilimleri araştırma görevlisi Nicolas Gueregen, erkeklerin tavırlarının kadınların giydiği ayakkabıya göre değiştiğini belirtip "Kadınların yüksek topukları erkek davranışları üzerinde güçlü bir etki yaratıyor. Basitçe söylemek gerekirse, (yüksek topuklar) kadınları daha güzel yapıyor" dedi.
Independent gazetesi araştırmayla ilgili Fransız sosyolog Jean-Claude Kaufmann'ın da görüşüne yer veriyor.
Araştırma ekibinde bulunmayan Kaufmann verileri şöyle değerlendiriyor:
"Çok küçük bir kesit üzerinde yapılmış olsa da, araştırma sonuçlarının çok açık ve tutarlı olması itibarıyla önemli."
"Cazibe ilişkisi açısından bakıldığında erkekler, topuklu ayakkabı giyen bir kadını daha uzun göründüğü ve ince topuklarla, açılan düğmelerle cinsel açıdan kendine güvenli, kendinden emin havası olduğu için çekici bulur."