Tüm İngiliz gazeteleri Royal Bank of Scotland'ın (RBS) eski Yönetim Kurulu Başkanı Fred Goodwin'in şövalyelik unvanının Kraliçe tarafından geri alınmasını manşete taşırken başlıca uluslararası haber konusu Birleşmiş Milletler'deki Suriye tartışması.
Abone olİngiliz gazetelerinin tamamı bugün 2008 yılında batmanın eşiğine gelen İngiltere'nin büyük bankalarından Royal Bank of Scotland'ın (RBS) eski Yönetim Kurulu Başkanı Fred Goodwin'in şövalyelik unvanının geri alınmasını manşete taşıyor.
Çalıştığı şirketlerde yaptığı kesintiler nedeniyle "Öğütücü Fred" lakabı verilen Goodwin için, Times "Yüzkarası ilan edilen Goodwin'in şövalyeliği elinden alındı" manşetini atıyor.
Financial Times, "Sir Fred'in unvanı öğütüldü" başlığıyla çıkarken, Independent "Rezil edildi", Guardian ise "İtibarı öğütüldü: Sir Fred unvanını yitirdi" manşetini kullanıyor.
Benzer bir başlıkla yayınlanan Daily Telegraph ise başyazısında "Aşağılanma töreninde sırada kim var?" diye soruyor.
'Günah keçisi'
Şövalyelik unvanı elinden alınan son kişinin Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe olduğunu belirten gazete. "Bu tıpkı 1989 yılında kurşuna dizilmeden bir gün önce unvanı geri alınan Nikolay Çavuşesku'nunki gibi onursal bir sıfattı" diye yazıyor.
Daha önce ise İngiltere'nin sırlarını Ruslara veren casus Anthony Blunt'ın aynı akıbete uğradığını hatırlatan Daily Telegraph, "Kriterler gerçekten istisnaydı: vatan hainliği, zulüm ve despot yönetim. Peki, Goodwin bu tablonun neresinde yer alıyor?" diye soruyor.
Goodwin'in hiçbir suç işlemediğini, ceza almadığını hatırlatan gazete, bu kararın, bir günah keçisi arayışının sonucu olduğunu savunuyor.
'Sovyet mirası'
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde devam eden Suriye tartışmaları, gazetelerin dış haberler sayfalarında geniş yer buluyor.
Güvenlik Konseyi'nde, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın görevi bırakması için hazırlanan karar taslağına açık şekilde karşı çıkan Rusya'nın tutumunu değerlendiren Independent, iki ülke arasındaki askerî işbirliğine dikkat çekiyor.
Rusya'nın Suriye'yle yaptığı silah anlaşmalarının toplam değerinin 4 milyar doları bulduğunu yazan Independent "Suriye'de Baas rejiminin güçlenmesini sağlayan Sovyetler'in verdiği destekti. Bazı ortak sosyalist ideolojileri paylaşıyorlardı. Beşar Esad'ın babası Hafız Esad da Sovyetler Birliği'nde bir savaş pilotu olarak eğitilmişti" hatırlatmasını yapıyor.
Gazetenin aynı konudaki yorum yazısında ise "Rusya'nın inatçılığı olmasa Suriye'de Esad'ın kanlı rejiminin hemen devrileceğini varsaymak mümkün değil. Esad rejmi kolay devrilmeyecek kadar yerleşik, muhalefet ise henüz yeterince güçlü değil" ifadeleri yer alıyor.
Independent yorum yazısını şöyle noktalıyor:
"Suriye'nin geleceği karmaşık bir konu. Ancak tanklarını kendi halkının üzerine süren bir hükümeti kınamak o kadar da zor olmasa gerek. Moskova'nın Şam yönetimine 550 milyon dolarlık savaş uçağı satışı ise utanç verici. Eğer Rusya Arap Birliği'nin barış planını onaylamayacaksa en azından veto hakkını kullanmamalı."
'Ruysa'nın kaybedeceği çok şey var'
Guardian gazetesi Rusya'nın önünde yanıtlanması gereken iki soru olduğunu belirtiyor ve şunları yazıyor:
"İlk soru, Moskova, Şam yönetiminin başlıca silah tüccarı olarak, acaba kaybeden ata mı oynuyor? İkinci soru ise daha önemli. Rusya değişen Orta Doğu'daki son müttefikini de kaybetmek üzere mi? Rusya Orta Doğu'daki varlığını Sovyetler'den miras aldı. Ancak o zamandan bu yana yeni dostlar edinemedi. Kaddafi'nin gidişi, Esad'ın da gitmek üzere oluşuyla Rusya maddiyattan daha fazlasını kaybedecek."
'Ders çıkarılmalı'
Financial Times'da bir yazısı yayınlanan Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Mark Malloch Brown, "Suriye'de kaos olmadan değişimi sağlayabiliriz" diyor.
Brown bunun için iki temel şart olduğunu belirtiyor ve bunları şöyle açıklıyor:
"Bunlardan ilki, Suriye'nin karmaşık dinî yapısına saygı göstermek. Muhalefet diyalog yoluyla şiddeti bastıracağını ve azınlıkların haklarını koruyacağını garanti etmeli. İkincisi ise Güvenlik Konseyi Irak ve Afganistan'da öğrendiklerini uygulamalı ve Suriye'nin komşularıyla işbirliği yapmalı. Bu kez Arap Birliği devreye girdi, Katar Mısır, Suudi Arabistan önemli roller üstlendi. Güvenlik Konseyi'nin sabırsız Batılı üyeleri bu ülkelerle çalışmaya devam etmeli. Çünkü Suriyelilerle birlikte bu ülkeler, değişimin ardından kaosun gelmeyeceğinin garantisidir."