Guardian gazetesi, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üyelik başvurusunu imzalamasıyla ilgili haberinde, Filistinlilerin bu adım sonucu ABD'nin yaptırımlarına hedef olabileceğini yazıyor.
Abone olGuardian gazetesi, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üyelik başvurusunu imzalamasıyla ilgili haberinde, Filistinlilerin bu adım sonucu ABD'nin yaptırımlarına hedef olabileceğini yazıyor.
Gazete, Abbas'ın bu imzasıyla, İsrail'in savaş suçu işlediği gerekçesiyle Lahey'deki mahkemeye başvuru yapılmasının yolunun açılabileceğini belirtiyor.
Haberde bu adımın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylamada, İsrail'i üç yıl içinde işgal altındaki Filistin topraklarından çekilmeye çağıran karar tasarısının reddedilmesinden hemen sonra geldiği vurgulanıyor.
'İki tarafı keskin kılıç'
Gazete, Abbas'ın bu konuda uzun bir süredir baskı altında olduğuna dikkat çekiyor ve İsrail yönetiminin misilleme tehdidinde bulunduğunu aktarıyor.
Aynı konuyla ilgili bir analizde ise, Mahmud Abbas'ın bu kararı "iki tarafı keskin kılıç"a benzetiliyor:
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üyelikle, Mahmud Abbas, Filistin Yönetimi'nin sınırlı cephaneliğindeki en önemli silahlardan birini kullandı. Bu artık neredeyse kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan bir liderin çaresizlik karşısında attığı bir adım. Roma Statüsü'nü imzalamak, Filistin topraklarını Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin denetimine açıyor. İsrail bu durumu engellemek için perde gerisinde büyük bir savaş vermişti. Bu adım, bir gün askeri operasyonlar ve işgal topraklarında Yahudi yerleşimleri inşa etme politikası nedeniyle bir İsrail askerini ya da siyasetçisini Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde sanık sandalyesine oturtabilir."
"UCM üyeliği önemli bir silah ama aynı zamanda iki tarafı keskin bir kılıç. Bu tür suçların araştırılabileceği coğrafi alanı tanımlıyor. Filistin liderliği soruşturulmasını istediği bir dönemi tanımlayabilir. Ama böyle bir soruşturmanın hedefini dikte edemez. Örneğin Filistin yönetimi geçen yaz, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının soruşturulmasını isterse – ki buna hakkı var- hem İsrail ordusu hem de Hamas'ın eylemleri incelenecek."
"Başvurunun gecikmesinin nedenlerinden biri de bu. Hamas, Filistin siyaset sahnesinde Abbas'ın baş rakibi. Ama üyelik başvurusu için Hamas'ın onayını almak istedi."
'Putin'in yeni adımları'
Daily Telegraph gazetesi, başyazısında dünyanın yeni yılda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni adımını beklediğini yazıyor:
"Başbakanlığının zirvesinde bile Margaret Thatcher, hiçbir siyasetçinin ekonominin temel kurallarına karşı gelemeyeceğini belirterek "Piyasaya itaatsizlik edemezsiniz, yoksa o size itaatsizlik eder" demişti.
"2015'in başında, birbiri ardına liderler, Thatcher'ın bu öğüdünü göz ardı edip hırslarıyla bu değişmez kurala meydan okuyorlar. Önümüzdeki yıl, ekonominin acı gerçeklerinin üstünde olduğunu düşünen Vladimir Putin gibi liderlerin yanıldığını göreceğimiz bir yıl olabilir."
"Maalesef, Euro bölgesi liderleri de bu kurala aykırı davrandı. Portekiz ve Almanya gibi iki farklı ülkeye aynı para birimini dayatmak, büyük bir çılgınlıktı. Yunanistan'da şimdi ülkenin Euro'dan çıkması sürecini başlatacak bir seçim yapılacak. Kamuoyu araştırmaları doğru çıkarsa, seçimi bir şekilde Euro'da tutmayı başaran kurtarma paketlerine karşı çıkan Sol Koalisyon kazanacak. Eğer böyle olursa, 2015'in ilk krizi, parçalanmaz zannedilen Euro bölgesinin, kestirilemeyecek sonuçlarla parçalanması olabilir. Sol Koalisyon'un lideri Aleksis Çipras, seçmenlerine utanıp sıkılmadan duymak istedikleri şeyleri söylüyor ve Euro'da kalacaklarını ama sonuçlarından muaf olacaklarını anlatıyor."
"Çipras'tan çok daha tehlikeli bir lider 2015'in başlarında hırsını dizginleyip dizginlemeyeceğine karar vermek zorunda. Putin, ülkesini inanılmaz bir hızla krize sürükledi. 2014'ün başlarında Rusya'nın sağlıklı bir büyüme oranı vardı. Ama Kasım'da ülke resmen resesyona girdi. Düşen petrol fiyatları, Batı'nın ekonomik yaptırımları ve Vladimir Putin'in kötü yönetimi bu ani gerilemeyi açıklıyor. Akademisyenler, hangi faktörün Rusya için daha yıkıcı olduğunu tartışabilirler ancak tüm Batı dünyasına meydan okuyarak, felakete davetiye çıkardı."