Olgun Peker, "Bana '1 numara' diyorlar. 1 numara olsam ocak ayında başlayan bir soruşturmada ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı" dedi.
Abone olOlgun Peker, "Bana '1 numara' diyorlar. 1 numara olsam ocak ayında başlayan bir soruşturmada ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı. Bence bu aralar Aziz Yıldırım keşfedildi. Sonra da Aziz Yıldırım ile ben bir şekilde irtibatlandırıldım" diye konuştu
Silivri Cezaevi'ndeki duruşma salonunda başlayıp Çağlayan Adliyesi'ne taşınan "futbolda şike" iddialarına ilişkin ilk oturumda mahkeme "görevsizlik" ve "yetkisizlik" talepleriyle ilgili olarak ret kararı verdi. Milliyet'teki habere göre; Duruşmada savunma yapan iddianamenin 1 numaralı sanığı, eski Giresunspor Kulübü Başkanı Olgun Peker, "Bana '1 numara' diyorlar. 1 numara olmam inandırıcı değil. Eğer ben bir numara olsam, ocak ayında başlayan bir soruşturmada benim ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı. 3 Temmuz 2011'de gözaltına alıp tutuklandım, bu süreçte delilleri karartabilirdim veya kaçabilirdim. Bence bu aralar Aziz Yıldırım keşfedildi. O aradan sonra da Aziz Yıldırım ile ben bir şekilde irtibatlandırıldım" dedi.Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde geçen hafta başlayan "futbolda şike" davasına dün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde devam edildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın 5. beşinci duruşmasına aralarında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu, Bülent Uygun ve eski Giresunspor Kulübü Başkanı Olgun Peker'in de bulunduğu 22 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanık menajer Bülent İbrahim İşcen ise hastanede tedavi gördüğü için duruşmaya katılamadı.
İtirazlar reddedildi
Bazı sanık avukatları, dosyanın özel yetkili mahkemede yargılanması için, cebir ve şiddet unsurunun oluşması gerektiğini belirterek, bu dosyada herhangi bir cebir ve şiddet unsurunun bulunmadığını ileri sürdüler. Avukatlar, yetkisizlik ve görevsizlik talebinde bulundu. Cemil Turan'ın avukatı ise yetki ve görev yönünden konuşması beklenirken tahliye talebinde bulununca Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "Araya kaynak yapma" diyerek uyardı. Mahkeme görevsizlik, yetkisizlik ve dosyanın bazı sanıklar yönünden yapılması taleplerinin reddedildiğini açıkladı.
'İşkenceye maruz kaldım'
İddianamenin 1 numaralı sanığı Olgun Peker savunmasına doğruyu söyleyeceğine yemin ederek başladı ve şöyle konuştu: "2000 yılında başlarında beni Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın bulunduğu kanun namına kanunsuzluk yapan ekip gözaltına aldı. Bundan önce kendi halinde ticaretle uğraşan biriydim. Sedat Peker aleyhine ifade vermediğim için işkence gördüm. Tarihin en ağır işkencelerine maruz kaldım. Sağlam girdiğim şubeden sakat çıktım. (Bunula ilgili sağlık raporlarını mahkemeye sundu) Şikayetimi geri almam için baskı yapıldı. Bana şubede 'Biz burada 10 bin PKK'lıya bunu yaptık bir şey olmadı da bir sana mı oldu?' dediler. Ben Sedat Peker aleyhine ifade vermediğim için bunların yapılmasına tepki olarak soyadımı Peker olarak değiştirdim.
'Adam yerine koymadılar'
İşlerimin kötüleşmesinin ardından menajerlik işine girdim. Çok kişiye danıştım. Bunlardan birisi de Sedat Peker'di. Benim kurduğum Refleks Menajerlik Türkiye'de ikinci menajerlik şirketidir. Sedat Peker bana 'Saha tozu ve sahne tozu yutandan zor adam olur. Yapma' diyerek vazgeçirmeye çalıştı ama ben girdim. 2003'te müthiş iş yaptım. 2004'te Danimarka'ya gittim. 2006'da Afrika Kupası nedeniyle Mısır'dayken, hakkımda basında çıkan haberler nedeniyle geri döndüm. Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz'in ev ve iş yerlerinin kurşunlanması olayıyla ilgili hakkımda beni suçlayan haberler yer alıyordu. Havalimanından girdim 'Beni alırlar' dedim, almadılar. Beni adam yerine koymadılar. Savcılığa kendim gittim, iki sene dinlemişler hiçbir suç unsuruna rastlamamışlar. Kelebek operasyonunu yürüten savcı sadece iki imzamı aldı. O da dinlemenin kaldırılmasına ilişkindi. Önce çeteci sonra da şikeci yaptılar. Giresunspor'a zorla başkan olmadım. Beni istedikleri için başkan oldum. Başkan olduğumda hemen tesis ve stat inşaatına başladık. Ama bahtsız bedevi misali Giresun'da sel afeti meydana geldi ve hepsini götürdü. Ben takımı aldığımda ikinci ligte sonuncuydu. Sonraki sene ise şampiyonluğa oynadı. 3 puan farkla kaybetti.
'Neden: Uygun'un transferi'
Bana göre şike soruşturmasının başlamasına bir olay sebep oldu. Bu da, Bülent Uygun'un Bucaspor'dan Eskişehirspor'a transfer olmasıdır. Transferden Bucasporlular çok rahatsız olmuşlar. Bu transferi benim yaptırdığım iddia edilmiş. Bucaspor Başkanı'nı transferi benim yapmadığım konusunda ikna ettim. İstanbul Asayiş Şube Müdürü, İzmir'den gelmiş ve transferle ilgili oradaki arkadaşlarıyla görüşmüş, bu olayı üstüne vazife edinmiş. Benimle ilgili usulsüz dinlemeler söz konusu. Mahkeme kararı olmadan hakkımda tahkikat yapmışlar. Daha sonra dosyayı örgüt kapsamına sokup, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne göndermişler. Burada Osman Çırak diye bir kişi ile resmi olmayan bir görüşme yapıyorlar. Resmi ifadesini biz tutuklandıktan sonra 7 Temmuz 2011'de alıyorlar. Bu kadar iddiada bulunan bütün bu olaylara neden olan Çırak'a, sadece bir soru soruluyor ve böylece bu soruşturmada en kısa ifade veren kişi oluyor.
Davanın 70 klasöründe benimle ilgili şike olayı yok. Şike gibi alçakça bir suçlamada bulunmak bu kadar kolay mı? Bana '1 numara' diyorlar. 1 numara olmam inandırıcı değil. Eğer ben bir numara olsam, ocak ayında başlayan bir soruşturmada benim ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı. 3 Temmuz 2011'de gözaltına alıp tutuklandım, bu süreçte delilleri karartabilirdim veya kaçabilirdim. Bence bu aralar Aziz Yıldırım keşfedildi. O aradan sonra da Aziz Yıldırım ile ben bir şekilde irtibatlandırıldım.
'Cevapları Cila'dan aldım'
(Menajerlik sınavının cevaplarını aldığı yönündeki iddia ile ilgili olarak) Abdullah Cila'dan cevapları aldım. (Başkan Ekinci'nin 'Cila bu cevapları kimden aldı?' sorusu üzerine) Bilmiyorum. (Ekinci'nin 'Savunmana başlarken namusun ve şerefin üzerine doğru söyleyeceğine dair yemin ettin. Biliyorsan doğruyu söyle' ikazından sonra) Abdullah Cila bana cevapları Makedonya'dan aldığını söyledi. Detayını bilmiyorum. Para falan vermedim. Aramız bozuktu, jest olarak verdiğini düşünüyorum. Cevapları almasaydım da ben o soruları yanıtlardım.
Bulgaristan'dan diploma
(TFF tarafından 31 Mart 2011 günü yapılan Futbolcu Temsilcisi (menajerlik) Sınavı'na sahte diplomayla müracaatta bulunduğu iddiasıyla ilgili olarak) Diploma bana Bulgaristan'dan geldi. Onun için de bedel ödemedim. Sahte olup olmadığını bilmiyorum. Federasyona denklik isteyip istemediğini sordum. Benden ne denklik ne de başka bir şey istemediler. (Ekinci'nin 'Bulgaristan'da okumadan nasıl diploma veriyorlar?' sorusu üzerine) Orada bunun normal bir işlem olduğunu düşündüm. Buradaki tek hatam budur. Diplomayı aldığım okuldan bir tanıdığım Türklerin okulda zorluk çektiğini anlattı. Benden okula yardım yapmamı istedi, ben de gönderdim. O da bana bu diplomalardan bahsetti. Bir gün böyle birşeye ihtiyaç olursa haberim olsun demişti. Bu şekilde aldım diplomayı. Peker'in ardından, sanıklar Ömer Ülkü ve Hakan Karaahmet de savunmasını yaptı. Sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Duruşma bugüne ertelendi.