CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Gösteri yapma hakkını kullanan kişi, gösteri yapılacak yeri de belirleme hakkına sahiptir. Bu AİHM tarafından karara...
Abone olCHP Sözcüsü Haluk Koç, “Gösteri yapma hakkını kullanan kişi, gösteri yapılacak yeri de belirleme hakkına sahiptir. Bu AİHM tarafından karara bağlanmıştır. Onun için 1 Mayıs kutlamaları Taksim’de yapılmalıdır ve yapılacaktır” dedi.
CHP MYK Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında çalışmalarını sürdürürken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Koç da, basın toplantısı düzenledi. Koç, “Merkez Yönetim Kurulu toplantısından sonra yarın Parti Meclisimiz bir toplantı yapacak ve gündemindeki konuları değerlendirecek” diye konuştu.
Hükümetin, Adalet Bakanı aracılığıyla HSYK’ya hükmetme gayreti, yani yargıya ayar verme girişimi olduğunu ileri süren Koç, şunları söyledi: “İnternet, twitter, youtube başta olmak üzere sosyal medya üzerindeki kısıtlamalar. Şuan görüşülmekte olan MİT yasasıyla bir istihbarat devleti oluşturacak MİT yasasıyla ülkenin çıkarlarından çok iktidarın çarpık ilişkilerinin gizlenmesi ve ülke bütünlüğüyle ilgili gizli pazarlıkların yürütücülüğünün sorgulanmaması bütün gayretlerin önde gelenleri. Bu çerçevede seçimler öncesi ve sonrası dikkat edin TBMM gündemi kendilerini koruyacak bu özel hukuk tedbirlerinin yasalaşmasına ayrılmış durumda. Meclisin işi, gücü bu. Yani bu dünyadaki bilhassa Ortadoğu kaynaklı kara paranın Türkiye üzerinden dünya finans sistemine sokulma gayretleri sonucu iktidara dönük bu kirli ilişkilerin ortaya çıkması üzerine hukuki baskılarım, sosyal medyayı ve genel medyayı sansürlerim ve bir istihbarat devleti yaratarak da bu işin üzerine gitmek isteyenleri korkuturum, takip ederim gayretine büründüler. Meclis’te bu işe özel kanunlar çıkartmak gayretiyle araç edilmiş oldu.”
Kılıçdaroğlu’nun sabah yaptığı açıklamalara değinen Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi Çankaya kimsenin cebinde değil açıklamasını yapan sayın kişi de bunların anayasaya aykırılığını bile bile onaylamaktan geri kalmadı. Ve bu konuda bir serzeniş ifade etti. Hani bunlar anayasaya aykırı, aslında benim anayasanın ilgili maddesinde bana verilen görevler bunu mecliste tekrar görüşülmesi için geri göndermemi gerektiriyor ama işte hassas bir yerdeyim anlayın. Kimsenin cebinde değil ama belki bana da bu iş rastlayabilir gayretiyle, şirin gözükmek gayretiyle taze gelinler gibi hem şikayet edip hem onaylamak durumunda kaldı. Şimdi CHP ana muhalefet partisi olarak bu aşamadan sonra yapacağı tek iş anayasa mahkemesine başvurarak bunların iptalini ya da yürütmeyi durdurmasını sağlamaktı. Yüksek mahkemeye bu yasalar götürüldü, bir kısmı götürülüyor."
MİT’le ilgili düzenleme çıktıktan sonra da onunla ilgili tekrar başvuru yapacaklarını anlatan Koç, şöyle konuştu: "Şimdi yüksek mahkeme iptal ve yürütmeyi durdurma kararları verdikçe bu sefer iktidar odaklarıyla, başta hükümetin başındaki kişiyle bu kararı veren yüksek mahkeme ve onun başkanı arasında bir düello değil de tek taraflı bir tenkit, tahkir başladı. Şiddetli bir saldırı diyebiliriz buna. Başladı. Tabi bu kişinin bu düşüncelerini bu şekilde ifade etmesini anlamak bir şekilde mümkün. Bir duygu analiziyle bunu tespit etmek mümkün. Bir korku paranoyası içerisinde bir tedirgin, bir ürkek, o komplo teorileri devam ediyor. Acaba yüksek mahkemede mi bana komplo kuranlar arasında diyor. Yani bütün bu gizlilikleri konuşmamın başında söylediğim bu kirli ilişkilerin iktidara uzanan boylarını, yollarını kapatmaya dönük bu girişimler anayasaya aykırılığı ayan beyan açık olan noktalarda anayasaya mahkemesinin bunun yürürlüğünü durdurması ve iptal etmesi kararı bile bu kişinin o duygularını kesmiyor. Bu çok tehlikeli bir dönemeç. Demokrasiden bahsediyoruz, hukuk devletinden bahsediyoruz.”
Koç, olası Cumhurbaşkanlığı adayları arasında bir şekilde medyada adı geçen Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ı da hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi Sayın Kılıç’la ilgili tartışılacak bazı fotoğraflar medyaya servis edilmeye başlandı. Eski fotoğraflar sızdırıldı, el altından devreye sokuldu. Şimdi bu son gelişmeler açıkça şunu gösteriyor. 17 Aralık’a kadar birisi servis yaptı, 17 Aralık’tan sonra birlikte servis yaptıkları bir grubun kendisine karşı olan hamlelerini gördük. Şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanının adı Cumhurbaşkanlığı adayları arasında geçiyor diye şimdi Sayın Haşim Kılıç’a dönük tartışma yaratacak bazı fotoğrafların servis edildiğini görüyoruz. Bu gibi şantaj, zorda bırakma veya etik dışı siyaset uygulamasının bu ülkede yegane mimarının uygulayıcısının bizzat Recep Tayyip Erdoğan isimli kişi olduğunu gösteriyor. Kendisi için bu yol mubahtır kullanılabilir amacına dönük olarak. Kendisi ve iktidarının etrafında pervane olanlara karşı bu yol başkaları tarafından kullanılır ise ayıptır, edep dışıdır, şantajdır, montajdır. 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili Türkiye tekrar seçimden bir güç aldık diye 2,5 milyon oy kaybını gözden uzak tutan AKP yetkililerinin başı dönmüş şekilde yaptığı açıklamalar var. Aynı Gezi’deki gibi İstanbul Valisine kanunsuz emir veriliyor, İstanbul Valisi de bu kanunsuz emri uygulamak için uzun cümlelerle yakında kuşlu böcekli twitter mesajı da atar, alışkın Gezi’den. Bunu ifade ediyor."
İstanbul valisinden önce AK Parti İstanbul İl Başkanının bu kararı açıkladığını anlatan Koç, şunları söyledi: "Yani 1 Mayıs kutlamaları Taksim’de yapılmayacak. Kim açıklıyor? İktidar partisinin İstanbul İl Başkanı açıklıyor. Efendim, tek parti CHP döneminde bütün valiler CHP’nin il başkanıydı. Sen parti devletini 2014 senesinde kurmuşsun. Hep söylüyoruz. İl başkanı İstanbul Valisinin önünde. Aldıkları hukuka aykırı idari kararları kendi il başkanlarına validen önce açıklatıyorlar. Parti devletinin en önemli göstergesidir."
1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili şu an bir tartışmanın devam ettiğini anlatan Koç, şöyle konuştu: "Daha önce de açıklandı. Hep söyledim. İstanbul Valisi zıtlaşıyor, diretiyor. Konu açık ve net. Bakın Sayın Rıza Türmen açıkladı, Sayın Sezgin Tanrıkulu yasa teklifi verdi, Sayın Süleyman Çelebi açıkladı, basın toplantısı yapıldı, Sayın Prof. Kaboğlu açıkladı İstanbul’da. Olay açık, net. Bu bir yargı kararıdır. Gösteri yapma hakkını kullanan kişi gösteri yapılacak yeri de belirleme hakkına sahiptir. Bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karara bağlanmış bir konudur. Onun için 1 Mayıs kutlamaları İstanbul’da Taksim’de yapılmalıdır ve yapılacaktır.”
Koç, bir gazetecinin “Sayın Baykal bugün Antalya’da Döşemealtı Belediyesini ziyaret etti ve bazı açıklamalarda bulundu. Seçim sürecine ilişkin çılgınca hatalar yapıldığını söyledi. Bu eleştirilere bir yanıtınız olacak mı? Ya da bu eleştirileri dikkate alacak mısınız” sorusuna şöyle karşılık verdi: “Bunlar parti içerisindeki kurullarımızda görüşülür. TBMM Grubumuzda cumartesi günü toplanacak. Bu eleştirileri, tespitleri yapan kişiler, daha önceki statüleri ne olursa olsun oraya da gelip bu eleştirilerini yapma hakkına sahip. Ama ben herkes için şunu söyleyeyim; sorduğunuz soruda ismi geçen Sayın Baykal’ı kast ederek söylemiyorum genel bir şey olarak söylüyorum, eleştiri çok özel bir müessesedir. Ama özeleştiride eleştiri kadar kıymetli bir müessesedir.”
Koç, “Dar Bölge Seçim Sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şöyle cevap verdi:
“Dün iktidar partisinin kendi milletvekilleriyle yaptığı toplantıda cumhurbaşkanı adayının eğiliminin alındığı toplantıda gündeme getirilmiş bir konu. Daha önce biliyorsunuz bu seçim sisteminin değiştirilmesi konusunda üç önerileri olmuştu. Bunlardan bir tanesidir. Dar Bölge Sistemi Fransa gibi gelişmiş bir demokratik alt yapıya, bilince sahip olsak uygun olabilecek sistemlerden bir tanesi. Ama Türkiye için getireceği çeşitli sakıncalar var. Seçim bölgeleri daraldıkça siyasi bilinç azalır, bu sefer hemşehricilik, dernekçilik, mezhepçilik ya da Türkiye’ye musallat olan çeşitli dayanışma gruplarının egemen olduğu aday belirlediği bir yol, yöntem ortaya çıkar ve buradan çıkacak olan, dar bölgeden çıkacak olan birer kişilik eğer kasıtları oysa temsilcilerde siyasi bilinçten çok oradaki ağırlıklı noktaların temsilcisi olarak görev yaparlar ve her yöne daha sonrasında temsili olarak kayabilirler. Değişik mahsurları var. Şimdi ayaküstünde söyleyebildiklerim bunlar. Bu da tabi aynı Büyükşehir Yasasını, Bütünşehir Yasasına dönüştürülerek oy dengelerinden dolayı Mersin’i, Antalya’yı, Ordu’yu birçok daha başka büyük şehri bizim elimizden aldıkları üç tanesi şimdi net olarak hesapladığımız için söylüyorum. Yeni eski Büyükşehir Yasası olsa Ankara, Antalya, Mersin ve Ordu CHP’nindi. Ama Bütünşehir Yasasıyla bu daha farklı hale geliyor. Yani kendilerine nalıncı keserini hep kendisine yontan tarzda hesaplar yaparak seçim sistemi getirmek her dönem için kendi avantajı neredeyse ona uygun bir yasa taslağı sunmak bunların alışkanlığı oldu. Dar Bölge Sisteminin bahsettiğim çerçevede olumsuzlukları çok. Ama henüz bir söylenti halinde. Önümüzde bir kağıt üzerinde bir taslak söz konusu değil.”
(İHA)